Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

"Karabağ'da talan var

Ak gerdana saldıran var

Demirsen durun gedim

Gözü yolda kalan var

Demirsen durun durun gedim

Gözü yolda kalan var."

...

Bu sözler beni yakar da yakar! Sanki demircinin ocağında kıpkırmızı olmuş demir, önce dilimi lal edip, oradan harını boğazıma salar, acısını da ciğerime saplar! Nasıl saplanmasın, Hocalı desem yetmez mi?

Devamında...

"Şeyh Ahmet Yesevi 'nin yaktığı ateş

Ateş değil sanki şerbet iç dolu dolu

Şeyh Ahmet Yesevi 'nin yaktığı ateş

Ateş değil sanki şerbet iç dolu dolu

Binbir nakış söyler yerde kilimler

Binbir nakış söyler yerde kilimler

Atayurt'tan Balkan'a ille Anadolu, ille Anadolu

Atayurt'tan Balkan'a ille Anadolu, ille Anadolu."

...

İşte, bu mısralara tutunurdum hep..!

Hocalı 'da katledilen bacımın ördüğü ve üstüne düştüğü kilim gelirdi gözümün önüne!

Göremediğim, yarasını saramadığım can kardeşimin yüzünü hayal ederdim gözlerim kapalı.

Şarkının, daha doğrusu, bana göre son dönem Türk Dünyası'nın 20. yüzyıl Karacaoğlan'ının şarkısının devamını, işte o gün son ses açarak dinledim!

"Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır

Kavuşan elalem değil Can ile Canan'dır

Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır

Kavuşan elalem değil Can ile Canan'dır

Şimdi türkü söylemenin işte tam zamanıdır

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

Şimdi türkü söylemenin tam zamanıdır

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır

Kavuşan elalem değil Can ile Canan'dır

Şimdi türkü söylemenin işte tam zamanıdır

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

Şimdi türkü söylemenin tam zamanıdır

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu

İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu"

Bu sefer bayram günüydü Bakü'de!

Bundan yarın itibarıyla, tam 17 yıl önce (8 Şubat 2004) ''Benim cenazemde alkış tutmayın tekbirlerle uğurlayın beni'' diye vasiyet bırakan, vasiyeti üzere de yolculanan merhum Cem Karaca'nın, ''Karabağ'da talan var'' için siz deyin şarkı, ben diyeyim bir Karacaoğlan koçaklaması!

Bugün yaşamış olsaydı, bu şarkının son kıtasını beynimize işlesin diye, kim bilir kaç kez okurdu?

"İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu'' sözünü anlamayanlara, anlasınlar diye yalvararak kim bilir kaç kez tekrar ederdi?

Ey ahali, bakınız yarın itibarıyla bundan tam 102 yıl önce (8 Şubat 1919) işgal Kuvvetleri Kumandanı olarak İstanbul 'a tayin olan Fransız General Louis Franchetd d'Esperey, atıyla Türk Bayrağı'nın üzerinden geçerek, yapmış olduğu sözde gövde gösterisi ile İstanbul'a girdi!

O tarihte Azerbaycan bağımsız bir devlettir, ''Bir kez kalkan bayrak, bir daha inmez'' sözüyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya ilham olmuş, Mehmet Emin Resulzade de Kurucu Cumhurbaşkanıydı!

Karabağ tamam, hamd olsun!

Lakin, bütün hesaplar İstanbul üzerine kuruluyor!

Gündemde Boğaziçi Üniversitesi olması tesadüf mü?

Ey Boğaziçili kardeşim, bak Cem Karaca ne diyor, '' İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu''!