Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ramazan'da Ramazan'ın hatırlattığı acı gerçeğimiz!

‘’Bakmak ve görmek zorundayız, eğer bunu başaramazsak, baktırılırız, kim neyi göstermek istiyorsa onu görür, kim neye inanmamızı istiyorsa da ona inanırız’’ hemen hemen her fırsatta bunu, söyler dururum!

Bakmak görmek için, gündelik gailenizin geçtiği ortamın içerisinden sıyrılıp, hayatınızın her anının geçtiği dünyaya bazen de dışarıdan bakmak gerekirmiş!

Hamdolsun ki, şu Corona süreci bana bu fırsatı verdi, veriyor!

Malumunuz, Ramazan ayının son günlerinde gündeme bir “Ramazan Hoca” olayı düştü!

Öyle ki, sosyal medya hesaplarında birinci sıradan da gündem oldu!

Kimdir, kimin nesidir bu, “Ramazan Hoca” diye merak edip, ufak bir araştırma sonucunda gördüm ki, “Ramazan Hoca” Diyarbakır Ulu Camii civarında hemen hemen yolu düşen herkesin tanıyabileceği ve tanıdıktan sonra da zor unutacağı bir kişiymiş!

Görünüşüne bakarsanız sıradan bir vatandaş, edebine bakarsanız sizi saygıya zorlayan bir edep sahibi, söylediklerini ise merakla ve sessizce dinleme mecburiyeti hissettiğiniz biri!

Söylediklerine, inandığınız bilgilerinizle ne kadar tahammül edebilirsiniz bilmem, lakin asla ve asla söyledikleri sizi rahatsız etmez Ramazan’ın!

Ramazan diyorum, çünkü ben kendisini hep Ramazan olarak tanıdım!

Gelin görün ki, bizim Ramazan, “Ramazan Hoca” olmuş, üstelik de kendisi Twitter ’da “trend topic” olmuş!

Hülasa, bu devirde kendisi hiçbir partinin sempatizanı, üç büyük futbol takımının taraftarı ya da Acun’un yarışma programlarından birinin fanatiği olmamasına rağmen, twitter ’da birinci sıraya çıkması, tuhaf değil mi?

Ramazan daha doğrusu “Ramazan Hoca” Diyarbakır Ulu Camii avlusunda kendince Kur’an anlatır.

Marksist, Leninist, Stalinist silahlı terör örgütünün belediye başkanı seçtirttiği Diyarbakır’da anlatır!

Müslüman çocuklarının, PKK terör örgütü tarafından dağlara kaçırılıp, Mecusi yapılmaya çalışıldığı Diyarbakır’da..!

Çocuklarımızın, bırakınız İslam terbiyesi üzerine yetişmesi, hani sıradan sosyal demokrat olmalarını bile, bir kazanç sayacağımız gençlerimizin, devlete silah sıkan insanlar haline getirilmeye çalışıldığı Diyarbakır’da..!

Meğer, benim Ramazan olarak tanıdığım, “Ramazan Hoca” akıl hastanesine kaldırılmış da ondan gündem olmuş!

Gelin gerisini, merhum Mustafa Miyasoğlu ’nun evladı Mehmet Miyasoğlu ‘nun sosyal hesabından dinleyelim.

“Ramazan hocanın hastaneye yatırılmak istenmesi mevzusunun arka planı ise tam olarak şöyle:

Bilindiği üzere Diyarbakır’ın tarihi yerlerine birçok yerli ve yabancı turist gidiyor her sene. Özellikle tarihi camilere çok fazla talep oluyor.

6- Ramazan Hoca da yıllardır buraya gelen insanlara sürekli Allah rızası için tebliğler yapan, onlara Allah’ın kelamını anlatan biri.

Bi dönem yine bir turist grubu Ramazan hocanın bulunduğu bir camiye ziyarete gelmiş. (Buraya iyi odaklanın)

7- Camiye gelen grubun içindeki kadınların bir kısmının kıyafetleri cami adabına uygun olmadığı için Ramazan Hoca buradaki insanlara yine Allah’ın kelamından tebliğ yaparak kıyafetlerinin bu kutsal mabede uygun olmadığını söylemiş.

8- Ramazan Hoca haklı olarak doğruyu söyleyerek bu tür durumları sürekli tebliğ ettiği için oradaki bir kısım ziyaretçi kadınlar ve tur rehberleri tarafından Ramazan hocaya “cinsel tacizden” suç duyurusunda bulunuluyor.

Buna benzer birçok olay yıllarca devam ediyor.

9- Ramazan Hoca camileri ziyarete gelen bazı kadınların camilere yakışmayacak şekilde giyinmesini yine Allah’ın kelamı ile haykırdığı için özellikle oradaki tur rehberleri tarafından tacizci/sapık diye sürekli lanse edilip hakkında davalar açılıyor.

10- Ramazan hocayı tanıyanlar bilir doğru bildiğinden şaşmaz, kimseden korkmaz ve haklı olduğu davada Allah’ın kelamını haykırır ve bunu yaparken kadın erkek ayırmaz yanlışa yanlış der.

Ama birileri sürekli hocayı tacizci olarak lanse etmeye çalışıp davalar açıyor.

11- Buradan vurma sebepleri de ahlaka uygun olmayan dekolte kıyafetlerle camilere gelen bazı kadınları uyarması, tebliğ etmesi.

O yüzden oradaki küflenmiş zihniyet ve tur rehberlerinin bir kısmı adama bir dünya cinsel taciz davası açıyorlar.

12- Bu anlattığım olay cepte kalsın. Çünkü Ramazan hocayı vurmaya çalıştıkları yer bu.

Onun dışında devletimiz yine başka bir dönem Ramazan hocaya iş bulmak için onu İŞKUR’a kaydediyor ve İŞKUR Ramazan hocaya bir okulda temizlik görevlisi olarak iş buluyor.

13- Ramazan Hoca senin benim gibi nefsine yenik biri değil. Adam veli, nerede olursa olsun tebliğe devam ediyor tabi.

Çalıştığı okuldaki öğretmenlere de tebliğ etmeye ve Allah’ın emir ve yasaklarını anlatmaya devam ediyor.

14- O okulda da bulunan kadın öğretmenler Ramazan hocanın bu tebliğinden rahatsız olup “kılık kıyafetimize karışıyor sapık bu” diyerek yine dava açıyorlar.

Hâlbuki ki Ramazan hocayı yakından tanıyan herkes bilir. Doğru neyse karşısındaki kim olursa olsun Allah’ın emirlerini söyler.

15- İşte bu tür davalar yüzünden Ramazan Hoca sıkıntıya girer.

Savcılıklar mahkemeler vs. gerisi bildiğiniz gibi işte. Ailesi de hapse girmesinden korkar.

Malum atılan iftiralar en hassas nokta.

Devletimiz de Ramazan hocanın kim olduğunu gerçek niyetini iyi bilir.

16- Şunu baştan kabul edelim Ramazan Hoca normal biri değildir. Yani senin benim gibi biri değil.

Adam veli, sürekli bu tip şikayetlerle uğraşmasın, bir cezai yaptırımı olmasın diye ailesi de devlet rapor almasını istiyor.

Bu yüzden Ramazan hocayı hastaneye sevk ediyorlar.

17- Burada maksat Ramazan hocayı ondan rahatsız olup sürekli adama dava açan zihniyetten korumak.

Yoksa hem Ramazan Hoca hem de ailesi bundan büyük zarar görecek.

Diğer türlü davalar üst üste geldiğinde şikayetler sürekli arttığında Ramazan hocanın hapse girme ihtimali mevcut.

18- Ramazan hocanın böyle zor bir durumda kalmaması için en idealini cezai yaptırımının olmadığına dair bir rapor verilmesi…’’

Mehmet Miyasoğlu kardeşimin, Sayın Abdurrahman Uzun’u kaynak göstererek paylaştığı yazının bir kısmı aynen böyle.

Gelelim, bu yazıyı yazma sebebime!

Efendim, siyasetin artık ‘’Milliyetçilik’’ damarında artı değer ürettiğini gören CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Ülkücü camianın tanınmış, -bir dönemde de merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile siyaset yapmış- bir simasına CHP’de siyaset yapma teklifinde bulunmuş(!)

Bu haberi, tam da 27 Mayıs günü aldım!

Günün hikâyesinden midir bilmem, Sayın Kılıçdaroğlu’nun teklif götürdüğü kişinin hikayesi geldi aklıma!

Bu kişi,12 Eylül darbesinin mahkemelerince idam cezasına çarptırılmıştı da canını merhum Ayhan Songar’ın vesile olduğu deli raporuyla kurtarıp, hukuk fakültesini bitirmiş, ülkemizin en namlı avukatlarından biri olmuştu! Diğer meziyetlerini yazarsam kim olduğu ortaya çıkacak kadar meşhur birisi!

Baktım da bizim Ramazan daha doğrusu namı diğer, “Ramazan Hoca” nın akıl hastanesine kaldırılması, bizim kelli felli tarikatlarımızın pek dikkatini çekmemiş!

Not: En çok da bu kişinin Sayın Kılıçdaroğlu’nun teklifini kabul edip etmediği merak konusu olacaktır ya, merak etmeyin kabul etmemiş efendim.