Osman Korkmazel

Her zaman maç önceleri sıkıntıları oluyordu Trabzonspor’un; ince bir elekten geçirdim. Düne kadar ki araştırmalarım Bordo-Mavililer’in gün itibariyle, üst sıralar için tam gaz yol aldığını gösteriyor. Ligde 7 basamak birden yükselip, 13. lükten, 6. sıraya yerleşmesi. En önemlisi, üst üste gelen 4 maçlık galibiyet serisi ve ligde 2. yarının liderliği konumuna erişmesi. 10 günlük maç arasında müthiş çalışma ortamı bulmaları, sakatlık sorunlarının bitmesi, cezalı oyuncunun bulunmaması ve moral motivasyonun tavan yapması. Ve de dün gece, 11 bin 500 yasaklı taraftara rağmen tribünlerde 20 binin üstünde coşkulu gönül severin olması. Ersun Yanal’ın kadrosu artık ezber altına alınmıştı; dün akşam aranan uç forvete Rodellega’yı da katması tam isabet olmuştu. Saffet Susic’in 41’de 2 oyuncu birden değiştirmesi; Trabzonspor’un oyuna egemen olmasının açık göstergesiydi. Devamlı not almama rağmen, kaçan fırsatların sayısını gerçekten unutmuşum. Rodellega, biraz uyanık olsa golle başlayacaktı Bordo-Mavililer. Şunu da vurgulamalıyım olağanüstü bir uyum içindeydiler. Bölgeler arası birlikteliği eksiksiz uygularken, 45+1’de bile Yusuf Yazıcı golü kaçırıyordu… Gol gelmeyince 2’ci bölümde neler olur, futbol bu her şeye gebe deyip; maça yönelelim. J. Perira’nın direği yalayan şutu sonrası Trabzonspor durağanlaştı. Nedeni, Alanyaspor’un kendi sahasında daha çok kalmasıydı. Bunu çözebilecek Yusuf Yazıcı, çözüm üretmekte kısır kalınca oyunun temposu da düştü. Ersun Yanal devreye girdi ve N’Doye ile hücum desteğini de arttırdı. Evet, ‘her şeyin başı gol’ gelmeyince ister istemez stres başlıyor. Bero ile hız kazanıp sonuç alırlar mı; Olcay tecrübesiyle hem takımını hem de tribünleri ateşledi. Ama gol gelmeyince, olmuyor işte; sadece ve sadece 1 puan da kalınmak zorunda kalınıyor.