Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bizim kadar demokratını bulamazsınız!

39 yıl, tamı tamına 39 koca yıl...! Bitmedi, bitiremedik! Öldük, öldürdük, ağladık, yıprandık, lakin sonu olmayan bir kabus gibi 39 yıldır boğazımızı düğümleyip vatan sağ olsun demekten başka bir şey gelmedi gelmiyor elimizden. Şehitlik mertebesini Allah hepimize nasip etsin elbette, peki arkada kalanlar? Gözü yaşlı analar, babalar, eşler, evlatlar... Allah, şehit ailelerine öyle bir dirayet veriyor ve bizler de o şehit cenazelerinde geride kalanların vakur duruşları karşısında öyle aciz hissediyoruz ki... Babasının tabutunun başında babasının fotoğrafını taşıyan evladın görüntüsünden daha ağır ne vardır, şu ahir hayatta? Rahmetli cennet mekan Başkanım Muhsin Yazıcıoğlu'nun sözü, her şehit haberinde kulaklarımda çınlamıyor adeta beynimi kemiren bir ur gibi rahatsız ediyor, "Şehit vermekten daha acı bir şey varsa, o da şehit haberi almaya alıştırılmış bir toplum olmaktır." İşte, bu söz beynimi kemirir durur.

Şehitlik mertebesi tartışmaya kapalı bir kutsal mertebe, lakin ne olursa olsun yaşam denilen olguyu, eşle ve evlatlarla yaşanabilecek nice yılları düşününce, insan kahrolmadan duramıyor. Ne mutlu bize ki, şehit olmak için can atan nice vatan evlatlarına sahibiz. Çünkü, bu vatanın evlatları biliyor ki, bu toprakların bedeli kanla ödendi, sınırları kanla çizildi! Kendi içimizde ne kadar kavga edip birbirimizi yesek de biliriz ki, bizim bizden başka dostumuz yok. Yıllar geçtikçe bunu daha iyi anlıyoruz. En anlamayacağını düşündüklerimiz bile, yavaş yavaş Batı'nın, kendine demokrat diyen ecnebi dünyanın, ne kadar ikiyüzlü olduklarını, konu Müslümanlar ve Türkler olduğunda nasıl sağır dilsiz olduklarını, hatta dalga geçercesine bir tavır takındıklarını görüyorlar.

Biz birbirimizi yemeye ev içinde devam ederiz. Kavgasız gürültüsüz ev olmaz, lakin artık bu terör gerçeği karşısında, amasız fakatsız toplu bir çözüm üretmenin zamanı gelmedi mi? Gün gibi aşikar ki, bu ülkenin bir Kürt meselesi yok! Bu ülkenin aşağılık PKK/terör sorunu var! Kendilerini, sözüm ona Kürt vatandaşların temsilcileri olarak görenlerin, birilerine hizmet etmek ve kendi çıkarlarını düşünmekten başka bir şey yapmadıklarını, artık hep bir ağızdan haykırmamızın zamanı gelmedi mi? Ha, Cihangirli dostum...? Kendinin de, fakir fukara Kürt gençlerinin de kan emicilerin oyuncağı olduğunuzu, artık haykırmayalım mı? Biliyorum çekincen, kendi mahallende dayak yemek! Küçük, ama nedense çok etkili bir güruhtan öylesine korkuyorsun ki, bir anda sahipsiz, mahallesiz, hatta işsiz bile kalabilirsin. Ama inan ki bir şey olmaz, yastığa başını rahat koy(a)madığını biliyorum. Önünde duran o duvarı yıktığında yaşayacağın gönül ferahlığı karşısında hayata yeniden dönmüş gibi olacaksın, inan. Gör artık, bunların Kürt meselesi, insan hakları, kadın hakları, çevre sorunları gibi sorunları yok! Hangi iyi amaç için, garibanın çoluğu çocuğu dağa kaçırılıp, hayvan gibi kullanılır, gizli çıkarlara alet edilir? Oysa, kendi evlatlarını dünyanın çeşitli ülkelerinde zevki sefa içinde yaşatıp, onlara eğitim aldırıyorlar. Hangi Kürt vatandaşımız, bu ülkede ikinci sınıf vatandaş olarak görülmekte?

Sözde Kürdistan Haritası diye, bir harita dolaşıyor ortalıkta, Misak-ı Milli sınırlarımızın bir parçasını içine alan. Bu haritanın gerçekleşeceğine mi inanıyorlar gerçekten? Öyle bir şeyin, bu ülkenin son kalan evladı (kadınıyla, erkeğiyle) son nefesini verene kadar olmayacağını bilmiyorlar mı? Öyle iyi biliyorlar ki... Son yıllarda hayli yozlaşmış bir hale gelmiş olsak da bu ülkenin insanı, söz konusu vatan olunca gerisinin teferruat olduğunu çok iyi bilir ve ona göre davranır. O yüzden, bazı şeylerin hayal olduğunu onlarda çok iyi biliyorlar.

Bu durumun, hiçbir şey kaybettirmediğini söyleyebilir miyiz, peki? 39 yılda, 14 bin 851 insanımızı toprağa koyduk. Maddi kaybı söylememe gerek dahi yok. İnsanın içini en fazla yakan şey ise, terör örgütü sempatizanı olanları beslememiz. Meclis çatısı altında, maaş vererek, evlatlarımızı şehit edenlerin siyasi ayağını besliyoruz vergilerimizle! Utanmadan meclis kürsüsünden parmak sallayabiliyorlar bir de! Zamanının hainleri Musul ve Kerkük'ü kaybettirdi. Şimdinin hainleri evlatlarımızı, zamanımızı, geleceğimizi kaybettiriyorlar. Söylesenize, bizim kadar demokratı var mı?

Şehitlerimize cenabı Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabırlar diliyorum.