Prof. Dr. Nurettin Lüleci

Prof. Dr. Nurettin Lüleci

[email protected]

Bel ağrısının tek nedeni fıtık değil

Vücudun tüm yükünü çeken belde kimi zaman ağrı hissederiz. İlk aklımıza gelen fıtık olsa da bu ağrı; disk kayması, omurilikte kanal daralması ya da kireçlenmeden kaynaklı olabilir.

Bel ağrısı hemen herkesin ömründe karşılaştığı bir sağlık sorunudur. Yaygın bir kanı olarak beli ağrıyan herkes bel fıtığı olduğunu sanmaktadır. Oysa büyük oranda vücudumuzun yükünü çeken belimizdir. Belimizde kemikler (omurgalar), omurlar arasında diskler, kaslar, sinirler, bağlar ve kan damarları gibi birçok anatomik oluşum bulunmakta olup bunların her birinde oluşan problemler bel ağrısı olarak hissedilir. Belde ortaya çıkan ya da belde başlayıp çevreye yayılan ağrıların nedenleri; bel fıtığı, kireçlenme, dejeneratif disk hastalığı ya da omurilik kanal daralması olabilir.  

YAŞAM KALİTESİ BOZULUR 

Bel fıtığı, belden bacağa yayılan ağrıların en önemli nedenidir. Omurlarımızın arasında yer alan disklerin, ya sinirler üzerine direkt baskısı ya da diskten dışarı çıkan jölemsi materyalin sinirde şişme yapması nedeniyle ortaya çıkan klinik tabloya bel fıtığı diyoruz. Belden başlayıp ayağa yoğunlaşan ağrılar çekilmez olup yaşam kalitemizi bozmakta hatta işgücü kayıplarına neden olmaktadır. Eğitim seviyesinin artmasıyla, ameliyat olanların bir kısmında ağrıların geçmemesi hatta daha kötü olmaları,  hastaların kararlarını etkilemekte eskisi gibi gözü kapalı hemen ameliyat masasına yatmamaktadırlar. Hastalar artık şunu bilmektedirler ki, ameliyat olmak için ya idrar ve büyük abdestini tutamayacak ya da kol ve bacak kaslarında erimeler, incelmelerin olması gerekmektedir. 

UYUŞMA ÖNEMLİ BİR BELİRTİ

Bel fıtığı kendisini belden bacaklara yayılan ağrı ve uyuşmalarla belli eder. Hareket kısıtlılığına neden olabilir. Bazen de kalçalarda kramplar şeklinde ortaya çıkabilir. Ağrı, elektriklenme ve krampların görülmesi, uyuşmalar, karıncalanmalar, sinirin sıkıştığı anlamına gelmektedir. Fıtığın oluşma nedenleri; 'ağır kaldırmak, yerden bir şey alırken uygunsuz davranmak, hareketsiz yaşam, çok oturmak, çok ayakta kalmak, uygunsuz duruş gibi günlük pozisyonlar, stres, sigara içmek (kemik, eklem ve disklerin beslenmesini bozar), aşırı kilolar' olabilir.  

KIKIRDAK YAPILAR AŞINIR 

Ağrıların en büyüknedeni kireçlenmedir. Belirtileri; bel ağrısı, bel hareketlerinde kısıtlanma, ani bel tutulmaları, yatakta dönme zorlukları, sabah kalktığında belini düzeltememedir. 

EĞİLİRKEN AĞRI OLUŞUYORSA!

Dejeneratif disk hastalığı, bel ve boyun ağrılarının en yaygın nedenlerindendir. Omurgamızın bel ya da boyun bölgesindeki disklerde daha sık görülen bu hastalığın normal gelişimi, suyun kayayı oyması gibi uzun bir zaman diliminde olmaktadır. 30-50 yaş arasında görülür. Genellikle ağrılar ve günlük yaşam kalitesinin bozulması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ağrı genellikle eğilmek ve uzanmak gibi hareketlerle kötüleşmektedir. 

AMELİYATSIZ ÇÖZÜMLER

İlaç ya da fizik tedavi yöntemlerinden yarar görmeyen bel fıtığı hastaları için birçok ameliyatsız yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemlerin yüzde 85’i etkili olmaktadır. 

Enjeksiyon tedavisi: Görüntüleme eşliğinde, fıtığın bulunduğu omurilik kanalına sinirlerin geçtiği bölgeye içinde kortizon ve ozonun bulunduğu bir kokteylin verilmesidir. Çok yeni, ağrının ön plana çıktığı fıtıklarda etkilidir. Mekanizma olarak baskı altındaki şişmiş sinirleri normal haline döndürür ve fıtıktan ağrı maddelerinin salınımını engeller. Uygulandıktan bir hafta sonra hasta rahatlar.

Ozon tedavisi: Fıtığın bizzat içerisine ince bir iğneyle girilerek ozon (aktif oksijen) gazının enjekte edilmesidir. Patlamış yeni fıtıklarda bile uygulanabilir. Fıtıkları küçülterek sinirleri baskıdan kurtarır. Bölgeye kan akımı artar, ağrı kesici özelliği vardır.

Lazer: Yeni belirti veren eski fıtıkların tedavisinde, görüntüleme cihazlarının yardımıyla uygulanan fıtığı küçültücü, eritici narkoz ve neşter gerektirmeyen girişimlerdir. 

VİTRİN HASTALIĞI

Omurilik kanalındaki daralmada, hastanın ayaklarına vuran uyuşma ve ağrılar, bacak adalelerindeki kasılmalar, onları ister istemez durup dinlenmeye zorlar, birkaç dakika dinlendikten sonra ağrıları azalır ve tekrar yürürler. Yürürken kalçalara ve ayaklara vuran ağrılar ve adale güçsüzlükleri nedeniyle sık sık durup vitrinlere bakarak kısa molalar ile ağrılarını azaltmaya yönelik yaptıkları bu davranışlardan dolayı bu hastalığa “vitrin hastalığı” denilmiştir.