Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

26 Ağustos 1071 ve 1922 bu halde kutlanamaz!

Analar, “ölmek istemiyorum” diye feryat ediyorlar!
Çocuklar, “Anne ne olursun ölme “ diye yırtınarak yalvarıyorlar!
Babalar cinnet halinin de ötesinde, en baba tabiplerin teşhis koyup isimlendiremediği hal içerisindeler!
Var mı ötesi?
Yaşanan bu halin, ne Türk, ne Kürt, ne Çerkez, ne Gürcü dini dili ne olursa olsun, ne Anadolu topraklarında ne de herhangi bir dinde yeri yok!
Yok...! Yok...! Yok...!
Yaşanan bu gayrı ahlaki, bu gayri insani hal bu topraklara, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların dinine, kültürüne, aykırı!
Ne hale geldik demesin kimseler!
Biz bu hale nasıl geldik, hiç demesinler!
Biz bu hale bile bile geldik, bizi bu hale getirenler bunu bile bile, planyaya planlaya, gözümüzün içine baka baka yaptılar!
Biz ki kadına, “Ece” (Kraliçe) demiş, “Cennet anaların ayakları altındadır“ düsturuna iman etmiş inanmış medeniyetin kültürün evlatlarıyken, analarımızın, “ölmek istemiyorum” diye feryat etmesi, yavrularımızın, “Anne ne olur ölme “ diye yalvarması önce vefasızlaşmamızın sonra aidiyetsizleşmemizin, en nihayet de insanlıktan çıkmamızın delilidir!
Yarın, 26 Ağustos!
Türk tarihinin, İslam tarihinin en önemli tarihi...
Bundan tam 948 yıl önce yarın ki tarihte (26 Ağustos 1071) cennet mekan Sultan Alparslan tarafından Anadolu’nun kapıları bizlere açıldı!
Bitmedi!
Bundan tam 97 yıl önce yarın ki tarihte (26 Ağustos 1922) 1071’de geldiğimiz topraklardan bizi geldiğimiz diyarlara yollamak için gelenleri , Sultan Alparslan’ın torunu cennet mekan Gazi Mustafa Kemal Paşa önüne kattı ve 9 Eylül 1922’de İzmir’den denize döktü!
Bizler de yarın Malazgirt’te ve Afyon’da zafer kutlamaları yapacağız!
10 yıl önce, Sayın Veysel Eroğlu Bey’in Bakanlığı döneminde, “Kilim” isimli bir proje teklifim olmuştu. Teklifimde, “Malazgirt ve Büyük Taarruz’un 26 Ağustos’a denk gelmesi bir tasadüf değildir, planlı programlı bir hadisedir “ demiştim, çünkü merhum Gazi Paşa Malazgirt’in, yaşadığı hadisenin sebebi olduğunu biliyordu ve 1071’in intikamını almaya gelenlere aynı günde aynı dersi vermek için 26 Ağustos tarihini seçmişti!
İmdiii...!
1071’in tarihimizde Altuncan Hatun isimli bir Ece olmasaydı yaşanmayacağını, bu ülkede kaç kişi biliyor acaba? 
Kim mi Altuncan Hatun?
1071’in kahramanı Sultan Alparslan’ın anası!
Altuncan Hatun topladığı orduyla Tuğrul Bey ile birleşerek İbrahim Yenal’ı yenerek Büyük Selçuklu Devleti’ni yıkılmaktan kurtarır, daha sonra da devletin başına Sultan Alparslan geçer!
Bitmedi!
Zübeyde Hanım eşi Ali Rıza Bey’i kaybeder ve dul kalır, çocuk Mustafa ise yetim kalır, Zübeyde Hanım Mustafa’yı büyütür besler okutur ve subay yapar!
Soruyorum, yarın ki Malazgirt ve Afyon’daki kutlamalarda bu iki ananın adı geçecek mi?
Peki, geçmeyecekse bu kutlama, kutlama olur mu?
Biz, 1071’in kahramanı Sultan Alparslan’ın anası Altuncan Hatun’u bilmeyen, 26 Ağustos 1922’nin kahramanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın anasına olmadık hakaretleri yapan nesilden ne bekleyecektik?
Efendiler, Sultan Alparslanları Gazi Mustafa Kemal Paşaları  doğuran Emine Bulutlar, F.B.B  Makbuleler yalvarışlarına aldırılmadan katledilirken, ne 1071 ne de 1922 kutlanamaz!