Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bu “Bayram” ı tanıdınız mı?

Bugün bayram mı?

Daha doğrusu bugünkü bayramımızı tanıyor muyuz?

Bugünkü bayram gibi bir bayramı okuyanınız, atalarından dinleyeniniz var mı?

Alın size bir başka soru daha, bu zamana kadar ki bayramlarımız bayram mıydı?

Öyle ya, bu, gözle göremediğimiz, ancak mikroskopla görebildiğimiz, bizi aylardır eve hapseden, burnumuzu bile dışarıya çıkarmaya korkutan Corona denen virüs olmasaydı, bugün biz bu bayramı bu şekilde mi kutlayacaktık?

Dünden itibaren, Cumartesi gününden tatil başlayacaktı, aradaki Perşembe Cuma’yı da katıp al sana dokuz günlük bayram tatili...

Yani, bu zamana kadar ki bayramlarda olduğu gibi...

Oruçlu günlerde, günler, hatta haftalar öncesinden yapılan rezervasyonlarla, ver elini bilmem kaç yıldızlı otellerde bol faizli, bol taksitli tatiller..!

Elbette, istisnaları tenzih ediyorum, hani parası imkânı olamayıp gidemeyenleri...

Özellikle de bayramların bir tatil değil, ibadet olduğunun şuurunda olanları...

Orucun sadece bedeni aç bırakmak, birtakım zevklerden uzak tutmak değil, yemeye, içmeye, zevke biraz ara verip, yüreğimizi, gönlümüzü doldurup, bedenimizle yüreğimiz arasında tartıya vurup muhasebesini çıkarmak olduğunun farkında olanları tenzih ediyorum!

Bayram, bu muhasebede gönlü, yüreği galip gelenler için bayramdır!

Başta, bendeniz gibi eksikliği olanların ise, eksikliklerini görüp, hatalardan ders çıkarıp, günahlarından tövbe edip, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ne kavuşup, delikanlıca, bir daha o günahlardan uzak duracağına dair nedamet edebilmenin erdem olduğunu hissedenler için, bir başka anlamdadır bayram!

Yaklaşan Kurban Bayramı’na da daha arınmış olarak hazırlanmaktır bayram!

Elbette, turizmin ülkemiz için ne denli kıymet arz ettiğinin farkındayım ve ülke ekonomimiz, refahımız için olmazsa olmaz olduğunun bilincindeyim, ama ekonomi işletme okumuş biri olarak da inanç turizmini de bilirim!

Bayramlarda inancımızın olmazsa olmazı sılayı rahim hareketliliğinin ortaya çıkardığı bereketin ekonomik boyutunu bile, bilmem kaç yıldızlı otellere feda ettik!

Sanayimizi ve endüstrimizi batıya yığıp, insanlarımızı balık istifi gibi birbiri üstüne yığıp, o güzelim diyarlarımızı yaşanamaz hale getirirken, koskoca Anadolu coğrafyasını unutup kaderleriyle baş başa bıraktık!

Hatırlayın, bayram öncesi reklam filmlerini...

Her bayram, gözleri yollarda olan dedelerin, ninelerin, anaların, babaların hüznüyle anlatıyorlardı anlatmak istediklerini!

Oysa, filmini çekemediğimiz, resmedemediğimiz, ‘’Bu arife gününde bayram gününde, benim mezarımı ziyaret edecek, bir Fatiha okuyacak bir evladım, torunum yok mu’’ diye bekleyen bir de toprağın altında olanlar vardı!

Hani, şu son günlerde sığındığımız, ‘’Biz bize yeteriz’’ düsturuyla destansı hayat yaşamış, bugünkü sahip olduğumuz her şeyi borçlu olduklarımız..

Acaba, Allah bize bu Corona denen virüsü uzunca bir zamandır unuttuğumuz, artık hatırlayamayıp tanıyamadığımız bayramı tanıştırmak için mi yolladı?

Neden şaşırdınız ki?

Dedenizle, babanızla, çocuklarınızla bir arada kaç bayram geçirdiniz?

Gelin bu bayram, bayram ile tanış olalım ve bir daha da irtibatımızı koparmayalım!

Evet, biz bize yeteriz de, bizi biz yapan da bayramlarımız!

Ramazan Bayramımız mübarek olsun.