Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Şaşırdınız mı ki?

Eveeet...! Sonunda bir konu daha nihayete erdi ve bir çoklarının maskeleri düştü maskaralıkları da gün yüzüne çıkmış oldu. Zaten belliydi, lakin sahip oldukları tek şey olan, her ne olursa olsun alakalı alakasız konularda arkasına sığındıkları, çoğu Nutuk'u bile okumamış olan sığ tiplerin foyaları iki üç kuruş ve kariyer hesapları uğruna sonuca ulaştı. Neden mi bahsediyorum ?

Tabii ki, Disney isimli platformun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki dizinin tüm Dünya'da değil, sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yayınlama kararından... Duyumlarıma göre 6 bölümden oluşan dizinin bölüm başı maliyeti 2.5 milyon dolar tutmuş!Ve böylesine büyük bir yatırım yaptıkları bir işi, sırf Ermeni lobilerinin baskıları neticesinde, Fox Tv'de yayınlayacaklarını duyurdu. Bu açıklamayı da bizlerin akılları ile dalga geçercesine, hatta daha ileri giderek bizlere enayi yerine koyarak şu açıklama ile duyurdu; Yapımın Fox Tv ekranlarında ve sinemalarda yayımlanacağını, böylelikle, "Atatürk'ün çok daha geniş kitlelere ulaştırılacağını'' söyledi. Evet gerçekten de, tüm Dünya yerine, sadece Türkiye'de izlenerek daha geniş kitlelere ulaşacağını söyledi. Güler misin, ağlar mısın? Aslına bakarsanız, Disney şirketi bu işi, Atatürk hayranı olduklarından değil, tamamen stratejik ve nihayetinde para kazanmak için yaptı. Birkaç milyonluk Ermeni vatandaşları için yapmadılar bunu tabii ki, birkaç kişilik zengin Ermeni lobisi yüzünden alındı bu karar. Bu işler maalesef bizim memleketimizin makus talihi. Ya bir film yapılır Türkiye'yi kötü gösteren ( Gece Yarısı Expresi ), ya başka bir film yapılır Hollywood'un en meşhur oyuncusunu başrol yaptırıp, Oscar ödüllü bir de yönetmen koyarlar başına (The Promise). Filmde de anlatırlar bol keseden ve herhangi bir bilgiye belgeye dayanmayan sadece bir hıyarın kıçından salladığı bir romana dayanarak... Türklerin, çoluk çocuk kadın demeden, bütün Ermenileri kestiğini, soylarını kurutmaya çalıştıklarını. Ohh ne güzel Dünya, salla gitsin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinde dahi kazandığımız davalar olmasına rağmen, kimse o sonuçlara bakmadan iki üç zengin Ermeni soytarısının parasına bakarak tarih yazıcılığına soyunurlar. Hadi bizim tarihçilerimiz olayları çarpıtıyor (olmaz da hani) tüm akademik kariyerlerini riske atarak tarihi çarpıtıyorlar diyelim. Arkadaş, peki bu insanların menfaati ne? Rus tarihçi Oleg Kuznetsov'un, "20. Yüzyılda Uluslararası Ermeni Terörizmi. Amerikalı tarihçi Prof. Guenter Lewy'nin ''Osmanlı Türkiye'sin de ki Ermeni Katliamları, Tartışmalı Bir Soykırım''. Rus Kafkas Ordusu kurmay başkanı Bolhovitinov'un ''1915 tarihli resmi Ermeni Raporu''. Özellikle bu çok önemli, Ermenistan'ın ilk başbakanı ve Taşnak partisinin kurucu liderlerinden Ovanes Kaçaznuni'nin itiraflarla dolu, Taşnak Partisi'nin "Yapacak Bir Şeyi Yok'' kitabı. Pierre Loti'nin, ''Ermenistan'daki Katliamlar ve Türkler''. Levon Panos Dabağyan'ın, "Türkiye Ermenileri Tarihi''. Az önce okuduğunuz kişilerin hepsi gayrimüslim ve işin gerçeğini, hakkını vererek yazan insanlar. Polyannacılık yapmayacağım tabii ki, bizi sırtımızdan vuran hainlere çiçek atacak değildik, ne yapılması gerekiyorsa yapıldı, lakin bu işler durduk yere yapılmış gibi. Sanki Osmanlı Devletinin ve Yeni Türkiye'nin yöneticileri bir sabah uyandılar ve gözleri kan bürümüşçesine Ermeni vatandaşları öldürüp, soylarını kurutmaya çalışmadılar. Aklı biraz çalışan biri yüzyıllardır beraber yaşayan ve Devlet kademesinde Türklerden daha fazla görev alıp ticaretleri yıllarca rahat rahat yapan bu insanları sadistçe bir şekilde öldürüp sürmediler. İnsanın canını en çok en yakınındakiler yakar. Neyse, bu konular yüzyıllarca daha devam edecek ve aklı daha fazla çalışıp, bu konuları Devlet politikası haline getiren Dünya kamuoyunu yönlendirecek. Dönem olguların değil, algıların dönemi. Pekiii, bu konunun bir de bizleri daha fazla ilgilendiren bir başka tarafı var ki yazının başında ipucunu verdim aslında. Bizim dizi film sektörümüzün kelli felli, yakışıklı, güzel oyuncularının ölü taklidi yapmalarına ne diyeceğiz? Ya hu, hakikaten sığındığınız, kendinize ideoloji seçtiğiniz tek bir kişi vardı, onu da sattınız elin Disney'ine! Diyorlar ki, bir de, Efendim biz Atatürkçüyüz bu kon tartışmaya kapalı,'' falan gibi suya sabuna dokunmayan açıklamalarla kendilerini rahatlatıyorlar. Yıllardır bu sektörün midesizlerle, alçaklarla, işlerine geldiği gibi yaşayanlarla dolu olduğunu anlatıyorum, ama halkımız teveccühünü yine onlardan yana kullanıyorlar. Sanmayın ki, bu Disney olayı bir şeyleri değiştirecek, hayır hiçbir şey değişmeyecek. Aynı yüzsüzlüklerini devam ettirecekler ve en çok talebi yine onlar görecek. Dünya böyle bir yer, lakin biz söylememiz gerekenlerden ne geri duracağız ne elin gavuruna boyun eğeceğiz. Pes edecek değiliz! Birileri çıkar, Atatürk'ü elinden geldiğince imkanları el verdiğince, canını dişine takarak, hatta sağlığından ödün vererek anlatmaya çalışır. Beklemede kalın...Hayırlı Pazarlar efendim.