Prof. Dr. Mehmet Çelik

24 Nisan günü Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye Ermenilerinin patrik vekili sayın Ateşyan’a bir mektup gönderdi.
Mektubu okuyucunca, işte devlet adamlığı, budur dedim ve gözlerimi kapatarak, divana uzandım.
Hafızamdaki tarihi bilgiler gözlerimde bir film şeridi gibi canlandı: 1071, Anadolu’ya gelişimiz, Ermenilerle karşılaşmamız, Selçuklu döneminde Ermenilerle kaynaşmamız, 600 yıllık Osmanlı dönemi, Fatih ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin kuruluşu, millet-i sadıka diye adlandırdığımız bu vatandaşlarımızla iç içe bir arada yaşamamız… Evet, 850 yılı aşan bu birliktelik gözlerimin önünden bir film şeridi gibi aktı!..
Ne olduysa, geçen yüzyılın başında oldu… Osmanlı coğrafyası bir ateş topuna döndü… Batı’nın emperyalist devletleri dört bir yandan üzerimize üşüştüler, 4-5 yıl zarfında beş milyon insanımızı kaybettik, koca bir imparatorluk da avuçlarımızın içinden adeta kayarak gitti!..
Bu ateş topunun içinde on binlerce insan Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Rum… hayatını kaybetti…
Doğu Anadolu coğrafyamızda da bu hengamede, yerli Müslüman ahali ile komşuları Ermeni vatandaşlarımız yapılan dış tahrikler sonucunda birbirlerine zarar verdiler!..
İki taraf da çok acılar çekti, iki taraftan da birçok masum insan zarar gördü, canlarını kaybettiler!..
Yüzyıllarca barış içinde komşuluk yapmış bu insanlar acılarını içlerine gömdüler… Ne olduysa 1973’de Mıgırdıç Yanıkyan’ın Amerika’da çaktığı bir kıvılcımla başladı…
Batılı servislerce organize edilen Ermeni Diasporası, o günden bugüne bu acı olayları “katliam” ambalajına sokup, pazarlamaya başladı... Dış ülkeler de bu konuyu ısıtıp ısıtıp çıkarları için şantaj malzemesi olarak önümüze koydular!.
1970’li yıllarda devleti yönetenler, gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleyince, iş çığırından çıktı, süreci yönetemedik, yüzümüze gözümüze bulaştırdık!..
AK Parti’nin iktidara gelişiyle, Sayın Erdoğan’ın akl-ı selimle meseleye yaklaşması, konunun hararetini düşürdü!..
Son mektubuyla da, adeta yol haritasının kırmızıçizgilerini belirledi:
Dış güçlerin şantaj aparatını ellerinden almanın, Diaspora Ermeni çetelerinin rant malzemesini boşa çıkarmanın tek yolu, Türkiye Ermenilerine sekiz buçuk asır nasıl sahip çıktıysak, bundan sonra da sahip çıkmak!..
Evet, Erdoğan’ın mektubunun ruhu, bunu işaret etmektedir!..
Tarihçilere, diplomatlara, siyasetçilere ışık tutacaktır, bu mektubun ruhu!..