Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bugün bizim doğum günümüz!

Takvimler bugünü 20 Aralık gösteriyor! 

Bugün bizim doğum günümüz! 

Bendeniz, Ordu ili Karaağaç Köyü Pehlivanoğlu sülalesinden Tevfik’ten olma, Aşçıoğlu sülalesinden Fikriye’den doğma Ahmet Yenilmez! 

Tamam, seni anladık da öbürü kim diyenleriniz olabilir! 

Efendim, öbürü bendenizden yaşça hayli büyük! 

Bendenizden daha meşhur! 

O da, bir sanatçı! 

O da, gazetede olmasa da döneminde gazeteden çok daha etkili bir dergide yazıyordu, üstelik yazdığı dergiyi kendisi çıkarıyordu! 

Lakin, o çok iyi bir sporcuydu, yüzme yarışmalarında birincilikleri, güreşte şampiyonlukları vardı! 

Güreş dedim de, güreş sporuna başlama nedenini yazmazsam olmaz! 

Ortak bir yönümüz de ister mecburiyetten deyin isterseniz de sevdiğimizden, nedenini ne sayarsanız sayın ikimiz de yürümeyi seviyoruz! 

Bendeniz çoğu zaman toplu taşım araçlarına binecek paraya sahip olmuşumdur, çünkü hamd olsun sıkıştığımda para isteyebileceğim dedem vardı, babam vardı! 

Lakin, o her gün sabah akşam, yaz kış demeden Fatih Sarıgüzel Mahallesinden Halkalı Baytar Mektebi’ne (Bugünkü Sabahaddin Zaim Üniversitesi) yürümek zorundaydı, onun babası ölmüştü! 

Hatta, hukuk okumak istediği halde, evin geçim derdi omuzlarına kaldığı için kısadan meslek sahibi olabilmek için baytar mektebine başlamıştı! 

Hergün sabah akşam, yaz kış okula yürüme gelip gittiğini gören arkadaşları aralarında para toplarlar ve kendisine vermek isterler, ancak aldıkları cevap çok enteresandır, “Ne münasebet efendim, benim param var! Ben güreşe başlamak istediğimden idman olsun diye yürüyorum.’’! 

İşte, bu cevabın onun hayatındaki ilk ve tek yalan olduğunu biliyor musunuz? 

Bu yüzden sabaha kadar uyuyamaz, sabah ezanından önce kalkar doğru Balat’taki güreşçiler kahvesine gider ve güreş dersleri alır kispet giyer güreşmeye başlar! 

Artık, sizleri fazla merakta bırakmayayım, nasıl olsa bir hafta süreyle onun diğer vasıflarını konuşanlar çok olacaktır. 

Kosova’nın İpek Kasabasından İstanbul’a göçmüş namı diğer İpekli Temiz Tahir Efendi’den olma, Buhara’dan Samsun’a gelmiş Emine Cemile Hanım’dan doğma, 20 Aralık 1873 doğumlu esas adı Ragıf (Ebced hesabıyla doğum yılı 1290’a karşılık gelir) olan, Mehmet Akif Ersoy! 

Mehmet Akif Ersoy’un ‘’Çanakkale Şehitleri’’ şiiri bendenizi o kadar çok etkilemişti ki, ortaokul yıllarımda kırmızı dışlı, ‘’Safahat’’ kitabı almış hemen hemen her akşam olmasa da haftada en az üç dört akşam dedem merhum Ahmet Yenilmez’e, ‘’Çanakkale Şehitleri’’ şiirini okumuşumdur! 

Neden en çok o şiiri sevdiğimi, 2006 yılında anladım, çünkü 2006 yılına kadar bu ülkede Çanakkale Zaferimizle alakalı bir tek kare film çekilmemiş ya da çekilememişti! 

Oyunculuktan üç beş kuruş kazanmıştım, hatırı sayılır da bir çevrem vardı ve 2006 yılında bu ülkenin ilk Çanakkale Savaşı dizisi olan, ‘’Kınalı Kuzular’’ isimli dizinin yapımcılığına soyundum! 

İşte, ‘’Kınalı Kuzular’’ dizisini çektiğim o günler sonrasında yaşadığım iflaslar, sağlık sorunları, verdiğim ölüm kalım mücadelem... 

Ve karnımda 58 cm.lik yarayla hemhal idim, ne ofisim ne bir işim ne de yiyecek aşım kalmıştı! 

Sonrası mı? 

Bugün bizim doğum günümüz, sonrasını yazıp da hem kendimin hem de merhum Akif’i sevenlerin keyfini kaçırmayayım desem de... 

Sonrası, 27 Aralık! 

Siz de, bu arada 27 Aralık’ta ne olmuş, nerede olmuş, o yerde şimdilerde ne varmış, onu araştırın!