Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

SENARİST: ROCKEFELLER VAKFI

Hayırlı Perşembeler diyerek başlayalım söze... Allah'ın, yarattıklarının önüne çıkardığı seçenekler bütününe kader, dendiği düşüncesindeyim. Allah bize, hayatlarımızı bizim karşımıza çıkan seçeneklerde yaptığımız seçimler nisbetinde şekillendirme özgürlüğü vermiştir. Lakin, rahmeti bol ve kesintisiz olan Allah'ın yarattığı haşa kendini tanrı yerine koyan bazı şahıslar ve gruplar, ellerinden geldiğince insanoğlunun seçim şansı yapmadan kendi istedikleri doğrultusunda, doğup yaşayıp ölmelerini dizayn etmeye çalışıyorlar. Bunu da utanmadan açık açık, size şunları yaşatacağız, diyerek yapıyorlar.

Değerli dostlar, belki bir kısmınızın daha önce karşılaştığı, fakat eminim çoğunuzun benim gibi yeni fark ettiği bir rapor ile karşılaştım. Söz konusu rapor, dünya medyası tarafından hayırseverliği ön plana çıkartılan Rockefeller Vakfı tarafından 2010 yılı Mayıs ayında yayınlanmış. Rapor vakfın internet sitesinden 4-5 sene evvel kaldırılmış, lakin internete "Uluslararası Kalkınma Ve Teknolojinin Geleceği İçin Senaryolar" veya İngilizcesi olan "Scenarios For The Future Of Technology And International Development" şeklinde yazarsanız bulabiliyorsunuz. Söz konusu raporun yayınlanma tarihi ve içeriği çok ilginç ve bu ilginçlik içinde yaşadığımız 5 senede daha iyi anlaşıldı. Hatta günümüzde medyada geleceğe yönelik olası tahminleri de düşünürsek daha da ilginçleşiyor. Rapor 54 sayfadan oluşuyor. Her bir kısmının ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken raporun en "CAN ALICI" kısmı olan 18. Sayfasında birkaç anekdotu paylaşmak istedim. Paylaşmadan önce dikkat ettiğim bir diğer husus da yazılan senaryonun sanki olmuş bitmiş ve yaşanmış gibi anlatılması. Başta da dediğim gibi tanrıcılık oynuyorlar. Kutsal kitabın dilini taklit etmeye çalışmışlar. Devam edelim;

18. Sayfanın başlığı, "Kilit Altında Tutma". İsminden de anlayacağınız üzere insanların kilit altında tutulması için gerekli olan senaryoyu anlatıyor. Unutmayalım, yazılma tarihi 2010 yolu, çeviri hataları olabilir. Elden geldiğince bire bir aktarıyorum;

- 7 ayda 8 milyon insanı öldürdü.

2012 yılında bütün dünyanın yıllardır beklediği Pandemi dünyayı vurdu. 2009'daki h1n1'in aksine bu yeni grip dalgası, vahşi bir kazdan yayılmıştır. Virüs dünya çapında vurduğunda Pandemi'ye en hazırlıklı ülkeler bile çok kısa bir sürede yenik düştüler ve küresel nüfusun neredeyse yüzde 20'sini etkiledi. Virüs, 7 ay içinde 8 milyon insanı öldürdü. Bunların çoğunluğu da sağlıklı gençlerdi.

- Dükkanlar aylarca boş kaldı

Pandemi'nin ayrıca ekonomiler üzerinde de ölümcül bir etkisi oldu. İnsanların ve malların uluslararası hareketi durma noktasına geldi. Turizm gibi endüstrilerin zayıflatılması ve küresel dayanışma ağlarının kırılması, önemli oldu. Yerelde bile, normalde canlı olan dükkan ve ofis binaları aylarca boş kaldı. Pandemi bütün gezegeni kapladı. Öyle ki Afrika, Güneydoğu Asya, Orta Amerika'da aşırı derecede ölüm oldu. Virüs kontrolden çıkmış bir yangın gibiydi.

- Yayılımı sınır ötesinde de hızlandırdı

Gelişmiş ülkelerde dahi bulaşıcılıkla mücadele çok zorluydu. Amerika Birleşik Devletleri'nin, kendi vatandaşlarının uçakla uçmamaları için uyguladığı öncelikli politikası olan, "şiddetle heves kırma" politikası yetersiz bir politika olduğundan, bunun ölümcül sonuçları olduğunu kanıtladı, ama bu, virüsün yayılımını sadece Amerika'da değil sınır ötesinde de hızlandırdı. Buna rağmen bazı ülkeler çok başarılı oldular. Özellikle de Çin...

- Sıkı tedbirler alındı

Çin, vatandaşlarını korumak için aşırı önlemler aldı. Pandemi sırasında ulusal hükümetler; Zorunlu yüz maskeleri, tren istasyonları ve süpermarketler gibi zorunlu ortak alanlarda vücut ısısı kontrolleri vb. kurallar alıp, kısıtlamalar yapmıştı.

- Salgın bitse bile denetim ve kontrol devam edecek

Salgın bittikten sonra dahi, vatandaşlar ve faaliyetler üzerindeki bu daha otoriter kontrol ve gözetim devam edecek, hatta yoğunlaşacak. Giderek yaygınlaşan küresel terörizm, Pandemi, çevresel krizler ve artan yoksulluk gibi problemlerden korunmak için daha sıkı tedbirler alındı.

Devamında insanları kilit altına alma sürecinin teknolojiye ne gibi etkileri olacağı şu şekilde yazılmış/planlanmış.

- Teknolojik gelişimi mümkün kılacak

Gelecekte önemli teknolojik ilerlemelerin ne olacağını doğru bir şekilde tahmin etmenin bir yolu olmasa da, senaryo anlatımları koşulların belirli tür teknolojilerin gelişimini mümkün kılabileceği veya hızlandırabileceği alanlara işaret ediyor. Böylece hız, coğrafya ve kilit yaratıcıları dikkate alarak, her senaryo için teknolojik yenilik bağlamını sunuyoruz. Ayrıca her senaryoda gelişebilecek birkaç teknoloji eğilimi ve uygulaması öneriyoruz.

- Teknolojik yenilikler hükümetler tarafından yönlendiriliyor

Karantina altındaki teknolojik yenilik büyük ölçüde hükümetler tarafından yönlendiriliyor ve ulusal güvenlik ve sağlık konularına odaklanıyor. Teknolojik gelişmelerin çoğu gelişmiş ülkelerin hükümetleri tarafından şekillendirilir ve bu ülkeler için oluşturulur. Vatandaşlarını kontrol etmek ve izlemek için çifte fırsat. Yönetişimi zayıf olan ülkelerde, ilerleme kaydedemeyen büyük ölçekli projeler de çoktur.

- Teknoloji trendleri ve uygulamalarda göreceklerimiz:

· Gelişmiş fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fmrı) teknolojisini kullanan tarayıcılar, antisosyal niyeti gösterebilecek anormal davranışları tespit etmek için havaalanlarında ve diğer kamu alanlarında normal hale gelir.

· Pandemi korkularından sonra, yiyecek ve içecekler için daha akıllı ambalajlama, önce işletmeler arası bir ortamda büyük şirketler ve üreticiler tarafından uygulanır ve daha sonra bireysel ürünler ve tüketiciler için benimsenir.

· Bulaşıcı hastalıkları tespit etmek için yeni teşhisler geliştirilmiştir. Sağlık taramasının uygulanması da değişir; tarama bir hastaneden veya hapishaneden serbest bırakılmanın bir önkoşulu haline gelir ve birçok hastalığın yayılmasını başarıyla yavaşlatır.

· Televarlık (Dijital Medya) teknolojileri, seyahati kısıtlı olan nüfus için daha ucuz, düşük bant genişliği ve gelişmiş iletişim sistemleri talebine yanıt verir.

· Korumacılık ve ulusal güvenlik kaygılarıyla hareket eden ülkeler, Çin'in güvenlik duvarlarını taklit ederek kendi bağımsız, bölgesel olarak tanımlanmış bilgi teknolojileri (bt) ağlarını oluştururlar. Hükümetler, internet trafiğinde güvenlik güçlerince denetim konusunda çeşitli derecelerde başarıya sahiptir.

Farkındaysanız raporda yaşatılacak süreçler öngördükleri gibi 2012 yılında değil de 2019'da ancak uygulanabilmiş. Daha önce Kuş gribi, domuz gribi vb. çeşitli virüs salgını korkularını dünyaya kabul ettirmeye çalışmışlardı, fakat başarılı olamamışlardı. 2019 yılında ancak hedeflerine ulaşabildiler ve bugünlerde de kalan kısımları elde etmeye çalışıyorlar.

Şu sıralar Rockefeller Vakfı gibi vakıfların yazdıkları senaryoları hükümetlere dikte etmeye çalışan perde önü maşalarından Gates Vakfı gibi vakıflar, dünyaya, "Sürdürülebilir Kalkınma" ana başlığı altında, faaliyetlerini sürdürüyorlar. Biz ise bu filmin figüranları olarak olan biteni izlemekle meşgulüz.