Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Geleceğin aşısı tasarruf!

Bir anda evlere kapanıverdik ne çare dense, denilenlere uymaya çalışıyoruz!

Sosyal mesafe, maske derken sokağa çıkma yasağı iyiden iyiye normal zamanlarda denilenlerin binde birine uymaktan imtina edeceğimiz şeyler, artık yaşam şeklimiz oldu!

Bu süreçte art niyetli olmayan, dahası yediği ekmeğe tükürmeyen hemen hemen herkesin teslim etmesi gereken şu ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem içeride hem de dışarıda bir başarı hikayesi ortaya koymuştur!

Özellikle de başta sağlık personelimiz ve sağlık alt yapımız dünyanın takdirini kazanmış, bugün dünya basını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin önünde adeta karargâh kurmuştur!

Öyle ki, hekimlerimiz tamı tamına 1000 yıl önce, dedeleri İbn-i Sina’dan aldıkları el ile dünya insanlığının deva merkezi haline gelmişlerdir!

‘’Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum’’ edepsizliği ile bu ülkeyi terk edenler, bu süreçte kendini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yollayacağı uçak ambulansını bekler halde buldu! Ne zaman ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yolladığı uçak ambulansa bindi kendini güvende hissetti!

21 Nisan tarihli, ‘’Siz Drogheda futbol takımını bilirmisiniz’’ başlıklı yazımı hatırlayın lütfen, özellikle de şu paragrafı, ‘’ İrlandalı temsilci Yahya Kemal’in yüzüne baktı ve ‘Böyle yapmaya mecburum, benim gibi her İrlandalı da buna mecburdur. Siz her zaman desteklenmeye layık bir milletsiniz; bunu çok iyi hak ediyorsunuz!’ dedi.’’!

Emin olunuz ki, gün gelecek gelecekteki hariciyecilerimiz, bu tür sahneleri çok ama çok yaşayacaklar!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yolladığı maskeleri alan İtalyan çocuğun döktüğü sevinç gözyaşları öyle fidanlara cansuyu olacak ki…

İşte, o yeşerecek fidanlar bu hengamenin perde arkasında dünya insanlığı için bir takım insanlık dışı tezgahlar kuranların tezgahlarını da tarumar edecektir inşallah!

Bir de dün Japon Profesör Tasuku Honjo’nun sosyal medyaya düşen mesajına bakın, ‘’Corona %100 doğal değil yarasalardan da gelmedi. Çin üretti! Doğal olsaydı, soğukta yayılır, sıcakta ölürdü. 4 yıl Wuhan’da çalıştım laboratuvardaki teknisyenler öldü! Söylediğim şeyin yanlış olduğu kanıtlanırsa, Nobel Ödülümü geri veririm’’!

Doğruluğunu tam araştıramamış olsam da hemen hemen tüm dünya insanlığının da bu şüpheyi taşıdığı aşikâr!

Bu da aklımıza şu soruları getirmekte, ‘’Bizleri evlere tıkanlar, dışarıda nasıl bir dünya hazırlamaktalar? Biz evlerimizden dışarı çıktığımızda dışarıda nasıl bir dünya bulacağız?’’.

Her aşamada başarı hikayesi yazan Türkiye Cumhuriyeti Devleti idarecileri de bu soruları düşünmüş olsa gerek ki, ‘’1 000 000 yazılımcı’’ projesini hayata geçirdiler! Demek ki, evlerimizden dışarı çıktığımızda bizi şekillendirecek olan şey yeni çağın olmazsa olmazı, yazılım!

Amenna!

İşte, tam da burada asıl soru gündeme gelmektedir, ‘’Bu yazılım programlarının içi nelerle doldurulacak’’!

Demem o ki, evet bir milyon, hatta daha fazla yazılımcılarımız yetişirken sosyal bilimcilerimiz de ‘’Dün bugünü hazırladı, bugün de yarını hazırlayacak’’ denklemiyle yaşanan süreci, dünün sebepleriyle bugünü iyi tahlil edip, yazılımcıların yazacakları programların içerisini dolduracak yeni çağın değer yargıları ne olmalı iddiaları üzerine düşünmeliler!

Mesela, ‘’Hızlı yaşayıp, hızlı tüketen’’ insan formatına sokulan dünya insanlığının bugün içinde bulunduğu geçim derdi ve hemen hemen dünya insanlığının kahir ekseriyetinin sosyal yardımlara bel bağladığı şu günlerde gelecekte gündemine alması gereken belki de en baş kavramlardan biri olan ‘’Tasarruf’’ !

Emin olunuz ki, vahşi kapitalizmin çanına ot tıkayacak aşı, tasarruftur!

Bunu da önce kendi insanına, sonra dünya insanlığına en iyi anlatacak ülke de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.

İnanınız ki, sadece, ‘’Ak akçe kara gün içindir’’ atasözümüz yeter!

Ne demiş atalarımız, ‘’Ulu sözü dinlemeyen ulur’’!