Canlı yayında herkesi duygulandıran 'kırmızı kazaklı kız' hikayesi!

24 TV Arafta Sorular programında Star Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan Eğitimci-Yazar Vehbi Vakkasoğlu'nun anlattığı 'kırmızı kazaklı kız' hikayesi, hem stüdyodakileri hem de izleyicileri duygulandırdı... İşte duygu dolu anlar yaşatan o hikaye.

Haberin Eklenme Tarihi: 11.07.2022 11:33:00 - Güncelleme Tarihi: 11.07.2022 11:34:00
ABONE OL

24 TV'nin severek izlenen programı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu, Eğitimci-Yazar Vehbi Vakkasoğlu oldu.

Bahçelievler Lisesi'nde 'kırmızı kazaklı kız' olarak bilinen öğrenciyle yıllar sonra karşılaşmasını anlatan Vakkasoğlu, hem stüdyodakiler hem de izleyicilere duygu dolu anlar yaşattı...

Kalabalık sınıflar vardı. Bahçelievler Lisesi'ndeki 110 kişilik sınıf gazeteye haber olmuştu. Din dersi seçmeliydi. Bir kızcağız dikkatimi çekti. El örgüsü kırmızı kolsuz bir kazakla geliyordu. Babası iflas etmiş, forma alamamışlar ve idareden rica etmişler birinci dönem böyle gelmesi için. 85 kişinin içinde öğretmenlerin dilinde çocuğun adı 'kırmızı kazaklı kız' diye kalmış. Ben din dersine giriyordum. Girdiğim sınıflarda öğrencilerin isimlerini öğrenirdim. Bende bilirim onun halini. Aradan yıllar geçti çocuğun babasının durumu düzeldi fakat adı öyle kaldı. Aradan yıllar geçti. Hastaneye gittim doktor hanım çok ilgilendi benimle. Beni tanıyamadınız değil mi dedi. Kimsin dediğimde Kırmızı kazaklı kızım dedi. Ben size çok minnetarım sizi Allah gönderdi dedi bana. Bugün buradaysam size borçluyum çünkü bütün ortaokul hayatımda bana kırmızı dediler bir tek adımla çağıran sizdiniz. Suzan kızım diyerek tahtaya çıkarırdınız dedi. Toplumda isimleriyle anılmak isteyen bir sürü kırmızı kazaklı kız var. İşe yaramayan genç yok ama (gençlerin) nerede işe yarayacağını keşfedemeyen kötü eğitimciler var. Toplum bunları harcıyor.

İnsanları, insan yerine koymak; insanların hizasına inmek, üstadın (Necip Fazıl Kısakürek) çok güzel bir özelliğidir.

Üstat 1949'da Kahramanmaraş'a ilk defa gelmiş . Memleketini de ilk defa görmüş. Dedesi unutma biz Maraşlıyız diyerek bir şuur vermiş. 45 yaşındayken nasip olmuş. İnsanları, insan yerine koymak; insanların hizasına inmek, üstadın (Necip Fazıl Kısakürek) çok güzel bir özelliğidir. Buhara pilavımız meşhurdur. Üstat çok severdi. Kitapçı Hilmi vardı ve onu severdi. Geldiğinde Hilmi'den pilavı isterdi. Anneme yaptırırlardı.

Bir şeyin yokluğunu iddia edebilmek onun varlığını bilmek lazım. Allah konusunda böyle bir iddiayı nasıl ortaya koyarlar?

Yokluk varlığın zıttıdır ama yokluk yoktur aslında. Yokluk her şeyi bilenin bize öğrettiği şeydir. Mesela davamızın tersi olan bir iddiadan bahsedelim haşa Allah yok dersek bir şeyin yokluğunu iddia edebilmek onun varlığını bilmek lazım. Allah konusunda böyle bir iddiayı nasıl ortaya koyarlar? Mesela sizin videolarınız var ama ben Esra Elönü diye biri yok diyorum. Bu videoların size ait olmadığını ispatlamam lazım.