Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Muhtemel Senaryo

İnsanlar olayları genelde anlık değerlendirir. Günlük, haftalık, aylık, yıllık biraz daha zorlanırsa, 10 yıllık periyotları değerlendirerek hareket eder. Şirketler, buna 10 yıllarla başlar, devletler ise oturmuş bir düzeni varsa, 100 yıllara uzanabilir. Fakat, yeryüzünde değerlendirmelerini ve planlarını 100 yıllarla, hatta 1000 yıllarla yapanlar mevcut. Genellikle hesaplarında kaybedenler de bunu görmedikleri için kaybediyor.

Neden mi bundan bahsediyorum? Günümüzdeki bazı olayları uzun vadede değerlendirecek olursak, senaryonun bizi nereye götüreceği az çok belli oluyor.

Çok eski sürgünleri saymazsak, Yahudiler 1290'da İngiltere'den, 1340'da Bavyera'dan, 1492'de İspanya'dan, 1497'de Portekiz'den, 1945'te de Avrupa'dan sürülerek son durakları olan Filistin bölgesine kaçtılar. Her kaçışlarında da karşılarına çıkan ve onlara kucak açan Müslümanlar ve Müslüman devletler oldu. Sürenlere ve onlara zulmedenlere baktığımızda ise karşımıza hep Hristiyanlar ve Hristiyan devletler çıktı. Hem daha öncekilerde hem de son Nazi meselesinde Hristiyanlar, Yahudileri dünyadan temizledikleri takdirde dünyanın düzeleceğine inanarak hareket ettiler. Bu durum Yahudilerde de Hristiyanlarda da tamiri mümkün olmayacak düşmanlıklar oluşturdu. Yahudiler, Hz. İsa'yı şarlatan olarak adlandırır, Hristiyanlar da Yahudileri tanrılarının katili olarak adlandırır. O yüzden, Yahudiler de Hristiyanlar da özünde birbirinden nefret eder.

Avrupa Hristiyanları bu döngüyü kırmak istemiş olacaklar ki, 100 küsur yıllık bir senaryoyu devreye soktular. İlk adımı, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Yahudileri Avrupa'dan Müslüman coğrafyaya sürmekti. Nazi bahanesiyle, bu adımı gerçekleştirdiler. Sıra geldi, kalıplaşmış olan Yahudi-Hristiyan düşmanlığını, Yahudi-Müslüman düşmanlığına çevirmeye ve alınlarında bulunan yüzyılların lekesini unutturmaya.

Batı devletleri, uzunca zamandır hükümetleri değişse de ortak bir ajanda doğrultusunda hareket ediyorlar. Bu doğrultuda, Filistin İsrail meselesinde, neredeyse tüm Avrupa ve Amerika halkları Filistin katliamına karşı gelse de hükümetleri İsrail'i daha fazla gaza getirmekten başka bir harekette bulunmadılar. Çünkü, karşı gelemeyecekleri ve bulundukları koltukların asıl sahipleri, bunun olmasını istedi. Bunu, Bilderberg de istedi, G7 de istedi, NATO da istedi, Davos da istedi. Onlar da efendilerinin sözlerini dinlemek zorunda kaldı ve meseleyi körükledi.

Uzun zamandır yazılarımda, sermayenin artık batıdan doğuya kaydığını, büyük ailelerin büyük zenginlerin güçlerini yavaş yavaş doğuya çektiklerini ve yüz yıldır kullandıkları Batı devletlerini, yavaş yavaş terk etmeye başladıklarını anlatmaya çalışıyorum. Ayrılırlarken, yüzyılın faturasını, arkalarında batı devletlerine bırakacaklar. Kendileri ise, doğuda kendilerince temiz bir yeni dünya düzeni kurgulayacaklar.

Bu senaryoda, eski küresel gücünü kaybedecek Batının destekleyemeyeceği İsrail ise, Müslüman devletlerin ortasında bir başına kalacak. Bunu öngördükleri için, Müslüman devletlerin gelecekteki hareketlerini de şimdiden Netanyahu hükümetini kullanarak dizayn ediyorlar. Kendi içlerinde Siyonist olmayan Yahudilerin bile karşı çıktığı bu katliamda, içerdekileri susturmak için epey uğraş veriyorlar. Belki de içeridekilerden bu durumu fark edenler de karşı çıkıyor. Fakat hükümetleri, oluşacak tabloyu bile isteye kendisine biçilen rolü tüm karşı çıkışlara rağmen, sadakatle oynuyor. Muhtemel senaryo; Batı devletlerinin destekleyemeyeceği bir İsrail'i, yüzyıllarca kendilerine kucak açan toplumlara yaptıkları neticesinde, güzel günler beklemiyor olacak. Kalın sağlıcakla.