Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Hafızayı diri tutmak lazım

Eksiklerini gören çok olur, çok da dillendirilir, artılarınsa pek görünmez, biraz da ar sahibiysen kendini anlatmakta zorluk çekersin!

Hele de yola çıktığın zamanın şartlarıyla, şimdiki zaman arasında dağlar kadar fark varsa...

Hele de senden önceki nesil, genel nüfus içerisinde azınlıksa...

Hele de şimdiki zamanın, bir asrın sonuna denk geldiyse...

Hele de o asrın bitişi, ihtiyar dünyanın geçirdiği en ağır değişime denk gelmişse...

O vakit, "hele" leri say sayabilirsen!

Mesela, Artvin Ardahan arasında 2000'lerin başına kadar tek şeritli yol olduğunu, şimdilerde ise aynı güzergahta 30' u aşkın tünel yapıldığını anlat anlatabilirsen!

Geçen zaman içerisinde çoğunluk durumunda olan genç nesil, senden öncesini bilmiyor, artıya eksiye dair değerlendirmesini senin icraatların sürecinde yapıyorsa, işin gerçekten zor!

Bir de her devrin kıymeti kendinden menkul insanları, aldıklarıyla doldurdukları heybeyi omuzlarına vurup, başkasının davulunu da çalmaya başlamışlarsa...!

Bu sadece siyaset, devlet işleriyle alakalı bir durum değil, aynı zamanda milletin çekirdeği olan aile için de geçerlidir.

Eğer, sağlıklı bir yapı, sağlıklı bir aile kurumu, sağlıklı bir cemiyet yapısı oluşturursanız, işiniz bir nebze kolay olur.

Kısacası, hafızayı sürekli diri tutmak gerek!

Allah muhafaza, bir hafıza kaybı, her şeyi kaybetme tehlikesini doğurur!

Bu kayıp, sadece fert bazında kalsa, bir nebze de olsa hasar onarılabilir, lakin cemiyetin, milletin hafıza kaybı, bir milletin yok oluşuna sebep olabilir.

Bir de dünya medeniyetleri içerisinde kadim bir medeniyetin mensubuysanız, hasar, çok ama çok büyük olacaktır!

İnsan fıtratı gereği, sahip olduklarının değerini, ancak kaybettiğinde anlar. Anlar anlamasına da iş işten geçmiş olur.

Bu durum bana, Ak Parti'nin bugünkü durumunu düşündürdü.

Şu son bir haftada alanda dolaştım ve gördüm ki, Ak Parti'nin en önemli açmazı, dününü, bugününü ve gelecek vizyonunu anlatacak, bunu anlatmayı dert edecek dertlilerinin az olması!

İcraat, planlama, anlatma sadece Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın omuzlarına bırakılmış!

Bu, 20 yılın oluşturduğu bir durum, lakin bugünkü şartlar 20 yıl öncenin şartları değil...

Tabiri caizse, dünya ters yüz olmakta...

Sermayeden turizme sanayiye kadar hemen hemen her şey, yer değiştirmek bir yana kıta değiştirmekte...!

Durum böyle olunca, Sayın Cumhurbaşkanı da ister istemez önceliği, deve dişli dünya devleriyle boğuşmaya vermekte...

Bu yüzden Parti içeride, dünü, bugünü ve yarına dair vizyonu anlatacak dertliler ordusu oluşturmak zorunda...

Bu dertliler ordusu, dünü bilenleri motive edip, dünü bilenlerle, bugün, düne dair habersiz olanları baş başa bırakmalılar.

Yani, dünü bilenler düne dair yoklukları, düne dair acıları, evlatlarına anlatmalılar.

Bakınız, geçen Pazar "Babalar Günü" ydü ve bizim insanımız gerek, "Anneler Günü" nde gerek, "Babalar Günü" nde kendi geleneği olmadan yoğun bir şekilde iki günü de sahiplenmiş ve kutlamıştır.

Çünkü, ana babaya sevgi ve saygı, bu milletin en değerli hasletlerindendir.

Yaşı kaç olursa olsun, her evlat için en ufak bir sıkıntıda sığınılacak yer, baba ve ana kucağıdır.

Bu millet, vatanına ana, devletine baba demiş, bir millettir.

Demem o ki, ekranlarda, meydanlarda anlatılanların ötesinde, dün bugünü hazırladı, bugün ise yarını hazırlayacaktır denklemini bizzat yaşamış kişilerden dertliler ordusu oluşturmak, Ak Parti'nin olmazsa olmazıdır.

Bir de merkez sağ partiler geleneksel bir yapıya sahiptir. Geleneksel yapılarda, teknolojik çağdaş enstrümanların önüne geleneksel üslup konmak zorundadır. Teknolojik enstrümanlar, sadece vasıta olmalıdır.

Bunu başarmak zor değil!

Sadece, düne dair acıları, eksikleri ve de güzel hasletleri hatırlatıp, onların evlerde konuşulmasını sağlamak önemli!

Evde konuşulan, sokağa taşacak, sokaklardan meydanlara akacaktır!

Peki nasıl?

Bugünün çağdaş enstrümanlarını kullanarak, dünün üzerindeki külleri dağıtarak...

Yani...?

"Sanat", sanatın tüm enstrümanları...

Bakınız, bir Ekmek Teknesi bu ülkede bir çok değerleri hatırlattı ve zamanının en çok eksikliği çekilen değerlerine hasret uyandırdı.

Ekmek Teknesi dizisindeki kahve sahnesi, tarihe merakı arttırdı, bugün dünyanın dört bir yanında seyredilen tarihi dizilere zemin hazırladı.

Kendi çalışmalarımızdan da bir örnek vererek, bugünkü yazımı bitireyim. 2007 yılında yapımcılığını yaptığım "Kınalı Kuzular" isimli dizi öncesi Çanakkale Tarihi alana ziyaretçi sayısı 270 bin civarındayken, o yaz sayı 2 milyon 500 bin'e çıktı!

Demem o ki, hafızayı diri tutmak lazım, vesselam...