Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ana Meral Akşener’e!

Yer, İzmir Buca! 

Tarih, 5 Haziran 1983! 

Saat, gece 01 ve sonrası! 

İsterseniz, saat 23.00  civarında, “ Hocam bu gece iki Ülkücü’nün idamı var” denilerek  evinden alınıp götürülen, dönemin İzmir Buca Muradiye Camii İmamı Sayın Abdullah Şevki Tüzüner’i dinleyelim! 

“Az sonra görevlilerle infazın yapılacağı bahçeye çıktık. Bahçe projektörlerle aydınlatılmış, ortalık gündüz gibiydi. Sehpalar kurulmuş yağlı urgan parlıyordu. Ürpertici bir manzara vardı... Az sonra iki genç insanın dünyaları değişecekti. Bir an, kendimi onların yerine koydum... Altmışı geçmiş yaşımda, dünyadan alacağım fazla bir lezzet de kalmadığı halde, çok korkmuştum... Heyecandan elimin, ayağımın titrediğini hissediyordum. Böyle bir anda korkmadan, heyecanlanmadan normal olabilmek, kamil bir imana sahip olmayı gerektirirdi... 

İnfaza önce Selçuk’tan başlandı. Selçuk’un yaftası boynuna asılmıştı. Sehpaya yürümeden göz göze gelmiştik. 

-Allah’a gidiyorsun Selçuk, demiştim. Tebessümle başını salladı... Tekbir getiriyordu. Sehpanın altındaki tabureye çıktı. Cellat, boynuna urganı geçirirken, Selçuk Cellat’a bir şeyler söyleyince Cellat, bir an durakladı. Selçuk, sürekli Kelime-i şahadet getiriyordu. Cellat, tabureye vurduğunda, Selçuk urganda asılı olarak bir sağa, bir sola sallanıp, kıbleye doğru boynu bükük bakar halde ruhunu teslim etti. Bir müddet asılı bekletildikten sonra, savcı askerlerin de yardımıyla, Selçuk’un boynundan urganı çıkardı... Selçuk’u bir masaya yatırdılar. Gözleri bir başka aleme bakıyordu. Gözlerini kapatıp ona Yasin okudum... Daha sonra Halil’i getirdiler. Onun da boynuna yafta takılmıştı. Ona da, 

-Halil, Allah’a gidiyorsun, dedim. O da, tebessümle başını sallayarak, 

-Biliyorum Hocam!, diyerek karşılık verdi ve tekbir getirerek sehpaya yürüdü. Urgan boynuna geçirilirken o da, Cellat’a bir şeyler söyledi. Cellat, aynı tavrı göstermişti. Kelime-i şahadet getirirken cellat, tabureyi ayağının altından çekti. Halil de, Selçuk gibi boynu bükük kıbleye bakar halde, ruhunu teslim etti. Halil’in de boğazından urganı Savcı çıkardıktan sonra, masaya yatırdılar. Halil’in de gözleri açıktı; sevinçle uzaklara bakıyordu… Gözlerini kapatıp, ona da Yasin okudum. 

Mesleğim gereği nice ölü görmüştüm; fakat bunlar hiç ölüye benzemiyordu... Onlarda yorgun bir müminin uyku hali vardı. Selçuk ile Halil’in, cellata ne söylediklerini merak ediyordum. Duvarın kenarında çömelip, önüne bakan cellatın yanına gittim. Halil ile Selçuk’un, ne söylediğini sorduğumda, 

-Ben böyle insanlar görmedim. Öncekiler bana küfür ediyordu; bunlar ise, 

-Hakkını helal et, dediler... diyerek, içini çekiyordu…”! 

Noktasına virgülüne bile dokunmadım! 

Bu yazdıklarımı üniversite tahsili için geldiğim İzmir Buca’da  Muradiye Camiinde bir Cuma namazı çıkışında Sayın Abdullah Şevki Tüzüner’den bizzat dinleyenlerden biriyim! 

Hem de 1983’ün Ekim ayıydı! 

Yaşananların üzerinden daha dört ay geçmişti ve bendeniz tazecik bir üniversite talebesiydim! 

Daha sonrasında aslında infazın bir gece önce yapılacağını, hatta Halil Esendağ’ın babasına da böyle bir bilgi verilip, onun da infazın yapılacağı cezaevine gelip bekleyip daha sonrasında “İnfaz yarın olacak! Gidin yarın gelin” dendiğini! Halil Esendağ’ın babasının da eve döndüğünde gözü yaşlı, yüreği yanan gözlerinin içerisine bakan anaya, “yarın olacakmış” diyebildiğini öğrendiğimde, 

İnfazın gecikme sebebinin de, “Dönemin Manisa Emniyetinde görevli Necdet Menzir (Daha sonrasında Sayın Meral Akşener ile aynı partiden DYP’nin Bakanı) tarafından Halil Esendağ’ın İzmir Buca’dan alınıp, Manisa’da bizzat kendisi tarafından sorgulandığını, Merhum Halil Esendağ’ın dönüş yolunda nakledildiği aracın içerisinde kendi idam haberini dönemin TRT radyosundan dinlediğini, (İdam haberi ajans tarafından geçildiği ve  infazın ertelenme kararı iletilmediği için)  ertesi gün idama giderken vücudunda bir gece öncesinin işkence izlerinin olduğunu öğrendiğimde dilim tutuldu, nefesim kesildi de günlerce, aylarca gün yüzüne çıkamadım! 

İmdi! 

İP Genel Başkanı Millet İttifakının mimarı Meral Akşener ‘e sormak isterim, İzmir’de gerçekten, insanlık suçu işlemiş Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer için oy isteyebilecek misiniz? 

Biliyor musunuz, merhum Halil Esendağ ve Selçuk Duracık’ın kabirleri, İzmir Bornova Hacılarkırı Mezarlığında! 

Cevabınız hala, “evet” ise evladınızı (Allah sağlık sıhhat içerisinde hayırlı ömür nasip etsin inşallah) bir anlık rahmetli Halil Esendağ’ın, kendinizi de merhumun anasının yerine koyun lütfen!