Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bugün 15 Mayıs! 

Dün yaşandı bitti gitti! 
Yaşanmışlıklarıyla, yanına aldıklarıyla gitti! 
Ne bir saniyesini ne de yanında alıp götürdüklerinden bir tanesini geri getirmek mümkün değil! 
Tek bir anına dönmek veya dünün alıp götürdüklerinden bir tanesi ile bir saniye, bir salise beraber olmak için, sahip olduğumuz her şeyi versek, gene de mümkün değil! 
Dünün bizde bıraktıkları da var elbette, acısıyla tatlısıyla bıraktıkları… Her anını hatırlayamasak da bizimle beraber, yanımızda, yüreğimizde bazen bir sızı, bazen de gülümseme olarak taşıdığımız dün. 
Kimi zaman bir fedakârlık hatta feda olmak anının, sızısı ya da gülümsemesidir bu! Aradan ne kadar zaman geçse de yerini asla dolduramadığımız kaybettiklerimizin sızısı, paylaştığımız güzelliklerin mutluluğu… 
Belki hayatımızı şekillendiren anlamlı kılan da bunlar olsa gerek! Bir siyah beyaz resimde belki de her gün geçtiğimiz bir yol üzerinde saklanan yaşanmışlıklar! Bu hatıraları yıl dönümleriyle yad edip, dualarla ya da sazlarla, türkülerle anarak yüreğimizde yaşatıyoruz. 
Bu hatıralardır, bizim yaşadığımız anlar hakkında, kıyaslarımızın mizanı! Bir an gördüğümüz resim, yaşadığımız olay, bizi, dünün bıraktığı hatıralara döndürür, düşündürür. 
Bu hatıralarımızın paydaşları da vardır elbette, zaten o hatıraları anlamlı kılan da o paydaşlarımız değil midir? Bir simidi beraber paylaştığımız, sırt sırta verip yumruk salladığımız, beraber ağlayıp güldüğümüz, paydaşlarımız! Bir bardak çaydan çektiğimiz yudumda gelecek hayalleri, en uçuk hayalleri beraber kurduklarımızla, zaman geçtikçe yollar ayrıldı mı, hayallerimizin tatlı buruk hatırasından başka bir şey kalmadı mı yoksa? Oysa hayaller ülkülere dönüşmemiş miydi? Uğrunda can verilen istikbal feda edilen ülkülerimiz yok muydu bizim? ‘‘Ülkü denen bir nazlı gelin’’ e âşık olup türküler söylememiş miydik? 
Hepimiz Zümrüt-ü Anka kuşunun ardına düşüp yola çıkmadık mı Kaf dağının ardına? Yedi vadiyi geçtiğimizde, bir 12 Eylül sabahında kala kala 30 kuş kaldığımızı görmedik mi? Yorgun yaralı kanadı kırık otuz kuş! Bir de baktık ki, biz aslında kendimize yolculuk yapmışız ve asıl yolculuk insanın kendine, kendi iç dünyasına yapılan yolculukmuş, görmedik mi? 
En acısı ve de anlamlısı da bizim bizden başka sahibimiz olmadığını ve Allah’tan başka da dayanağımızın olmadığını öğrenmekti belki de! 
Bugün 15 Mayıs! 
Yüreğim titriyor! 
Bugün, hatıralarımın arasında nasıl yer alacak diye, içim ürperiyor! 
Bu ne yaman çelişkidir Allah’ım! Yoklukları paylaşmasını bilen bizler, varın bol olduğu bugünlerde yokluk günlerini arar olduk! 
Geçenlerde ‘’Dokunulmazlıkların kaldırılması’’ görüşmelerinde, gördüklerim aklıma geldi! 
Bu vatanı bölmek için, dün olduğu gibi bugün de, elinde silah ‘’Türk askerini arkadan vur, Rus askerine selam dur!” diyenler, arkadaşı için sıraların üzerinden atlıyor ve dayak yiyor! 
Bugün 15 Mayıs, yüreğim titriyor 
“Hak şerleri hayr eyler 
Zannetme ki gayr eyler 
Ârif ânı seyr eyler 
Mevlâ görelim neyler 
Neylerse güzel eyler”