Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bazen kaptan da kulübeye alınır!

Futbol sahalarında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Acaba Fenerbahçe şampiyon olup dördüncü yıldızı mı takacak ya da Beşiktaş yeni stadında şampiyonluk mu kutlayacak! 
Bazı takımlar da vardır ki her sezon başı adı şampiyonluk adayları arasında sayılır ama taraftarını hep sükutu hayale uğratır! Bu takımlar başarısızlıklarının ve yetersizliklerinin sebebini hep dışarıda ararlar. Oysa ne takım olabilmek ne de bir taktik belirlemek ve o taktiği uygulayabilme için neye gerek duyuluyor onu tedarik etmek gibi bir yola gitmezler.  Kötü sonuçlar alındığında da ya hakem ya saha suçlanır ya da rakip şampiyonluk adayı teşvik dağıtmıştır, diye suçlu aranır. 

Bir de hiçbir şekilde şampiyonluk düşünmeyip sezonun son maçında bir şekilde kümede kalmayı başarı sayan takımlar vardır. Bu takımların iç kavgaları müthiştir çünkü bu takımlarda olanlar ya kendini ispat edip kendini büyük takıma atmayı ya da hayatlarının son günlerinde birkaç yıl da olsa bir kaç kuruş kazanmayı hedef tutarlar! 
Bir de sezon başında ligden düşme ihtimali yüksek olan, hep bir şampiyonluk umuduyla yaşayan takımlar vardır! Bu takımların bir avuç da olsa, maziye vefa duyan taraftarları vardır. Bir alt lige düşmüştür, neredeyse bu sezon da daha bir alt lige düşecektir ama o kendisini dev aynasında görür ve herkesin de kendisini beğenmesini isterler! Ama o devi, yokluğunda da kimse fark etmez! O da kendisini fark ettirmek, göstermek için gülünç durumlara düşürüp,  bir avuç da olsa taraftarlarına, kendini rezil eder! 

Ama bazı takımlar vardır ki, sadece bulunduğu ligin şampiyonu olmak, onun için hedef değildir. Asıl olan şampiyonlar ligi şampiyonu olmaktır! Bulunduğu ligin şampiyonluğunu sadece şampiyonlar ligi şampiyonluğunun bir aşaması olarak görür. Bu takımların çok büyük taraftarları vardır hatta ülke dışında bile ona gönül bağı ile bağlı olan taraftarlar vardır! Hatta bu ülke dışı taraftarlar ülke içindeki maçlara dahil olamadıklarından, bir görünmez kazaya karşı veya ülke içi taraftarların işi savsaklamasından, takımlarının şampiyonluğu için hep dua ederler. Çünkü onlar için asıl hedef şampiyonlar ligidir. Kısacası bu takımların hedefi büyük olduğu kadar onlardan beklentiler de fazladır. Bu takımların sahibi de aslında taraftarlardır!  Çünkü bu takımların süreç içerisinde adları değişmiş olsa da hikayeleri, eskidir! Onun için, bir başarısızlık durumunda taraftarlar ağlarlar, kahrolurlar! 
Mesela Beşiktaş takımında,  Balkan Savaşı’nda verilen şehitlere saygı ile kırmızı beyaz renk, siyah beyaz olmuştur! Mesela Fenerbahçe takımı, Gazi Mustafa Kemal’in takımı diye nam salmış olup kuruluşu Osmanlı’ya dayanır! Galatasaray, diğer bir adıyla Mektebi Sultani,  adından da belli sultan emaneti, Çanakkale şehitleri emanetidir! Bundan değil midir ki UEFA şampiyonluğu için sokağa dökülüşümüz!

Bu takımların başarı hikayeleri, takımların o zamanki teknik direktör hocaları ile anılır,  Lucescu, Terim, Derwall gibi! Asıl olan onların belirlediği taktiktir, sahada sporcular onların tarifi ve vazifelendirdiği gibi oynarlar.  Daha doğrusu oynamak zorundadırlar, buna mecburdurlar! En ufak bir hata, hesapsızlık, konum  ve  mevkiin gereğinde gevşeme çok ama çok geniş bir alanı, insanı etkileyecektir. Bırakınız sadece o stadı, o şehirde, o ülkede, o ülkenin dışında insanlar ağlayacaktır! Çünkü sırtta “Mesuliyetin yüklediği mecburiyet “ vardır! 
Bu takımın kaptanları da farklıdır diğer takımların kaptanları gibi olamaz. Kaptan, saha içi koordinasyonu sağlamalı ki hoca, saha içi ahengi diri tutabilsin! Mesela bu kaptan saha içerisinde hocanın dışında bir konumlandırma yapsa, maazallah, en ufak hatada tepetaklak olur her şey! 
 Sonrası mı? 
 Sonrası ağır bir bedel! 
İşte böyle anlarda,  bunu tespit eden teknik direktör müdahale eder ve kaptanı oyundan alır! Bunun birçok sebebi vardır:  şöyle ki, mesela o kaptan, doğacak bir aksilikte seyirci tarafından ıslıklanmasın, yuhalanmasın, diyedir! Bir başka deyişle, hem doğabilecek aksaklıkların, hem de hiç hak etmeyen kaptanın zarar görmesinin önüne geçmek istemiştir. 
Ne o kaptan, kötü bir topçu ve yanlış bir insandır ne de teknik direktör kaptanı sevmemektedir! O kaptan kötü sporcu olsa zaten o takımda olmazdı iyi bir insan olmasaydı kaptan da yapılmazdı! 

AK Parti de olan aynen budur. Takım şampiyonlar ligine kodlanmış.  Daha bir kaç ay önce, bir ihmalin neticesinde kaybedilen puanın acısı taze! 
Evet, teknik direktör kaptanı maçtan kulübeye çekti, yeni kaptanlık bandı bakalım hangi iyi sporcuya verilecek? Çünkü bu tür takımların sporcularının hemen hemen hepsi kaptan olabilecekleri için, o takımdadırlar zaten!