Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

NERESİNDEN TUTALIM BU MESELEYİ?

Gün geçmiyor ki, modern dünya yeni bir eylemi ile akıllara durgunluk vermeye devam etmesin. Sosyal medyada gezerken karşıma Aurora Regina isimli Amerikalı bir kadının videosu düştü. Hanımefendi muhtemelen bir mahkeme salonunda, salondakilere meramını anlatmaya çalışıyordu. İzleyebildiğim kadarı ile kadının cümlelerini olduğu gibi aktarıyorum;

"Selam. Beni tanımayanlarınız varsa ismim Aurora Regino. Öz kızımın cinsiyetini bana sormadan değiştiren Chico Unified isimli okuldan federal mahkemede davacı olan anneyim. Bugün burada sizlere hikayemi anlatacağım ki, anne ve babalarımız okullarımızda nelerin döndüğünü daha iyi anlasınlar. Geçen sene 11 yaşındaki kızım Chico Unified'da ilkokul öğrencisiydi. Ve bu okul kızımın cinsiyetini kızdan erkeğe dönüştürerek arkamdan iş çevirdi. Bu olmadan kısa bir süre önce ben babamı kaybetmiştim bana da göğüs kanseri teşhisi koymuşlardı. Kızım yıpranmıştı ve cinselliğini sorgulamaya başladı. Bu yüzden gidip okulundaki rehber hocasına danışmak istiyor. Ve danışmanına gidip de ben sanki erkek gibi hissediyorum dediği gün danışman direkt bu yeni kimliğe onay veriyor. Bu tarihten itibaren de danışman hocası benim bilgim dahilinde olmadan kızımla birebir görüşmelere başlamış. Birebir yaptıkları bu görüşmelerden birinde kızım danışmanına bana gelip de yeni kimliğini açıklamak istediğini söylüyor. Danışman ise bu teklifi görmezden geliyor. Ve okulda olanlar hakkında beni bilgilendirmesi konusunda kızımı desteklemiyor. Cinsiyet geçişi boyunca kızım çok çabuk değişti. Zorbalığa uğradı ve bunun sonucu olarak da çok mutsuz oldu. Okulun bu durumu benden gizli tutmasından dolayı da kızım yapayalnız bir başına kalmıştı. Ben de sizler gibi çok yoğun çalışan bir anneyim. Bu olaylar başımıza gelmeden önce eğitim kurumlarımızda böyle şeyler döndüğünü bilmiyordum, hele de ilkokul düzeyinde."

Neresinden tutalım bu meseleyi, babanın nerede olduğundan mı, annenin çocuğunu ihmal edecek kadar çalışmak zorunda olduğundan mı yoksa sözde eğitim kurumu ve görevlilerinin av bekleyen avcılar gibi bu çocukların üzerinde deney faresi gibi oynamak için fırsat kollamalarından mı?

Geçenlerde de İsveç'te mülteci bir ailenin elinden alınan çocukların, LGBT evlilik yapmış iki erkeğe evlat verilmesi sonucu, düşünülmesi korkunç olan istismarlara uğramalarından bahsetmiştim.

İçinizden şunu dediğinizi duyar gibiyim; "Aman be kardeşim bahsettiğin olaylar nerede yaşanıyor biz neredeyiz?" Doğru bu olaylar bugün ülkemizde yaşanmıyor, fakat batıda görüp de yaşanmasına şaşırdığımız hangi olay, bizim ülkemize de gelmedi?

Öyle bir ağın içine düşmüş ki insanlık... Uluslararası ekonomik, askeri, politik, diplomatik ve sağlık alanında kurulmuş organizasyonlara çöreklenen ve abartmıyorum tamamen ele geçiren sapık ve zengin bir güruh, ülkelerin politikalarını acımasız bir şekilde yönlendirerek, insanlar üzerinde geri dönülmesi zor oyunlar oynuyor.

Ülkelerin kaşınacak yaralarını bularak, oralardan sinsice ilerliyor. Kadın hakları kisvesi altında LGBT propagandası yapılmasını alttan alta iç politikalara yerleştiriyor. Sağlıklı yaşam kisvesi altında deneysel sıvıları kadın erkek, çoluk çocuk, hamile yaşlı demeden insanlara adeta zorla uygulatıyor. Küresel iklim değişikliği bahanesi ile sağlıklı gıdalardan uzaklaştırıp, laboratuvar ortamında ya kanser hücresi gibi çoğaltılarak ya da üç boyutlu yazıcılardan üretilen yapay ete yönlendiriyor.

Ülkeleri geçim sıkıntısı, iç politika mücadeleleri, milyonları uyutan spor müsabakaları, televizyon projeleri ve sosyal medya gibi aparatlarla meşgul ederken; vücudundan sağlığı, hayatından konforu, ağzından lezzeti, beyninden aklı ve sonunda da kucağından çocuğunu alıp, kendisine bırakın köle yapmayı, resmen deney faresi gibi, bir karınca kolonisi ile oynar gibi oynuyor. Yukarıdaki anne ve geçenlerdeki mülteci aile örneğinde verdiğim gibi, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ne medya bunlara yer veriyor ne de siyasiler gündemlerine alıyor. Hiçbir siyasi parti uluslararası organizasyonların insanların fıtratına yönelik açtığı savaşla ilgilenmiyor. Hepsi birbiri ile yarışır derecede, biz seçilirsek bu söz konusu uluslararası organizasyonların dediklerini daha çok yapacağız, derdinde.

Yiğidi öldür hakkını yeme derler. Mecliste bu işle uğraşan elinden geldiğince gündeme bu tip meseleleri taşımaya çalışan bir vekil vardı. Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, sağ olsun sürekli bu konularda mücadele vermişti. Lakin, koca mecliste kendi partisi de dahil bir Allah'ın kulu da bu adam ne yapıyor diyerek, destek atmamıştı. Öğrendim ki partisi bu seçimde kendisini aday göstermemiş. Sayın Vekil, elbette mücadelesine meclis dışında da devam edecektir. Gönül isterdi ki, diğer siyasetçilerimizde aynı bilince ulaşmış olsundu. Velhasıl Kelam sözü yine uzattık. İnsanlık çok acayip şeylere gebe. Benim, insanımıza en büyük tavsiyem, artık kitap okuyalım değil. Resmi Gazete'nin internet sitesi mevcut ve çıkan yeni kanunlar, kararlar vb. orada yayınlanıyor. Bu günlerin kararları adımları gelecekte önümüze düşecek yeni politikaların öncüleridir. İnsanımız, daha doğrusu insanlık nelere hazırlanıyor oradan rahatlıkla çıkarımlar yapabilirsiniz. Bizler anlık gündemlerle uğraşırken küresel elitler çocuklarımıza göz dikmiş vaziyette. Kalın sağlıcakla.