Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Lagari‘nin torunu, Teknofest’i gördün mü? 

Dolar Euro yine durduğu yerde durmuyor, kıpır kıpır oynamakta! 

Hani herkesi de taktı peşine... 

Ah, bir tutabilsek! 

Tutmak bir tarafa şöyle bir menzilimize oturtsak öyle bir dayak atacağız ki! 

Hani bir sözümüz vardır ya, o aklıma geldi,‘’At sahibine göre kişner’’! 

Ya, ABD’ye ne demeli? 

Yahu çok değil 1950’de, sırt sırta omuz omuza aynı safta savaştığımız ABD, bugün İdlib’de karşımızda! 

Tamam bazen dostlar hatta aynı aile fertleri arasında niza çıkar, bir müddet küs kalınır,  lakin ne siper ne de ev terk edilir! 

Rahmetli anam, babamla küstüğünde söze, ‘’Oğlum evin tuzu bitti’’ diye başlardı, aslında anacığımın sözü bahaneydi! 

İşte, bu yaşanan halin adı da küslük değil düpedüz saf değiştirmek! 

Baksanıza Allah aşkına,1950’de ortak düşmanımız olan Çin bize daha yakın, lakin ABD bizim karşımızda! 

Ömrümü, ‘’Türk’ün şanlı bayrağını Moskova’ya asacağız’’ marşını söyleyerek geçirmiş biri olarak, bugünkü Moskova’ya bakıyorum da... 

Bu son zamanlar, olaylar bendenizi tansiyon hastası yaptı! 

Olan biteni televizyon ekranlarından seyrederken, bir habere takılıp kaldım! 

Aman Allah’ım, bir THY uçağı, o uçağın altında da yedi tane savaş uçağı gökyüzünde artistik hareketler yapıyorlar! 

Aşağıda da binlerce çocuk, yüreğim ağzıma geldi vallahi! 

O da ne, aşağıda onlarca uçak, helikopter, ortalık ana baba günü! 

TEKNOFEST, yani havacılık, uzay ve teknoloji festivali! 

Festival ziyaretçilerinin neredeyse tamamının yaşı 20 yaş altı, çocuklarımız zamanın son teknolojisinin mamulleri uçaklara biniyor, pilotlarla konuşuyor soru soruyorlar! 

Atak helikopterinin karşısında duruyor, ‘’Bunu benim ülkem yaptı. Bunu benim ağabeyim, ablam, babam, amcam, dayım, komşum yaptı’’ diyerek, gurur duyuyorlar! 

Düşünüyorum da bendeniz, onların yaşında üç bilemediniz dört ayda bir köyümüzün üzerinden geçen uçağı kaç bin fit öteden görebilmiş, ancak sesini duyarak hayal edebilmiştim! Uçağa bir yurtdışı turnesi vesilesiyle otuzlu yaşlarımda binebilmiştim. Helikopteri ise, yüksek tahsil münasebetiyle gittiğim İzmir’de beş yüz metre uzaktan görebilmiştim ve o helikopterin bir vidasını bile benim ülkem, ablam, ağabeyim, babam, amcam, dayım, komşum yapmamıştı! 

Dünün siper arkadaşımız ABD, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında bize ambargo uygulamış, barış harekâtında parasını ödediğimiz uçaklarımızı kullanamamıştık! 

İşin gerçeği şu ki, parasını ödemiş olsak da, o uçaklar asla bizim olamamıştı! 

Uzunca bir zamandır deve kuşu misali, kafamızı kuma gömmüş vaziyette bir hal içerisinde yaşadık, yaşatıldık, birilerinin bize uydurduğu yalanın içerisinde debelendik durduk! 

Başımızı kuma gömerek yaşadığımız zaman içerisinde ne tekmeler yedik! İşin en acısı da tekmeyi vuran ya da vuranları bizim gibi kafasını kuma gömenlerin içerisinde aradık, birbirimizi tekmeledik! 

Oysa, 1632-1633 yılında IV. Murad Han’ın kızı Kaya Sultan’ın doğum gününde Lagari dedemiz, ‘’Padişahım, seni Huda’ya ısmarladım, İsa peygamber ile konuşmaya gidiyorum’’ diyerek, 50 okka barut macunundan yedi kollu fişek ile Sarayburnu’ndan havaya yükselmişti! 

Kim ki bu TEKNOFEST‘i (Havacılık, uzay ve teknoloji festivali) düşünüp gerçekleştirdiyse, üstelik de okulların açılma haftasına denk getirdiyse şahsım, milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum! 

Sözü daha fazla uzatmadan söyleyeyim, bugün son gün! 

Tutun çocuklarınızın elinden ve planı projesi, her bir ayrıntısı, vidası bizim evlatlarımız tarafından yapılmış dünyanın en büyük havaalanında düzenlenen TEKNOFEST’e gidin! Yolda da Lagari dedemizin o uçuştan sonra Kırım’a sürüldüğünü, modern anlamda ilk roket çalışmasının da Kırım’da başladığını çocuklarınızla paylaşın!