Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Hadi birkaç yıl öncesine gidelim... 

Herkes gibi bendeniz de kendi ilimde, ilçemde ve köyümde tercih ettiğim adayın seçilmesi için çalıştım! Tanıdığım bildiğim kefil olabileceğim adaylar için de kalktım onların seçim bölgelerinde karınca kararınca çalışma yaptım! 

Seçilenler oldu seçilemeyenler oldu! 

Aralarında açık farkla kazananlar olduğu gibi bir oyla kaybedenler de oldu! 

Üstelik bugün yaşananlar da Türk demokrasi tarihinde ne bir ilk ne de son olacaktır! 

2004 yerel seçimlerini hatırlayın, o seçimlerde Sinop’ta ve birçok yerde başkanlar kura çekimiyle belirlenmedi mi? 

Seçimlerin yorucu koşuşturmacası sonucunda biraz dinlenebilmek için memleketim Ordu Karaağaç Köyü’ne gittim! 

Yaklaşık bin küsur rakımlı köyümden yaşananlara bakıyorum da neler görüyorum neler! 

Şimdinin demokrasi havarisi kesilen nicelerinin daha dün anayasayı bile nasıl çiğnediklerini mi, desem! 

Yoksa milletvekili pazarları kurup, o pazarlarda milletvekillerini açık artırma mezatlarına çıkarıp, o mezatlardan alınan milletvekillerini bir şemsiyenin altına toplayanları mı, desem! 

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu üzerinden kurulmaya çalışılan tehditleri mi, desem! 

Yoksa, demokrasi teamüllerinin hiçe sayılıp, anayasanın savrulup atılmasını mı, desem! 

10 cumhurbaşkanı aynı şekilde aynı kurallarla seçilirken, 11.sinde kuralların hiçe sayılmasını mı, desem! 

Hangisini desem? 

Hatırlıyor musunuz, 10 cumhurbaşkanı 226 oy ile seçilmişken, aynı yasalar yürürlükteyken 11'incisinde 226 nasıl da 367 olmuştu? 

Hadi şimdi, İstanbul seçimleri ile o günü bir karşılaştıralım. 

Bir yanda anayasa, yasalar ayaklar altına alınmış, hakimler emirlerle yeni içtihatlarda bulunmuş ve adeta öncesinde seçilen 10 cumhurbaşkanının hükmü şahsiyetlerini yok sayabilecek bir karar alınmış 226, 367 yapılmıştı! 

Bugün, on milyon seçmeni olan bir yerde binde iki fark ile neticelenen seçim sonucuna itiraz edildiği için, üstelik alenen ihlallerin olduğu, başka başka tezgahların döndüğü seçime itiraz edildi diye linç operasyonu yapılmakta! 

Dün 226 bir anda 367 yapılarak hakkı elinden alınanlar bugün yasal haklarını kullanmaya çalışırlarken, diğer tarafta dün anayasayı fırlatıp, yetmeyip ayaklar altına alıp 10 kez 226 ile seçilme teamülünü 367 yapanlar bu anayasal hakkı kullananları linç etmekte! 

Hele hele, dünün en mağdurlarından biri de dün kafasına balyoz indirenlerle kol kola! 

Kim mi? 

Alenen yazıyorum, Saadet Partisi! 

Dün, demokrasi hiçe sayılarak, anayasa fırlatılıp ayaklar altına alınarak her türlü itibarsızlaştırmaya her türlü alçaklığa maruz bırakılan merhum Erbakan Hoca’nın devamı olduğunu iddia eden Karamollaoğlu ve  Karamollaoğulları! 

Dün, haklarında idam fermanları yazanların bugünkü nesliyle, sevinç naraları atanlar! 

Neydi, bunca zıtları, kan düşmanlarını bir araya getiren, sadece birkaç belediye başkanlığı mıydı? 

Bakınız, Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya ziyaretindeki görüşme başlıklarına... 

Bakınız, Avrupa’da ABD’de kaçak olan FETÖ köpeklerinin sosyal medyada paylaştıklarına... 

Bir de, o köpeklerin tasmalarını ellerinde tutan İsrail, ABD devlet adamlarının beyanlarına bakınız, bunca zıtları, kan düşmanlarını neyin bir araya getirdiğini anlarsınız! 

Bugün 9 Nisan, bundan tam 16 yıl önce, (9 Nisan 2003) bugün bizi boğmaya çalışanlar Bağdat’ı düşürmüşlerdi! 

Bağdat hala yerlerde! 

Hülasa, herkes ayağını denk alacak arkadaş! 

Bunca zıtlıkları, kan düşmanlarını bir araya getirecek bir hesap varsa, bu milletin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de bir hesabı elbette olacaktır! 

Vesselam …