Şafak Malatya

Hiç küsmedi. 

Saçına karıştılar ses etmedi. 

Elbisesinin rengini eleştirdiler, kişiselleştirmedi. 

Kariyeri boyunca hiçbir zaman “bana şu adamı alın” demedi, istemedi. 

Yıl 2002, mekân gökyüzü. 3183 sefer sayılı uçağın sağ ve sol kanadına yanaşmıştı Atmaca timleri. Uçak içine yapılan anonsta aynen şu cümleler kuruldu. “Bizlere yaşattığınız güzel duygular için teşekkür ediyoruz. Yuvanıza hoş geldiniz” İşte o an şimdiki başarılarına ışık olacak şu kelimeler döküldü o adamın dudaklarından “Atmaca sizinle beraber olmak bizi mutlu ediyor. Biz Dünya 3.sü olarak çok mutlu olduk ama önemli olan neye sahip olduğunuz değil, kiminle paylaştığınızdır. Biz bu başarıyı sizinle, sevginizle paylaşıyoruz” 

Gomez’i yoktan var etti, Quaresma’yı sakinleştirdi, Aboubakar’ı adeta yeniden keşfetti. Ona her şeyi söylediler ama o hiç küsmedi. Cenk’i, Burak Yılmaz’ı ve daha nicelerini ülke futboluna armağan etti. En sonunda futbolun çirkin yüzü olan fiziksel şiddeti dahi yaşadı, ama çıkıp yine meydanı terk etmedi. Un var, şeker var, yağ var ama bunları karıştıracak kap henüz yok dediklerinde, malzemeyi elleriyle kardı, o yemeğin yine en lezzetlisini servis etti. 

İşte şimdi o adam yine yoktan var etmeye başladı. Dün gördük ki bu sene de Oğuzhan’ı armağan edecek futbol severlere. Lens’i yeniden kazandıracak Hollanda futboluna. Çok değil, birkaç sene sonra Larin’i izlemek için Premier lig paketleri satın aldıracak bize. Ne demiş zamanında Cicero, “Sağlam karakteri olan bir insanı, görevinden alıkoyacak hiçbir güç yoktur”. Bu sene de Beşiktaş’ın en büyük transferi sensin adam. Sana güven tam.