Ömer Özkaya
Ülkemizin kronik sorunlarının başında bilim vardır. 1500'lü yıllardan beri bilim ve teknolojiden kopuşumuz ve bunun devletin işleyişine ve toplum hayatına etkileri ile ekonomik yapımızda oluşturduğu zaaflar, çok yazılmış fakat anlaşılamamıştır.
Yine çok ilginçtir, bundan 5-6 yıl önce “Türkiye'ye operasyonlar yapılıyor” dendiğinde içimizden birileri çıkar, “bunlar komplo teorisi” derdi. Ne yazık ki komplo teorisi olmadığını 15 Temmuz'da bizzat yaşayarak öğrendik.
GDO'lu gıdalar ülkemizde yıllardır tartışılan bir konu. Bazı gelişmiş devletler ve şirketler, genetik biliminde ilerledi ve çok şaşırtıcı uygulamalar yapıyorlar. Yabancıların ülkemizdeki tohumların genetiği ile oynayıp gıdaların, bitkilerin ve buna bağlı sektörlerin yapısını değiştirdiğini iddia edip, kitaplar yazanlar, “yabancılar ülkemizde iklimimiz ile oynuyor” dediğimizde bizleri, hakaret edip, yabancı düşmanı imiş gibi afişe ediyorlar. Tespitimiz basit: Bugünkü teknoloji ile iklimlere müdahale edilebiliyor. Bu konudaki en büyük şikâyetler de ABD'den gelmiştir.
Bu alanda bilimin geldiği noktayı anlamayanlar Tesla'yı bir daha okumalıdır. Yakın gelecekte artık eviniz, tarlanız, büyük veya küçük ekili alanlarınız için iklim siparişi verebileceksiniz. Her ev, her mahalle, her köy, her şehir ve hatta ülke için iklim siparişlerini karşılayacak şirketler kurulmakta. Yılda, mevsim şartlarından dolayı, iki-üç ürün alabiliyorsanız, tarlanız için iklim sipariş ederek yılda 7-8 ürün alabileceksiniz.
İklimlendirme teknolojileri ile küresel ısınma arasındaki korelasyon doğrusaldır. Küresel ısınma arttıkça iklimlendirme teknolojileri inanılmaz derecede gelişmekte ve boyutlanmakta. Küresel ısınma sebebi ile dünyadaki tarımsal üretim alanları değişme tehlikesi geçirmektedir. Küresel ısınma ile devasa boyutlarda yeni bakir tarım sahaları ortaya çıkacaktır. Tarımsal üretim sahalarının değişmesi ile dünya bir de gıda teknolojileri ve savaşları sürecini yaşayacaktır ki zaten bu sürecin başındayız.
Nerede ise tüm ürünlerin üretim süreçleri çok kısalacaktır. Bugün 3-4 ay olan ürün yetişme süreçleri, yakın gelecekte 1 aya kadar düşecektir. Çok uzak olmayan gelecekte ise istediğimiz sebze ve meyveyi yemek sipariş eder gibi sipariş edip her zaman tüketebileceğiz.
Bilim kurgu romanlarını aşan gelişmeler söz konusu. 3D yazıcılar gibi yeni teknolojiler ile parası olan herkes, kendisi için istediği her tür ürünü, evinde-işyerinde üretebilir hale gelecektir. Yani artık kuraklık, kıtlık tehlikeleri ortadan kalkacaktır. Fabrikalar önemli oranda evrilerek değişecek ve kademeli olarak ortadan kalkacaktır.
Suyumuzu, havamızı istediğimiz kalitede üretebileceğiz. Genetik teknolojilerindeki gelişmeler ile yeni bitki-ağaç türleri ile karşılaşacağız. Hibrit sebzeler ve meyveler çağı başlayacak.
Yarın ABD ortaya çıkıp “Uganda benim iklimimi değiştirme operasyonları yapıyor” diyebilecek.
Bir adım daha ilerisi, genetik teknolojilerindeki gelişmeler ile GDO'LU ürünler siparişi verip, istediğimiz vitamin, mineral ve protein oranlarını da ayarlayabileceğiz. Dahası famakoloji ile GDO bilimi iç içe geçecek ve ilaç kavramı ve konsepti değişecektir.
Bugün GDO’lu ürün teknolojilerine “Hayır” diyenler, yarın, “matbaaya hayır” diyenler ile aynı safa düşebilirler. Bir şeyi savunma veya karşı çıkma durumunda değiliz, sadece bir tespit yapıyoruz.
Ya bu yeni bilimsel ve teknolojik süreçte eğitim sistemimizi acilen düzenler yarışa katılırız, ya da birilerinin iklimlendirmesinin ve ticari GDO’lu ürünlerinin tüketicisi oluruz. Dünyanın savrulduğu ve savrulacağı geleceği öngöremeyenler, bulunduğu yerin koordinatlarını veremeyen “kayıp” kişi ve devletler olacaktır.
Yabancıların dünyada ve ülkemizde her şeyle oynadığını ileri sürüp bunları delillendirmek için kitaplar yazıp sonra da ülkemizde iklimimiz ile oynamadıklarını iddia edecek ve savunacak kadar akıl ve bilimden kopmamalıyız.
“Mars”da koloni kurmak isteyenler herhalde sebze ve meyveyi dünyadan tedarik etmeyeceklerdir. “Mars”taki iklimlendirme teknolojilerini herhalde önce dünyada deneyeceklerdir.