Dualı beste

Sanat Haberleri

'Yahya Kemal'in şiirlerinde meleklerin korosunu duydum' demişti bir sohbetimizde; Yahya Kemal Oratoryosunun bestecisi Dr. Aydın Karlıbel...

2015 yılında galası yapılan eseri şöyle takdim etmişim: İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) uzun yıllardır hasretini çektiğimiz yerli bir eseri sahnelere taşıyor. 'Kökü mazide olan ati' anlayışını şiirlerine ilmek ilmek nakşeden büyük medeniyet şairimiz Yahya Kemal'in adını taşıyan oratoryo, sanatseverlere armağan ediliyor.

Cemal Reşit Rey'in öğrencisi, besteci ve piyanist Aydın Karlıbel, sanat hayatının 35 yılını geçirdiği operaya 35. Yıl Konseri ile veda etti yakın zamanda.

Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi besteci ve piyanistlerden biri olan sanatçı, çalıştığı kuruma sanatsal değeri yüksek önemli ve 'yerli' eserler armağan etti.

Altı yıl emek verdiği Yahya Kemal Oratoryosu bunlardan biriydi.

Türk müziği makamlarıyla enstrümanlarının kullandığı eser sanat çevrelerince çok beğenilmişti.

'Neden Yahya Kemal' diye sorduğumda Karlıbel'in cevabını unutmadım:

'Tarihimizin, kültürümüzün derinliklerine nüfuz eden bir şair Yahya Kemal. Aşiyanda mezarını ziyaret edip huzurunda dua ettim. Bu oratoryoyu yazabilmek için manevi şahsından müsaade istedim. Yahya Kemal'in dünyasına nüfuz etmeye çalıştıkça, dizelerinde meleklerin korosunu duydum. İstanbul'un Fethini Gören Üsküdar'da, 'Gördüm İstanbul'un üstünde yüz binlerce meleğin uçtuğunu' der. Orkestrada top gürlemeleriyle, nidalarla fetih ruhunu düşledim.'

Dua ile başlanmış Yahya Kemal Oratoryosunda Türk musikisini baş tacı etmişti Karlıbel.

Başta peşrev bölümü, sonda yürük semai... Fuzuli'den Su Kasidesi... Baki'den, Piri Reis'ten izler...

Karlıbel'in, yurt içinde ve dışında seslendirilmiş "Eyyubiler", "Piri Reis", "Lambalı Hanımefendi" ve "Yavrukurtlar" adlı operalarının da aralarında bulunduğu birbirinden güzel eserleri var.

Bunca zamandır, Türk üslübu oluşturmaktan ziyade, 18. yüzyıl Batı romantiklerini sahnelemekle meşgul olan operamızda ayrı bir yeri, hayalleri de vardı Karlıbel'in.

Çanakkale kahramanlarımızdan Seyit Onbaşı için, Şerife Bacı, Nene Hatun için, Kurtuluş Savaşı'ndaki kadın kahramanlarımız için eserler yazmak istiyordu.

Keşke, eserlerinde evrensel unsurlarla Türk estetiğinin özgün renklerini buluşturan Karlıbel gibi daha çok sayıda sanatçımız olsa, önleri açılsaydı.

Ancak şu da bir hakikat, hem tiyatroda, hem operada 'yerli' kalmaya özen gösteren yetenekler hep ötelendi, örselendi.

Lakin hakikat değişmiyor; Yahya Kemal'in dizelerinde yer bulan 'kökü mazide olan ati'yi inşa edebilmek için 700 yıllık musiki geleneğine sahip olduğumuzun bilincinde sanatçılara ve bu sanatçıları yetiştirecek eğitim kurumlarına ihtiyaç var.

Ne diyordu Samiha Ayverdi:

'Köksüz çiçeği saksıya dikmez, vazoya koyarız; çünkü, bir iki günlük ömrü olduğunu biliriz ve bir iki günden sonra da gideceği yer çöplüktür. Bize, maziden uzayıp gelmiş bir zevk zincirinin asil sesi lazım.'

Kalıcı eser ortaya koymaktan ziyade, lafla peynir gemisi yürütmeye çalışanların cirit attığı sanat ortamında nezaket ve tevazu sahibi Aydın Karlıbel'in boşluğu kendini hissettirecek.

BEDİR ACAR




Etiketler : besteci piyanist aydın karlıbel bedir acar