Ömer Özkaya

Ömer Özkaya

[email protected]

Hegemonyayı yeniden tesis 

Avrupa, İslami Asya, Kuzey Afrika, Rusya, Çin, Hindistan, İsrail ve Türkiye; dünyanın gereksinim duyduğu ideolojik, ekonomik, siyasal, entelektüel, dinsel, kültürel, askerî ve diplomatik ve diğer bilimsel küresel alt yapıyı hazırlayan ana unsurdur. Bu ana eksen İkinci Dünya Savaşı sebebiyle genel bir düzey kaybı yaşayınca Uzak Batı’daki bu birikimlerin izdüşümü olan ABD, entelektüel, siyasal, askeri, istihbâri, bilimsel, diplomatik, teknolojik, finansal ve özellikle hegemonik vizyonun lideri oldu. 

Bugün küresel hegemonyanın teori, konsept, diplomasi, siyaset, uluslararası hukuk ve vizyon üretimi önemli oranda ABD’de yapılmaktadır. ABD’nin askeri gücü, finansal, teknolojik alt yapısı, istihbâri örgüsü ile askeri endüstriyel kompleksi ve petro-politik üstünlüğü ve stratejik araştırma merkezleri, hegemonik enstrümanlar ve parametreler oluşturma birikimi, en önemli silahı haline gelmiştir. ABD’nin güç kullanma kapasitesi de küresel hegemonya tesisini sağlamaya yetecektir. 

ABD zaten hibritizmin en rafine şekilde sentezlendiği yerdir. Avrupa ve ABD’deki organize hibrit zihniyetin küresel hegemonya tesis ederken kullandığı ve kullanacağı stratejiler repertuarı hayli zengindir. Her ne kadar 1975’lerde G-7’ler arasında oluşan konsensüs bozulsa da organize hibrit zihniyetin daha rafine bir hegemonlar mutabakatı sağlayacak alt yapıya, birikime ve zorlama mekanizmalarına sahip olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Trump merkezli ABD’de yaşanan “kriz”in mesajlarının muhatapları tarafından henüz alınmadığı görülmektedir ki bu geçici “geç algılama” sorunu kısa zamanda aşılacaktır. 

Trump’ın “Ben gidersem ABD karışır ve esaslı darbe alır” çıkışı, küresel hegemonik sistemin mimarisi için çalışan organize hibrit zihniyete ve onun finansal lojistiğini sağlayanlara yönelik ciddi bir tehdittir. Kaldı ki bizzat Trump’ın kendisi, organize hibrit zihniyetin önemli sembollerindendir. Küresel petro-politik ve finansal kompleks ile ABD’nin askeri, endüstriyel, istihbari ve finansal, teknolojik kompleksi, Trump’ın başkanlığından rahatsızlık duyacak hiç bir veriye sahip değildir. Ancak Trump’a uygulanan ahlaki ve adli stres ve siyasal stil eleştirileri, küresel hegemonyayı tesis edecek organize hibrit zihniyete ciddi kolaylıklar sağlamaktadır. Trump sonuçta bu küresel gösterimdeki “ticaret ve kur savaşları” filmindeki “şeytan” rolünü başarı ile oynamaktadır. Yönetmen, global “gişe hasılatı” hedefi aşılana kadar “şeytan” Trump’a stres uygulamak zorundadır. 

Unutulmamalıdır ki ABD’nin 1975’teki küresel hegemonya tesisi evveli başkan Nixon da “Watergate” skandalı ile tasfiye edilmiştir. Bu “skandal” birçok aktörün “aklını başına toplamasını” sağlamıştır ve dolar, altın çıpasından kurtularak dünya “dolarize” edilmiştir. 

ABD’nin ve organize hibrit zihniyetin küresel hegemonik vizyonunun temel parametreleri altının bu kez dolar çıpası ile kontrolünü içermektedir. Bu, finansal enstrümanların tümünün ABD’nin denetimi altına girmesini hedeflemektedir. Nitekim Almanya’nın özellikle para dolaşımı üzerindeki ABD etkisini kırmak için Avrupa’nın swift sistemini kurmasını teklif etmesinin hemen ardından Katar’ın Avrupa’da yani Almanya'da 10 milyar euro’luk bir yatırım yapma “niyet”ini deklare etmesi, G-7’ler arasındaki bozulan konsensüsün sağlanması konusunda gerekli girişimlerin yapıldığının göstergesidir. 

Organize hibrit zihniyetin ABD’de etkin olan evanjelist hibritizminin de üreticisi olduğunu vurgulamak gerekir. Organize hibrit zihniyet ile hibrit yapılar aynı değildir. Dinsel, kültürel, siyasal, felsefi vs hibrit oluşumlar, birer enstrümandır. Organize hibrit zihniyetin, ezoterik, okültik, mitolojik ve olağanüstü entelektüel bir tabanı ve mazisi bulunmaktadır. Dolayısıyla bu yapı, ilk defa bir konsensüs ve koordinasyon bozulması sorunu yaşamadığı gibi, rutin, sıradan, öngörülebilir ve analiz edilebilir bir akıl ve mantık işleyişine de sahip değildir. 

Dünya ticaretinin %75’nin G-7’lerin elinde olduğu ve küresel ticaretin nerede ise tamamını G-7’lere ait şirketlerin domine ettiği bir global ekonomik ortamda, organize hibrit zihniyetin yeni bir “taksimat” için hazırladığı planın itirazlarla karşılaşması da hem doğaldır, hem de senaryo gereğidir. 

Yine hatırda tutalım ki küresel mimarlar, küresel yıkımlar yaparlar ki yeni yapıyı tesis edebilsinler. Organize hibrit zihniyetin ve seçkinlerin olağan ve sıradan “iş”lerinden olan küresel dizaynlar için küresel boyuttaki tüm yıkımlar, zaten “yaratıcı yıkım” olarak da kutsanmadı mı?