Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ahmet ağabey kekeme değildi!

Kim demişti, "Dünyanın bu kadar güzel, bu kadar baştan çıkarıcı ama aynı zamanda bu kadar çirkin olduğunu bilemezdim" diye?

Güzeldi, baştan çıkarıcıydı ama çirkindi.

İçim sıkılıyor" dedi Muzo.

"Başlama şimdi sen de," dedim. "Kimin sıkılmıyor ki?"

Hava ne güzel! Orhan Veli, "Beni bu güzel havalar mahvetti" demiş. Ne güzel söylemiş...

İçimden, "Bu havada ölünür mü?" diye geçirdim.

Ayaklarımın altında ezdiğim sigara izmaritine baktı.

"İçme desem de çaresi yok... Değil mi Mehmet Ali?"

"Yok" dedim.

"Sen yine de içme!"

Ama aradığım sesi bulamıyordum. Bende eksik olan buydu. Belki de aradığım sesten kaçıyordum. Beni hayata, gerçekliğe, küçük mutluluklara çağıran dünyalık seslere tamah ettiğim, onu bulduğumda kendimi tamamlanmış hissedeceğim için kaçıyordum belki de... Kendim olmak istemediğim için kaçıyordum. Kendim olmak külfetti. Bu külfetin altına girersem acılarla baş edemem diye düşünüyordum.

İçimden "Bu havada ölünür mü?" diye geçirdim.

...

Son cümle önceki cümlelerden farklı!

Son cümle Ahmet ağabey öldüğünde yazılmış!

Yazmayı unuttum yukarıdaki cümleler ise Ahmet ağabeyin, ‘’Ulufer’’ eserinden!

Ahmet Kekeç ağabeyin....

Ahmet Kekeç ağabey öldü!

Dün sabah saatlerinde..!

Ahmet Kekeç ağabey kanserle boğuşuyordu zaten, ama Covid 19’dan öldü!

İstanbul ‘da bir kenar mahalle köşesinde bir hastanede..!

Ortak dostumuzu aradım, doğruladı, “Bir haftadır Ahmet ağabey’i bir süit odaya aldıramadık, Ahmet ağabey kiradaydı da!’’ dedi!

Ortak dostumuz, ‘’İlk arayan da … ’’ dedi ve sustu!

‘’Kekeç’’ kekeme demek, oysa Ahmet ağabey kekeme değildi..!

‘’Beklemeyeceğim’’ dedin ve gittin Ahmet ağabey!

Yolun güzel insanların bulunduğu en güzel yere cennete çıksın inşallah..!