Prof. Dr. Mehmet Çelik

Prof. Dr. Mehmet Çelik

[email protected]

Emekliler adına hükümete çağrı 

Hükumet çeşitli alanlarda/konularda sadra şifa önemli bir paket hazırladı. Sayın Başbakan bu müjdeler paketini, o sevimli üslup ve tavrıyla tek tek açıkladı. 

Mükemmel bir paketti ve her alanda güzel tepkiler aldı. 

Bu paketteki maddelerden biri de emeklilerle ilgiliydi: Her iki dinî bayram öncesi, emeklilere bin lira bayram hediyesi verilecek!.. 

Alkışlanacak bir olay: 

• Hem dedeler ve nineler mahcubiyetten kurtulacak, 

• Hem de torunlar çok sevinecek! 

Kaç emeklinin yüzünde bu sevinci gördüm, kaç dede ve ninenin ağzından dualar duydum… 

Bu düşünce kimden çıktıysa önce onu, arkasından bu kararı alan hükumeti tebrik ediyorum. Tüm emekliler adına da bayram teşekkürlerini iletiyorum. 

Sayın Başbakan bu müjdeyi verince, uzun zamandır beynimi kemiren, emeklilerle ilgili bir konuyu hükumete buradan aktarmak istiyorum. 

28 Şubat sürecinde, büyük çoğunluğu kadın olan devlet memurları işlerinden oldu. 

Özellikle kadınlar, bir tercihle karşı karşıya kaldılar: Ya başını aç ya da istifa et! 

Önemli bir kısmı her türlü ekonomik zorluğu da göz önüne alarak, tercihlerini başlarını açmamaktan yana kullandılar ve istifa ettiler. 

Bir şekilde, bir yolunu bularak, sigortadan “en düşük” seviyeden prim ödeyerek emekli oldular. 

Asgarî ücretin altında da olsa mütevazı bir maaşla (bugün bile 1000-1200 TL arası) geçinmeye çalıştılar. 

Yakın geçmişte hükumet bu 28 Şubat mağdurlarının işlerine dönebilmesi için düzenleme yaptı. Önemli bir kısmı da işlerine geri döndüler! 

Buraya kadar bir problem yok! 

Ama buradan itibaren bir problem doğdu. Az da olsa, bu mağdurlardan bir kısmı işine dönmedi. 

Kimi yaşının ilerlediğini söyledi, kimi, ben nasıl olsa kendime uygun bir yaşantı kurdum, ülkede çok sayıda genç işsiz var, onlar da o kadrolara yerleşip kendilerine uygun bir hayat kursunlar dedi. 

Bu, alkışlanacak, takdir edilecek bir özveridir. 

Onurlu bir duruş, asil bir tavırdır! 

Hocam, konu nedir, söyle artık diye sabırsızlanmayın. 

Eğer bu insanlar devletteki görevlerinden emekli olsalardı, şimdi ellerine geçen paranın 2-3 katı emekli maaşı alacaklardı. 

Burada devletin bir hak gaspı var! 

O da şu: Diyelim ki bir bayan öğretmen, 15 yıl Milli Eğitim’de çalışmış, 28 Şubat’tan 5 yıl sonra da en düşük seviyeden SSK’ya pirim ödeyerek, sigorta üzerinden, bu en düşük pirim üzerinden emekli maaşı yapılmış. 

Emekli ikramiyesi de alamamış! 

Hâlbuki bu öğretmenin 15 yıllık devlete hizmeti var. Diyelim ki 20 yıl çalışsaydı, emekli ikramiyesi de alacaktı. Ama çalışamadı, daha doğrusu devlet çalıştırmadı. 

Devlet bu vatandaşın hem çalışma hakkını elinden aldı, hem de 15 yıla tekabül edecek emekli ikramiyesini gasp etmiş oldu!.. 

Burada yapılacak şey şudur: Kişi devlette kaç yıl çalışmışsa, o yıllara tekabül eden (örneğin 15 yıllık, 8 yıllık, her neyse…) emekli ikramiyesini ödemektir. 

İkincisi maaş konusu: Devlette 15 yıllık hizmeti var. 5 yıl da sigortada. Ama emekli maaşı son beş yıldaki düşük prim üzerinden hesaplanmış. 

Burada maaş gaspı var. 

Yapılacak şey, maaşın 15 yılı devletten aldığı (ama bugüne tekabül edecek rakam baz alınarak hesaplanacak) oran, kalan beş yılı da sigortadan aldığı oranla hesaplanmalı ve maaş bu şekilde düzenlenmelidir!.. 

Burada açık bir gasp var ve bu onurlu insanlar seslerini çıkarmamaktadırlar. 

İşlerine dönüp, emeklilik için lazım olan birkaç yılı eski iş yerlerinde çalışıp, hem emekli ikramiyelerini, hem de bu gün aldıkları emekli maaşlarının 2-3 katını alabilirlerdi! 

Sırf işsiz gençler o kadrolara geçsin diye, “Allah’a şükür iyi kötü tenceremiz kaynıyor nasılsa” düşüncesiyle bu asil insanların sesleri çıkmıyor. 

Eminim ki, bu konu yetkili makamlardaki arkadaşların akıllarına gelmedi. 

Hatırlatayım dedim! 

Şimdiden bu onurlu insanlarda da müjdeyi vereyim. 

Merak etmeyin, millî iradenin, yani sizlerin seçtiği bu hükumet, bu çarpıklığı ivedilikle düzeltecektir! 

Bekliyorum, sevimli Başbakanımız!