Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Kürtçe öğrenmeye başladım!

Yanan yürekleri, Elazığ’ın -13 derece soğuğu bile serinletmeye yetmiyor!

Öyle bir ateş ki, bakınız şu Ordulu minicik evladımızın yazdıklarına, “Elazığ'daki depreme çok üzüldük. Bizleri sarsıntısı bile çok korkuttu siz ise yıkımı yaşamışsınız. Canınız yanarsa canımız yanar. Keşke orada olup size kendi ellerimizle yardım edebilsek. O zaman belki içimiz daha rahat ederdi.

Ama havalar soğuk diye hem battaniye koyduk hem de kardeşliğimizle içiniz ısınsın diye, size bunu yazmak istedim. Umarım kaybolmaz ve okursunuz. Bizi yanınızda hissedin. Allah sizi çok korusun. Ordu'dan sizler için dua ediyoruz.”!

Öyle samimi, öyle hasbi, öyle yalansız, hesapsız, öyle saf duygular ki, yardım etmesi bir yana can pazarı yaşanırken para pul soranlara inat, adını bile  yazmıyor !

Oy çocuğum oy..!

Hatun teyzem, saatlerce kaldığı binlerce tonluk enkazın altından çıkarılırken, kendini bir an önce dışarı atması beklenirken ilk sözü, “Başörtümü verin” diyen Hatun teyze..!

Oy anam!

Oy Hatun Anam!

Acep, Sütçü İmam dedem seni duydu mu?

Hani, 31 Ekim 1919’ da senin başörtüne el uzatan hadsizi alnının çatından vuran, Sütçü İmam!

Bence duymuştur!

O nasıl sesti, Kınalı Kuzum?

Senin anan, ablan, bacın mıydı o, ciğerinin ta ortasından gelen sesle, “Bekle seni kurtaracağım, sabret, ben buradayım” dediğin?

Sen öyle bir şeysin ki..!

Sınır boylarında sen!

Bombaların altından canını, ırzını, namusunu kurtarmaya çalışanlara da aynı şekilde seslenen sen!

Dünya alem sesinden tanır seni...

Sen dini, dili, ırkı ne olursa olsun mazluma uzanan tek el, “Ben buradayım, kurtaracağım seni” diye haykıran tek sessin!

Şerefli Türk Ordusunun neferi, bizim Kınalı Kuzumuzsun, sen!

Bak, yanı başında, elleriyle enkazı kazarak Dürdane ve Zülküf kardeşini kurtaran, senin bombaların altından kurtardığın Suriyeli Mahmut da var!

Emine Kuştepe bacım, sen sadece enkazın altındaki Azize’yi ve teyzeyi kurtarmadın!

Sen, bu ülkeyi kurtaracak reçeteyi de verdin bizlere!

O baban ki, “Kızım Kürtçe’yi de öğren, bir dil bir insandır” demiş ya sana, sen de bana, “Ey Ahmet Yenilmez, öyle kuru kuruya Türk Kürt  kardeşliği  olmaz! Afet var, ölüm var, en azından Kürt kardeşinle  helalleşecek, halini hatrını soracak kadar üç beş kelime de olsa Kürtçe öğren” diyerek, hayatımın en büyük derslerinden birini verdin!

Bir sözüm de, güya Google’da, “Elazığ Kürt mü Türk mü?” aramasının trend olduğu iddiasına...

Bu, bir provokasyondur!

Bu, bir ihanettir!

Bu, tamamen bir algı operasyonudur!

Bu, tamamen dış kaynaklı bir düşmanlıktır!

Bu, Ordulu minicik yüreğe, Türk Ordusu’nun şerefli neferine, Emine Kuştepe’ye en büyük hakarettir!

Dahası bu iddia, bu ihanet bizim hainlerimizin bile aklına gelemeyecek kadar, alçakça bir iddiadır!

Bu iddia, bolca okyanus kokulu bir iddiadır!

Bu okyanus kokulu iddia sahiplerine inat, ilk iş olarak Kürtçe öğreneceğim!