Ahmet Yenilmez
14 Mayıs 2023 Pazar günü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 13. Cumhurbaşkanını ve 28. dönem milletvekilini seçecek.
14 Mayıs'ta yapılacak seçim, bu zamana kadar yapılmış seçimlerden çok başka ehemmiyet arz etmektedir. Sürdürülen ittifak görüşmeleri de bu önemin bir başka delilidir .
Gündelik siyasi çekişmeler dışında, ben bugün 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak seçime, "Dün bugünü hazırladı, bugün de yarını hazırlayacaktır " iddiamın ışığında bakacağım.
Birincisi, 14 Mayıs 2023 Pazar günkü seçim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelini atacak, istikametini belirleyecektir.
Nasıl mı?
Dünyanın sil baştan değiştiği, sınırların yeniden çizildiği, iki kutuplu dünyanın hemen hemen tüm müesseseleriyle çatırdadığı bir dönemdeyiz. Tüm bunların yerine çok kutuplu bir dünyanın oluşturulmaya çalışıldığı, Sanayi Devrimi sonrasında kendinden önceki dönemin tüm müesseseleri yıktığı gibi, şimdi de Sanayi Devrimi sonrası müesseselerinin yıkılıp, yeni çağın müesseselerinin oluşturulduğu bir dönemin başlangıç noktasındayız!
Üstüne bir de kimilerine göre Asrın Felaketi, bana göre ise, bir kıyamet olan yaşadığımız deprem... !
Şimdilerde telafuz edilen, 110 milyar doları aşan maliyet...!
Bu maliyet de sadece yıkılan binaların, ekonomik müesseselerin maliyeti!
Oysa, zamanla karşımıza çıkacak maliyetin çok daha ağır olacağı, hemen hemen hepimizin malumu!
Hülasa, 14 Mayıs 2023 Pazar günkü seçimde seçilecek başkan ve 28.dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2. yüzyılın da bir nevi kurucu meclisi hüviyetinde olacaktır.
Gerek Cumhur İttifakı'nın gerek Millet İttifakı'nın, sürdürmekte oldukları ittifak arayışlarının sebebi de bundandır!
Kimilerine göre, uyuşması anlaşması çok kolay gibi algılanan partilerin anlaşamaması ya da hiç yan yana gelmezler diye, bilinenlerin de kolayca yan yana gelmeleri, işte bundandır!
İşte, bu manzaranın sebebi de 2. yüzyılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin öncelikleri, her alanda istikameti, stratejisi ve stratejik farklılıklarındandır!
Mesela, Cumhuriyetin ilk yüzyılında, "Yurtta sulh, cihanda sulh" doğru ilkesinin, 2. yüzyılda geçerli olup olmayacağı, olursa ülkeyi nereye götüreceği gibi...
Nasıl mı?
Millet İttifakı'nın kurulduğu günden beri, "Bizim askerimizin Suriye, Libya, Azerbaycan'da ne işi var" iddiası gereği, askerlerimizin çekilmesi, Azerbaycan 'a NATO ne kadar müsaade ederse o kadar yardım edilebileceği ya da yardım edilemeyeceği gibi!
Sadece bir hamle ile, askerlerimizin çekilmesi halinde, Ceylanpınar ilçemizle, ABD destekli PKK devletiyle(!) sınır komşusu olacağız!
Hatırlayınız, ABD Başkanı Biden'ın, "Türkiye'de iktidarı muhalefetle birlikte değiştireceğiz" sözünü...
Emin olunuz, ilk önce savunma sanayinden, bugün Türk İslam Medeniyeti'nin medarı iftiharı fabrikaların kapatılmasından işe başlanacaktır!
Birileri, "Hadi ordan olmaz öyle bir şey" mi dedi?
Olur olur, hem de bal gibi olur!
Acı bal gibi olur!
Acı balı bilir misiniz?
Acı bal insanı öyle bir sarhoş eder ki, 100 yıl kendimize gelemeyiz!
Vecihi Hürkuş' u hatırlayın, ürettiği, "Vecihi K-V1"isimli uçağını...
ABD istedi kapatıldı, şimdi parasını verip ortağı olduğumuz kendi malımız F35 uçaklarımızı vermeyen ABD...!
Dedim ya, tüm önceliklerimizi, stratejilerimizi yeniden kurup, istikametimizi yeniden belirleyeceğimiz bir dönemin eşiğindeyiz!
14 Mayıs 2023 Pazar günkü tercihimizle, 29 Ekim 2023'te hani Cumhuriyetimizin 100. yılında bir başka ifadeyle de 2.yüzyılın ilk gününde Anıtkabir'e çıkacak cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün huzurunda deftere, "Huzuruna geldik bıraktığın Cumhuriyeti koruyoruz " demekle yetinecek!
Peki, sorarım size, koruyabilecek mi?
Ya da, "Huzurunda 2. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmak için çalışacağımızın sözünü vermek için geldik" diyecek!
Kısacası, 14 Mayıs'ta verilenle yetinen Türkiye mi...?
Yoksa, "Türkiye Yüzyılı" yolunda yürüyen Türkiye mi...?
14 Mayıs 2023 Pazar günü hangi Türkiye kazanacak?