Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

#AsımınNesli-MilletinEvinde ydi! 

Ne haftaydı ama! Böyle bir haftayı yaşamayı hayal ettim mi? 

Evet etmem mi, hayal ettim etmesine de zaman içinde hayal kırıklıklarım hayallerimi yedi bitirdi! 

Neler hayal etmedim, etmedik ki! 

Bendeniz ve bizim nesil en çok da hayalperestlikle suçlanmıştır! 

Biz hayperestliğimizi de hayal kırıklıklarımızı da bizden önceki nesilden devraldık, onlar da kendilerinden önceki nesillerden devralmışlar! 

İşin doğrusu bize, “Hayalleri kursaklarında kalmış nesil” derseniz, bizi doğru tarif etmiş olursunuz! 

Örnek mi istersiniz?                              

Mehmet Akif Ersoy, Adnan Menderes, Muhsin Yazıcıoğlu... 

Merhum Mehmet Akif Ersoy Necit Çöllerinden tutun da Berlin’e kadar, “Osmanlı yıkılmasın, vatan elden gitmesin diye” koşuşturmuş durmuş! 

Gidemediği yerlere de yazdıkları gitmiş! 

Yetememiş her yere hevesi kursağında kalmasın diye, yine yollara düşmüş, “Anavatan kalsın” diye, Kastamonu Nasrullah, Balıkesir Zağanos Paşa Camilerinde kürsüden haykırmış, “Sahipsiz vatanın batması haktır! Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır  diye! 

Millet bu sesi öyle iyi duymuş ki, sadece ülkemizde değil, belki de dünyada ilk kez bir kişi aynı seçimde üç farklı yerden milletvekili seçilmiş! 

Sivrihisar, Bigadiç, Burdur! 

O seçildiği meclis, yazdığı şiir ile açılıp kapanıyor artık! 

En sevdiği arkadaşı Ali Şükrü Bey’i bir faili meçhul cinayete kurban verdiğinde yüreği burum burum buruluyor Akif’in! 

Sonrasını bir önceki yazımda yazmıştım! 

Beyoğlu İstiklal Caddesi Mısır Apartmanından, 27 Aralık 1936 günü saat 19.45 ‘te bir daha ayrılmamak üzere en sevdiği Ali Şükrü Bey’in yanına gidiyor! 

Hatta son yazımı, “Hüsamettin Cindoruk acaba Beyazıt Camii avlusunda mıydı?” diyerek bitirmiştim! 

Çoğunuz da, “ onca soracak insan varken neden Cindoruk” diye de düşünmüştür! 

Efendim, doğum günümüz aynı olan Merhum Mehmet Akif Ersoy hususunda ilk sanatsal çalışma bizim sahnelediğimiz, “Safahat” daha sonrasında da, “ Korkma” ismiyle sahnelenen tiyatro oyunuyla olmuştur! 

2009’dan 2018 yılına kadar merhum Akif’in son nefesini verdiği Beyoğlu Mısır Apartmanı’ndaki dairenin, “Mehmet Akif Ersoy Müzesi” olması için çırpındım! Apartmanın kapısında Hüsamettin Cindoruk levhasını görünce de ne yalan söyleyeyim, “Bu iş tamam “ dedim!  Öyle ya, Akif misyonu üzere kurulmuş, hatta genel başkanını idam sehpasında şehit vermiş, bütün bu olan bitenlerin de birebir şahidi, hatta daha sonrasında da Demokrat Parti Genel Başkanı olmuştu Cindoruk, hatta bendenizden önce o düşünmüş olmalıydı! 

Ne çare ki, kendisinden randevu almak nasip olmadı, belki iletilmemiştir diye, her 27 Aralık günü binanın  önünde nümayiş yapıp isteğimizi dillendirdik, duymadı! 

Şu kadarını diyeyim, binanın çatı katında İstanbul’un en marka gece kulübü vardı ve bu gece kulübünün Cindoruk’a rağmen açılması mümkün değildi! 

Gelelim geçen haftaya... 

Zat-ı Devletleri Cumhurbaşkanımız Saygıdeğer Recep Tayyip Erdoğan  kültür sanat vefa ödülünü merhum Akif’e verdi ve ödülü de merhumun torunu Selma Argon Hanımefendi aldılar, kendileri de ödülü Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiler, torun dedeye çekmiş! 

Ve Zat-ı Devletleri bana hayatımın en büyük hediyesini verdiler, Mısır Apartmanındaki o daireyi, “Mehmet Akif Ersoy Müzesi” ilan ederek! 

Peşinden Gençlik Spor Bakanımız Sayın Mehmet Kasapoğlu bendenizi aradılar, “Korkma” tiyatro oyunumuzla turneye çıkmamızı istediler! 

Son oyunumuzu, 27 Aralık 2018’de Gençlik ve Spor Bakanlığı binasında yapmak üzere kararlaştırmıştık! 

Ve biz 27 Aralık 2018’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti Devlet Başkanlığı Külliyesinde, cenazesinde bir tek gelenleri fişleyen hafiyelerden başka devlet görevlisi olmayan Mehmet Akif Ersoy’un hayatını konu alan “Korkma” isimli tiyatro oyunumuzu sahneledik! 

Üstelik de oyunumuz Külliyede sahnelenen ilk tiyatro oyunu olmuştu! 

#AsımınNesliMilletinEvinde ydi de, acaba Hüsamettin Cindoruk 28 Aralık 1936’da sizce Beyazıt Camii avlusunda mıydı?