"Derler ki 'Hayat iki tekerlekli bisiklet giidir. Durma, düşersin!' diye bir söz duymuştum. İyiye gitmeyen kötüye gider. Çünkü hayat durağan olmayı kaldırmaz. Hayat, her an değişen bir sistemdir. Duygular ve ihtiyaçlar değişebilir. Değişen durumlara sabit bilgiyle ulaşılması mümkün değildir. Ben bilgimi güzelleştirerek dilimi güzelleştirmeliyim. Bilgimi artırarak insanı daha iyi görmemi, insanları ve olayları daha iyi anlamlandırmamı sağlamalıyım. Kendimi bu şekilde Allah'ın takdiriyle de yükselterek kendimi iyileştiriyorum. Kendime iyi geliyorum. Ben Allah'a göre iyi olma çabası içindeyim."
ALLAH KENDİSİNDEN DAHA FAZLA KİMSENİN SEVİLMESİNİ İSTEMEZ.
Esra Elönü'nün "Boşanmak istemeyen, boşanmak isteyeni nasıl ikna edecek? Etmeli mi?" sorusuna cevaben şöyle dedi.
"Boşanmak istemek, bazen bir kaçış oluyor. Ben şöyle düşünüyorum. Bunu da pek çok örnekte tespit ettim. Beyefendi yanlış bir şey yaptıysa diyorum ki:'Bir olayın mesajı tek kişilik değildir. Allah sana bu durumda ne demek istedi acaba?' Bir hanımefendi bana şunu dedi: 'Ben eşime Allah gibi güvenmiştim.' Allah, kendisinden daha fazla kimseye güvenilmesini istemez. Allah kendisinden daha fazla kimsenin sevilmesini istemez. Bizim bazen yanlışlarımızın da faturası olabiliyor. Olaylardan kendimize yönelik dersler çıkarmalıyız. Yanlış yapan insanın şöyle yapması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda insanlar helal çizgisinde sabit kalabilmek için ciddi bir mücadele veriyorlar. Çünkü haram ve yanlış çok yakın. Allah hepimizi korusun. Samimiyetle yanlış yaptığını kabul edip, özür dilediğinde, Allah'tan af dilediğinde onun samimiyeti karşısındakinin yüreğine dokunur. Karşısındaki bu durumu hissederse affetmesi daha kolay olur."
AİLE SAĞLAMSA TOPLUM SAĞLAM OLUR.
"Aile kurumunu oluşturan bireylerin kendi varlıklarına yükledikleri anlam, Allah ile ilişkilerinden kaynaklı olacağı için karşısındakine değer veren onu korumaya, ona özenli davranmaya, onu anlamaya, onun ihtiyaçlarını giderecek şekilde davranmaya odaklanır. Böylece birbirini bütünleyen bir hayat arkadaşlığı olur. Burada sağlam şahsiyetler oluşur. O yüzden aile içerisinde birbirine değer veren ve bunu Allah'ın kendilerinden istediği önemli bir hak olarak gören bireyler, Allah'ın kendilerine verdiği emaneti kendi emanet olmaları kavramından yola çıkarak aktifleştirirler. Birbirimize takdir edilmiş emanetleriz. Aile hayatı; var etmek ve güçlendirmek için vardır. Ailenin fonksiyonu; asıl kulluğun, asıl iyiliğin ailede oluşmasını sağlamaktır. Aile sağlamsa toplum sağlam olur. Çünkü bütün bireyler, aileden çıkarak toplum hayatına atılırlar."
Özgüvenli olmak demek, çocuğun kendi içinde kendisine inanması demek. Aile içerisinde kendisini güvende hissetmesi, toplum içinde de kendisini iyi ifade etmesine, bir şeyi denemekten korkmamasına yardımcı olur. Buradaki önemli olan şey şudur. İnsana, hayvana, bitkiye, eşyaya, yaradılmışlara sebepsiz yere ve bilinçli zarar vermeleri engellenmelidir. Bu özgüven değildir. Sınırsız ve Allah'sız bir özgüven felakettir. Bir insanın yapabilecekleri sınırlıdır. Konuşmanın da özgürlüğün de bir sınırı vardır. Herkes sınırlarının içinde kimseye zarar vermeden özgür olarak helal dairesi içinde hakkını kullanabilir