Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Gezi Parkı geziye dönmesin!

Peşinen şunu arz edeyim ki, dini, dili, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun hiçbir insanın değil yıllarca, bir tek ay, hafta, gün, saat, dakika, hatta saniye, salise bile tutuklu, mahpus tutulmasını asla onaylamıyorum!

Dahası geciken adaletin bile adalet olduğunu kabul etmiyorum!

Lakin, durup da en enteresan en olmadık bir zamanda adalet sağlama adına, adaletin tecellisini bile gölgede bırakacak derecede şüphe uyandıracak kararları da çok enteresan, anlamlı buluyor, hatta dikkatten kaçırılmaması, üzerinde saatlerce, günlerce düşünülmesi gerektiğine inanıyorum!

Cenk meydanında kılıcımız kırılmış halde yumruklarımızla güllelere karşı savaşırken, birileri bizi olmadık yerimizden gıdıkladı sanki!

Bizim gıdıklayıp dudaklarımızda gülücük oluştururken, iki dudağımızın arasından bize hapı yutturacaklar endişesi sardı yüreğimi!

Öyle ya, güya adalet iddiasıyla gıdıkladılar bizi, en yumuşak yerimizden..!

Öyle düpedüzden itiraz edilecek bir iddia da değil!

Alın bir de tüm bunlara, ne herze yendiğinin farkında olup, soluğu İngiltere’de alanların bile verilen karar karşısındaki şaşkınlığını ekleyin!

Canını kaybeden 4 vatandaş...

60’ı ağır, 7832 yaralı...

Gözünü kaybeden 11 kişi...

Bu nasıl bir tablo, Allah aşkına!

Burası, 100.yılını kutlamaya hazırlandığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi!

Ya asılı olan pankartlar, posterler...?

100.kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlandığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölmek, parçalamak , yıkmak için kurulmuş terör örgütlerinin bayrakları, o örgütlerin elİ kanlı sözde liderleri!

Neden bahsettiğimi sanırım anladınız, anlamayanınız da varsa ben söyleyeyim, “Gezi Parkı Olayları”!

Yani, eğer maksatları hasıl olsaydı 15 Temmuz Başarısız İşgal Girişimi’ne gerek kalmayacaktı!

Peki sonuç..?

Beraat..!

Tam da birilerinin Ankara Metrosu’nda, FETÖ PDY örgütüne af isteklerini mırıldandırdıkları anda!

Ne zaman?

Tam da, ABD Rusya kumpaslarıyla boğuşurken!

Tam da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın belediyeciliği bırakıp, “Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız” diye meydan meydan, ekran ekran,  avaz avaz nara attığı zamanda!

Tam da, nereden, kim tarafından fısıldandığı belli olmayan darbe dedikoduları televizyon ekranlarında tartışılırken..!

Tam da, Gezi Parkı medya yüzleri ekranlarda yerlerini almışken..!

İşe bakın ki, Sayın Davutoğlu mağdur sıfatıyla müdahil olduğu davadan çekiliyor(!)

Sizce normal mi?

Benim deviasyona ihtiyaç duyan burnum pis kokular alırken, sizin burnunuza pis kokular gelmiyor mu?

Bakın, önümüz bahar...

Sakın bu beraat, birilerini çiçek böcek diyerek, Kanal İstanbul güzergahına geziye çıkarmasın!

Baharın sonu da yaz...

Sakın bu beraat yazın birilerine,  Kanal İstanbul’un Karadeniz ve Marmara çıkışlarına  kamp kurdurtmasın!

Benim elim gitmiyor, alın bu yazının sonunu siz bağlayın!