Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

DÜNYADAN MANZARALAR

Kurban Bayramı'nın bu ikinci gününde, kimimiz aile ziyaretleri için memleketlerimizdeyiz, kimimiz tatil fırsatından istifade yaz tatilini aradan çıkarıyoruz, kimimiz hali hazırda bulunduğumuz şehirde kalarak bayramımızı geçiriyoruz. Bazı sektör mensupları da bayram seyran dinlemeden çalışmak zorunda kaldıkları için, işlerinin başında. Bu gibi günlerde, genelde eğlence sektöründe çalışan arkadaşlarımız mesai yapıyor. Tatillerini yapanlara iyi istirahatler, iş başında mesai yapanlara ise kolaylıklar dileyerek, başlayalım söze.

Arzı Alem'e neler oluyor diye, şöyle bir dönüp baktığımızda, darbe tehlikesini savuşturmuş bir Rusya ile karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerin gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden Rusya darbe haberleri, artık bıçakla kesilmiş gibi bir vaziyette! Küreselleşen ve küreselleştikçe küçülen dünyamızda Rusya'nın darbesi bile, ister istemez Türkiye'de gündem oldu. Nasıl olmasın, yıllar öncesinin soğuk savaşında bile, sıcak çatışma görmemiş doğu batı paktı, soğuk savaş bitmesine rağmen sıcak çatışmalarını yeni yaşıyor. Nato ve Avrupa'nın silaha boğduğu Ukrayna dikilmişken Rusya'nın karşısına, Rusya'nın içinde olabilecek darbe ihtimali, çökmekte olan Batı Paktına bir nefes olup, ben buradayım dedirtirdi. Lakin, öyle olmadı! Peki, ne olmuş olabilir? Birinci ihtimal, savaş ile yıpranmış Rusya'nın, iç ve dış tehditleri bir turnusol edasıyla ortaya çıkarma operasyonu olabilir. Nitekim, içerde Wagner'i destekleme gafletinde bulunmuş bazı birlikler ortada kalmış vaziyette, öte yandan dışarıda da darbe söylentileri esnasında İsrail gibi bazı yerlerde, Putin aleyhinde girişimler oldu. Eğer realite bu ise, Putin açısından hem akıllıca bir hareket hem de kendisini ofsayta düşürme olarak değerlendirilebilir. Akıllıca kısmı, özellikle içeride yapılacak temizlik ile zor günlerden geçen ülkesinde, tam bir sadakat zemini tesis etmiş olması. Ofsayt kısmına gelecek olursak, dağ gibi dünyayı karşısına almış Putin Hükümeti'nin, içeride sağlam muhalifleri var algısını düşmana vermesi. İkinci ihtimal ise, gerçekten bir darbe girişimi oldu ve savuşturuldu. Bu durumun da etkisi, ülke içindeki tehdit oluşturabilecek en güçlü grup olan Wagner'in bile, Putin karşısında pek bir etkisi olmadığı gerçeği, dosta düşmana gösterildi.

Bu gibi özerk veya yarı özerk paralı asker oluşumları, oldum olası bulundukları ülkelerin başına dert olmuşlardır. Düzgün yönetildiği takdirde çok kullanışlı olmalarının yanı sıra her an isyan edebilecek silahlı ve kuvvetli güç olarak iç tehdit sıralamasında en üstlerde bulunurlar. Ne kadar doğru benzetme olur bilmiyorum, ama Osmanlı tarihindeki Yeniçeri oluşumu benzeri bir tecrübedir. Devletin 3 kıtada at sürmesinde belki de en önemli rolü oynayan Yeniçeriler, devletin güçsüzleşen son döneminde çok hükümetler devirdi, paşaların, hatta padişahların kellelerini bile aldı ve kendisini bitirecek yolun taşlarını döşedi. Yeniçerilerin lağvedilme süreci pek sancılı geçerken, düşmanlara da bir devrin kapandığının ışığını göstermiş oldu. Onlarla devam edilemeyecek duruma gelindi, gittiklerinde ise yerleri doldurulamadı. Belki de devletin sonunun gelmesine giden yoldaki en büyük etkenlerden biri oldu.

Küreselleşen ve küreselleştikçe düşündüren dünyamızda, başka ne gibi hareketler var diye, bakacak olursak; Beyonce isimli, "Müziğin Kraliçesi" unvanı ile bilinen pop müzik sanatçısı, "Rönesans" isimli dünya turnesine başlamış. Konserlerinin sahne şovlarına ve kullandığı şarkıların sözlerine bakacak olursak, kendisini kraliçe ilan ettiren ve destekleyen küresel elitlerin insanlığın geleceği için planladıklarının bir ön izlemesi, bir fragmanı olduğunu görüyoruz. Özetleyecek olursak, "Yaratılmış insana benzer bir robot üretemedikleri için, insanı robotlaştırmak daha kolay olur." Düşüncesini Beyonce hanımın sahne şovlarına güzelce yansıtmışlar. Sosyal medyadan konser, video ve fotoğraflarını rahatlıkla bulabilirsiniz. Görünce ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız.

Geçen Perşembe günü yazdığım, "YENİ MAŞA" yazıma istinaden bir arkadaşımız, "Ülkemiz bu planın neresinde?" diye, bir soru sormuştu. Öncelikle ülkemiz ve yönetenler bu doğruya doğru olan eksen kaymasıyla ilgili, hepimizden çok farkında olarak hareket ediyor. Plan kurgulayıcıların ele geçirmiş olduğu uluslararası organizasyonlara olan bağlayıcı anlaşmalarımıza, dolayısıyla, yapılan anlaşmalarda ülkemizin de ismi geçiyor. Öte yandan yükseltilen güç Çin ile ekonomik olarak yeni bağlantılarını kuruyor. Küresel sermayenin perde arkasından destek verdiği, Çin'in "Bir kuşak bir yol" projesi bize rağmen gerçekleşme potansiyeli olan bir proje. Ana güzergah hattı, Rusya gibi görünse de, lojistik açıdan Türk devletlerine, özellikle de ülkemize ihtiyacı var. Ülkemiz de bu bilinçle hareket ederek, o masada da isminden sağlam bir şekilde söz ettiriyor. Öte yandan küresel elitlerin karşısında dimdik mücadelesini sürdürüyor görünen Rusya ve Putin'i de yalnız bırakmıyor.

Kısacası, gelecekte Çin kutuplu bir dünya oluşturma çabasına karşılık, ülkemiz de diğer Türk devletlerini de yanına alarak, bölgesel, aynı zamanda coğrafya genişliği neticesinde küresel vazgeçilemez aktör olma yolunda, ve emin adımlarla ilerliyor gibi görünüyor.

Daha evvelki yazılarımda da belirtmiştim. Devletimizi gelecekte güzel günler bekliyor. Türkiye gerçekten önümüzdeki yüzyıla damga vuran ülkeler arasında yerini alacak gibi görünüyor. Geçtiğimiz yüzyılda, Avrupa devletleri dünya yönetiminde söz sahibi olacak refahlarını oluştururken, öznelerine vatandaşlarını almışlardı. Millet ile beraber bir yükseliş gerçekleştirerek, refah devleti olma özelliği kazanmışlardı. Çin ise, kendi yükselişini milletinin sırtına basarak yapmayı tercih etti. Burada en çok dikkat edilmesi gereken husus, hem bugünün hem yarının yöneticilerinin, Çin tipi bir yükselişi mi yoksa Avrupa tipi bir yükselişi mi tercih edecek olması. Bakalım, gelecek bize ne gösterecek? Hayırlı bayramlar dilerim, kalın sağlıcakla.