Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

HİÇ GERÇEK OLDUĞUNU SANDIĞIN BİR RÜYA GÖRDÜN MÜ?

Buyurun, Alman Milletvekili Christine Anderson'un kendisine sorulan, "15 Dakikalık Akıllı Şehirler (Smart City)" ve "Yeşil Gündem (Karbon Emisyonu ile Mücadele Eden İklim Yasaları)" hakkında kendisine yöneltilen soruya verdiği cevaplara bir bakalım:

Christine Anderson;

"Tamam, öncelikle ben buna 15 dakikalık gettolar diyorum, çünkü onlar bu. Daha önce de söylediğim gibi, bu gerçekten hayatımızı kolaylaştırmakla ilgili değil. Bunların hiçbirisiyle ilgisi yok. Bu sizi kontrol altına almakla ilgili! Sizi muhtemelen hapsetmekle ilgili! Büyük Britanya'da iklim kilitlemelerinden bahseden bir yasa çıkardılar bile. İnsanlara bunu hayatlarını kolaylaştırmak ve gezegeni kurtarmak için yapıldığı söyleniyor. Bununla hiçbir alakası yok. Bu daha çok bireysel hareketliliği insanların elinden alıyor. Onları zorla bisiklete bindirmek vb. Ve aslında bu covid çılgınlığı sırasında u kilitlemeleri yaparken gördükleri şeydi. İnsanları gerçekten kilitleyemezlerdi değil mi? Çünkü insanların market alışverişlerine gidebilmeleri için bu olanakları sağlamak zorundaydılar. 15 dakikalık bir yarıçap içinde marketiniz yok. Evet tüm 15 dakikalık gettoların bununla ilgili olduğunu fark ettiler. Önce ihtiyacınız olan her şeye 15 dakikalık bu çapta sahip olduğunuzdan emin olmaları gerekiyor. Sonrasında sizi kilitlemelerini engelleyecek hiçbir şey yok. İnsanlar ne diyecek? Açlıktan öleceğiz diyemeyecekler. Yani bir kez daha Çin'e bakın, bu bizim geleceğimiz olacak. 30, 40, 50 yıl değil, şu anda konuşuyoruz!

Yeşil Gündem (Karbon Emisyonu ile Mücadele Eden İklim Yasaları) amacı, insanların tamamen kontrol altında tutulduğu totaliter bir rejim kurmak olan genel gündemin sadece bir parçası. Aslında Yeşil Anlaşma (Paris İklim Anlaşması) insanları yoksullaştıracak. Gördük ki insanlar artık faturalarını bile zar zor ödeyebiliyorlar. Enerji fiyatları, yani Almanya'da hızla yükseliyor, Alman Hükümeti son nükleer santrallerimizi de kapattı ve tüm bu yel değirmenlerinin Almanya'ya yetecek kadar elektrik ürettiğini hayal ediyorlar. Peki güneş parlamazsa ve rüzgar esmezse ne olur? Enerji nereden gelecek?

Bir kez korkmaya başladığınızda ya da korku içinde olduğunuzu göstermeye başladığınızda, kaybetmişsiniz demektir. Bana istedikleri her şeyi yapabilirler. Beni tehdit edebilirler ve görevden alabilirler. O zaman devam edin ve yapın. Ama ben geri adım atmayacağım ve bana aşılamaya çalıştığınız korkuya teslim olmayacağım. Çünkü bu işe yaramayacak."

Avrupa'daki politikacı ve bilim insanlarının bu cesur çıkışları, çiftçilerin ayaklanmaları, halkın büyük protestoları her ne kadar medyada yer bulmasa da gören gözler için, önümüzdeki yıllara dair üzerimizde planladıkları geleceğin ne kadar karanlık olduğunu açıkça gösteriyor. Birileri hala buna komplo ve teori gibi yaftalamalar yapsa dahi, artık gerçek gün gibi ortada ve yaşıyoruz.

Ne de olsa Vision gözlüklerimizi taktıktan sonra, yerimizden kalkmadan da dünya bizim oluyor değil mi?

Yazıyı güzel bir film repliği ile bitirelim;

"Hiç gerçek olduğunu sandığın bir rüya gördün mü?

Ya, o uykudan hiç uyanmasaydın rüya olduğunu nasıl anlardın?"

Tatlı rüyalar, kalın sağlıcakla.