Prof. Dr. Mehmet Çelik

Prof. Dr. Mehmet Çelik

[email protected]

Elazığ, devlete iyi hizmekâr yetiştirir!

Bu söz, Elazığ’da bir atasözüdür… Çok sık da kullanılır. Herhangi bir iş’te başarısız olan birisi için kullanılır. Ticarette, sanatta, sanayide, tarımda… Ne iş’te olursa olsun, bir kişi başarısız olursa, gerekçe olarak bu söz sarf edilir. 

Hizmekâr, hizmetkâr kelimesinin sokaktaki telaffuzudur. 

Bu atasözünün tarihi arka planı şöyledir: Tanzimat’tan sonra dönemin düvel-i muazzaması (emperyalist beşli çete), Osmanlı coğrafyasında çok sayıda misyoner okullar açtılar. Anadolu coğrafyasının en önemli misyon istasyonlarından biri de Harput'tu (Elazığ’ın Sultan Abdülaziz’den önceki yerleşim yeri). Harput, Suriye ve Irak’ın merkez misyon istasyonuydu. 1914’ler de Harput’ta yedi misyoner koleji (yüksek okul) olduğu düşünülürse, ne kadar önemli bir misyon merkezi olduğu daha iyi anlaşılır. Doğu’da bir Ermenistan, Irak ve Suriye’nin de Osmanlı’dan koparılması projesine, bu istasyon hizmet veriyordu. 

Devlet, bunun farkına varınca, Harput’a özel bir önem vermeye başladı. Özellikle Sultan Abdülhamid döneminde Elazığ’da başta askeri olmak üzere çeşitli modern eğitim kurumları açıldı… Bir yanda bu okullarda yeni yetişen nesle “milli damar” ağırlıklı eğitim verilirken, halk da göz ardı edilmedi. Cami, tekke ve zaviyelerde bu milli damar güçlendirildi. 

Yeni yetişen nesil bu nedenle ticarete, sanata pek ilgi duymadı. Devletin bekâsı, her yetişen çocuğun şuur altında ve ruhunun derinliklerinde kendine yer buldu. Herkes çocuğunu okutmaya ve devlete hizmete adadı. Okuyamayan dahi, kendini bu düşünceye râm etti. 

Bu nedenle, bu şehrin okumuşu çoktur. Orduda, bürokraside Elazığlılar yoğundur. Tüccarı, sanayicisi pek yoktur… 1990’lara kadar Elazığ’ın tüccar ve esnafı çoğunlukla komşu illerdendi. Son zamanlarda Elazığlılar az da olsa ticarette yer almaya başladılar. 

Elazığ halkı, bu nedenle de asker ve polisi çok sever. Yine bu nedenle, mahallelerinin birçoğunun ismi asker ismi taşımaktadır. Hemen aklıma gelenlerden birkaçını sayayım: 

İzzetpaşa, Rüstempaşa, Abdullahpaşa, Mustafapaşa… 

Mahallelerin dışında okul, cami, cadde, park vb… yerlerin isimlerini buraya yazsam, herhalde günlerce bu sütunu doldurmam gerekecek!.. 

İşte, Fethi Sekin, bu ruhu taşıyan bir şehrin çocuğudur. Vatan ve millet söz konusu olunca ne o sırada hastanede ameliyat olan babası Mehmet Zeki’yi, ne eşi Rabia’yı, ne oğlu Burak Tolunay’ı, ne kızları Zeynep Dila ve Nisa’yı aklına getirdi… Ne de kendi elindeki tabanca ile teröristlerin ellerindeki otomatik silahları!.. 

Ruhun şâd olsun Gakkoş!.. 

Cenâb-ı Hak seni Cennetü’l-Firdevs’te Resulü’nün komşusu eylesin!.. 

Sen, Devlete ve Millete hakkını fazlasıyla ödedin!.. 

Biz, dualarımızdan seni eksik etmeyeceğiz!.. Çoluk-çocuğun artık bize emanet!.. 

Sen de bizlere hakkını helâl et!