Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ovacık’ı gören göz Mardin’i neden görmez? 

Mardin’deydim, ilk kazmanın vurulduğu, ilk kardeş kanının toprağa düştüğü, rahminde medeniyetleri büyüten şehir Mardin’de! Tevafuk bu ya, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Mardin’deydi! 

Biz, merhum Mehmet Akif Ersoy’un hayatını konu eden, ‘’Korkma’’ isimli tiyatro oyunumuzun temsili için oradaydık, Sayın Cumhurbaşkanımız da malum 31 Mart yerel seçimleri münasebetiyle miting yapmak üzere Mardin’deydiler! 

Her şey bir tarafa kendileriyle Mardin’de karşılaşmayı, Valimiz Sayın Mustafa Yaman Bey’in de yanımızda olduğu bir ortamda kendilerine bu ülkenin bir vatandaşı olarak, şahsım, ülkem ve dahi insanlık adına canı gönülden teşekkür etmeyi çok isterdim! 

Benim bu ifademi okuyanların bir kısmının beni hemen, ‘’İktidar yalakalığı’’ ve ‘’Yandaşlık’’ ile suçlayacağını biliyorum! 

Diğer taraftan da Mardin’de yaşayan, şehrin fazla değil 5 yıl öncesini bilenlerin ise Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Mardin Valimiz Sayın Mustafa Yaman Bey’e bugünkü Mardin için, hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsun canı gönülden teşekkür edeceklerini de biliyorum! 

Şunu peşinen yazmak isterim ki, eğer Mardin bir İtalya, bir İspanya, bir Almanya ya da Hollanda’nın elinde olmuş olsaydı emin olun, sadece Mardin ile ülke ekonomilerini ayakta tutar, medeniyet ve kültür alanındaki eserleriyle, dünyanın gidişatını etkilerlerdi! 

Bugün İtalya, Venedik’e gelen turistlerden şikâyet edip, gelecek turist sayını belli bir seviyede tutma kararı alıyorsa, eğer Mardin elinde olsaydı neler yapmazdı ve nasıl kararlar alırdı varın gerisini siz düşünün! 

Kilisenin yanı başında cami, caminin yanında havra, aynı sokakta esnaflık yapan Türk, Kürt, Arap, Süryani... 

Hem de bir değil, on değil, yüz değil, bin değil binlerce yıldır yan yana... 

Bizi havaalanından alan taksi şoförü anlatıyor, ‘’Babam Kürt, anam Arap, yengem Süryani...” Mardin’imiz daha yakın zamanlara kadar gidilemeyen, görülemeyen, gidenlerin ve görenlerin de içi kan ağlayarak döndükleri bir şehirken, bugün ülkemizin hemen hemen her alanda en çağdaş şehirleri arasında yer almakta! 

Kültürel ve sportif etkinliklerin biri bitiyor diğeri başlıyor, hem de bir gün değil, bir hafta değil katılımın muhteşem olduğu haftalarca süren etkinlikler! 

‘’Korkma ‘’ tiyatro oyunumuzu Mardin’de belki de 20.kez sahnelememize rağmen Artuklu Üniversitesi salonu tıklım tıklım doluydu, en önemlisi de seyircilerin hemen hemen hepsi gençti! 

Bu takdire şayan değişim de topu topu 3 yılda yapıldı! 

Mardin’in bugün bu hale gelmesinin arkasındaki en önemli etmenler, Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı cesur karar ve özellikle de atadığı Vali Sayın Mustafa Yaman Bey’in şimdilerdeki ifadeyle, ‘’Gönül Belediyeciliği’’ dir! 

Çoğunuzun, ‘’Tamam da, peki 31 Mart’ta ne olacak?’’ sorusunu sorduğunu duyar gibiyim! 

‘’O, Mardinlilerin kararına bağlı’’ diyeceğim ama… İşte her şey bu, ‘’ama” da gizli! Bu, ‘’ama’’ ların içerisinde o kadar çok şey var ki, bunların ne olduğunu hepimiz çok ama çok iyi biliyoruz! 

On yıllara, yüz yıllara dayanan açılmış yaralar hala sızlamaktayken, beklentiler bir seçime bağlanmamalıdır! 

Sızım sızım sızlayan yaralar, bir seçimde açılmadı ki bir seçimde kapansın! 

Asıl, kendimize şu soruyu soralım: 

Bugünlerde, Tunceli’nin ufacık bir ilçesi olan Ovacık’ın komünist Partili  Belediye Başkanı televizyonda arzı endam ettirilip, sosyal medyada adına methiyeler düzülürken Mardin’de üç yılda destan yazan Sayın Mustafa Yaman’ı bu kanallar neden görmezler? 

İşte, bu soruya vereceğimiz cevap, yukarıda arz ettiğim, ‘’ama’’ nın cevaplarından biri olacaktır!