Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ayıdan Post Moskof’tan Dost Olmaz (Türk atasözü) 

Aralık ayı zor geçecek demiştim. Bendeniz bu yazıyı yılın son gününün son saatlerinde yazıyorum. 
31 Aralık… 

Hangisinden başlasam… 

31 Aralık 1954, Sivas’ın Şarkışla ilçesi Elmalı köyünde, bir bebeğin kulağına ezan okunup, adı konuyor; Muhsin, Muhsin Yazıcıoğlu yaşasaydı 61 yaşını doldurmuş olacaktı! 
31 Aralık 1988, Sabah, Türkiye gazetesi “Hasbihal” isimli köşesinde yayımlanacak olan yazısını yazarken kalp krizi geçirip rahmeti Rahmana kavuşuyor; Seyyid Ahmet Arvasi! 
Muhsin Yazıcıoğlu ve Seyyid Ahmet Arvasi’nin olmadığı bir ülkede, bir dünyada yaşamanın zorluklarını iliklerimizde hissetmiyor muyuz! 
Merhum Arvasi Hoca “Ülkücülük; ülkemiz ve yeryüzünde Allah'ın nizamını hakim kılmak için, kendine metot olarak, Allah ve Resul’ünü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır” diyerek, Ülkücülük tarifi yapmış, merhum Muhsin Yazıcıoğlu  da bu tarif üzere yaşamıştır. Ruhları şad olsun. 

Ülkemin bir tarafında Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri’de, ellerde ölüm kusan moskof silahları, patlatılıyor; ülkemin diğer tarafında yeni yıl kutlamalarında  havai fişekler patlatılıyor! Kanallarda yılbaşı debdebeleri! Yaşadığımız bu halin lügatte ki anlamı nedir bilmem ama bu hal çok acı! 

Televizyonda ODTÜ rektörünün beyanatı geçiyor… Moskof devşirmeler, ODTÜ de mescit basıyor, Diyarbakır’da mescit yakıyor! 
Genel yayın yönetmenimiz, sevgili Turgay Güler’in sözü aklıma geliyor;  ODTÜ yıkılıp yerine üniversite mi  yapılsa! 
Sizler bu satırları okurken ben, Sarıkamış’ta olacağım. Sarıkamış Harekâtının 101. yılını dualarla yad ediyor olacağız. 

Sarıkamış harbinin üzerine çok şeyler söylenmiştir. Kimi kaynaklar 90 bin kimi kaynaklar 30 bin şehit verdiğimizden bahseder, Moskof’un verdiği kayıp 30 bin civarı! Bizler Sarıkamış dendiğinde ağıtlar söyleriz ama hiç birimiz cephedeki o başarıdan, 30 bin Moskof kaybından bahsetmeyiz. Bütün yetersizliklerine, gelemeyen yardımlara rağmen, ecdadın yazdığı destandan yeteri kadar bahsedilmez. Sarıkamış tarihin derin dondurucusuna sakladığı ibret vesikasıdır! 

Kesin olan şu ki; Sarıkamış Harekâtının neticesinde Moskof’un iki yakası bir araya gelemiyor, 1917 de Çarlık yerle bir olup Moskof’un adı SSCB oluyor! 
 Daha sonrasında yaşananlar bize gösteriyor ki Moskof’un sadece adı değişiyor, emelleri aynı, Sarıkamış’ta başaramadığını Kırım, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan,

Kazakistan kısacası Türkistan’ın diğer coğrafyasında yüzbinlerce insanın kanına girerek devam ettiriyor. SSCB döneminde Moskof, ODTÜ’ deki devşirmeleriyle de içeriden faaliyetlerine devam ediyor. 

19 Ocak 1990, Moskof tankları Azerbaycan- Bakü’ye girip mirasının gereği, katliam yapıyor! 

25 Aralık 1991 SSCB dağılıyor! 

24 Kasım 2015 Moskof uçağı avlumuza ilişme densizliğine kalkışıyor, devşirmeleri de ODTÜ’ de mescit basıp Diyarbakır’da cami yakıyor! 
Çoğunuzun “Geveleme artık ne diyeceksen de” dediğinizi hisseder gibiyim! 
Diyorum ki;  Moskof’un hesabı varsa Allah’ın da hesabı var! Artık neferimizin üzerinde yazlık kıyafet değil kışlık kıyafet var üstelik kullandığı silahların çoğu yerli sanayi üretimi! 
Tek bir eksikliğimiz var sanırım; ODTÜ yıkılıp yerine üniversite mi yapılsa!