Bağışlanmayan günah kul hakkı

Kul hakkı, insanlara söz ve davranışlarla zarar vermek, onların maddi ve manevi haklarına saygılı olmamaktır. Yalan söylemek, adaletli davranmamak, kişilik haklarına saldırmak, bir kişinin maddi varlığına zarar vermek, gıybet, çevreyi kirletmek ve yüksek sesle konuşmak gibi, küçük ya da büyük birçok davranış kul hakkının ihlalidir. Kuran-ı Kerim’de birçok ayette kul hakkı üzerinde durulmuştur. Kullardan birbirlerinin haklarına saygı göstermeleri istenmiş, bu haklara saldırı mahiyetindeki tutum ve davranışlar yasaklanmıştır.

BÜYÜK VEBALİ VAR

Kişinin cennet ya da cehenneme gidişinde kul hakkı önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah‘ın huzuruna kul hakkıyla çıkmanın, çok ağır bir vebali vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Hz. Peygamber, “Kaçmayarak, yalnız Allah’tan sevap bekleyip sabrederek, düşmana karşı durduğun halde öldürülürsen, borçlarından başka bütün günahlarına kefaret olur” demiştir. 

ŞEHİTLİK DE KURTARMAZ

Bu hadis, bizlere Allah yolunda canını veren bir müminin bile borçlarından kurtulamadığını gösterir. İnsan, kalbiyle, aklıyla ve ruhuyla Allah’ın hukukuna riayet eder, ondan çekinirse, bu kişinin kul hakkına tecavüz etmesi imkânsızdır. Bilmeden yaptığı hatalar var ise Allah ona tövbe, telafi ve çıkış kapısı ihsan eder. Bu yüzden üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin, hiçbir maddi bedelin geçerli olmayacağı kıyamet gününden önce hak sahibiyle helalleşmesi gerekir.