Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Son sözü Türk Milliyetçileri söyleyecek!

Evettt...!

Şunun şurasında, bir elin parmağı kadar bir zaman kaldı!

Haftaya bugün, neyin ne olduğu, millet nezdinde kimin nasıl anlaşıldığı, meydana çıkacak!

Birinci turda netice alınır mı bilmem, ama seçim ikinci tura kalsa da neyin ne olacağı, belli olur.

Bu süreçte, televizyon ekranlarından, meydanlardan nabız tutmaya çalışıyoruz.

Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı'nın çıktığı kanallara bakınca, aradaki fark alenen ortaya çıkıyor aslına bakarsanız.

Millet İttifakı ağzını soğan ile açıyor, Selahattin Demirtaş'tan tutun da cezaevlerinde ne kadar terörden yargılanan varsa, hepsinin salınacağı ile kapatıyor!

Adalet ne karar verirse kabulümüzdür, dahası birisinin hakkında adalet bir karar verip, hakkında karar verilenin de serbestçe savunma haklarının tüm vasıtalarını kullanmadıkça, kimseleri suçlu ilan etmek gibi bir basitliğe de kaçmayacağım.

Ancakkk...!

Gezi Parkı, Hendek olayları benim hayatımda asla unutamayacağım ve asla da müsebbiplerinin iki cihanda iki elimin yakalarından düşmeyeceği olaylardır!

Çünkü, her iki olayda da neler yaşandı bizzat şahidiyim!

Hendek olaylarında, dağ gibi yiğitler şehit edildiler!

Diyarbakır'da hastane koridorlarında dua ederek, ameliyattan çıkmalarını bekledim!

İstanbul Taksim Atatürk Kültür Merkezi'nin duvarlarında, eli kanlı terör örgütü katillerinin posterlerinin günlerce asılı kalmasını vicdan sahibi hangi Türk evladı unutabilir?

Kırk yıldır ömrüm, Anadolu yollarında geçti!

Ben Sansa Deresi'ni de bilirim, Gabar Dağı'nı da ...!

Hele hele, 24 Mayıs 1993!

Turne arabamızla, Bingöl Elâzığ yolunun Bilaloğlu Köyü mevkiinden geçeli 30 dakika kadar olmuştu ki,

asker taşıyan otobüs durdurulmuş, 33 vatan evladı haince, kahpece, canice şehit edilmişti!

Ya, Hendek ve Gezi Parkı olaylarını nasıl unuturum?

Unutursam, unutturursam kanım kurusun!

Cumartesi günü Millet İttifakı'nın Maltepe'deki mitingini seyrettim. Dahası daha konuşmalar başlamadan yorumcuları dinlemeye başladım. Sayın İsmail Saymaz yorum yaparken, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı yardımcıları için, ''Eş başkan ...'' ifadesini kullandı! Dili sürçmüştür diye düşünürken, tekrar, ''Eş başkan...'' hatta, üçüncü kez, ''Eş başkan...'' ifadesini ısrarla kullandı!

Başkanlık sistemini değiştireceğini söyleyen Millet İttifakı, dediği değişikliği yapamasa da şimdiden yardımcılıkları eş başkanlık olarak değiştirmişe benziyor.

Maltepe mitingini baştan sona izledim, ama her fırsatta aileden ülkücü olduğunu söyleyen Sayın Merak Akşener'den Kızılelma, Karabağ, Türk Dünyası'na dair bir tek kelime bile duymadım! Kaldı ki, tam da karşısında Bozkurt'lu bir pankart bile açılmıştı!

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sayın Kılıçdaroğlu 'nun ağzından Kızılelma, Karabağ, Musul Kerkük adına bir tek kelime bile duymadım!

Şunun şurasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 100. yılına birkaç ay kalmışken, CHP'nin kurucu genel başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu Cumhurbaşkanı Atatürk'ün vasiyeti Misakı Millîyi ne bir miting meydanında ne de medyada bir kez bile ağzına almadı!

Bakınız, bu ülkede seçim konuşulmaya başlandığı günden bu yana, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmeyi, parçalamayı şiar edinmiş HDP, ağızlardan düşürülmedi.

Tüm hesaplar da bölücülük söylemi üzerine yapıldı ve HDP Sayın Kılıçdaroğlu'nu desteleyeceğini aday çıkarmayacağını açıkladı. Dahası CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı, TBMM'de grup başkan vekilliğini yapmış Sayın Gürel Tekin HDP'ye bakanlık bile verilebileceğini açıkça söyledi!

İşte, buradan ilan ediyorum, çok büyük bir hesap hatası yaptınız!

Bu seçimlerin son sözünü, Türk Milliyetçileri söylecek!

Kim ki ağzına, Kızılelma'yı, Karabağ'ı, Misakı Millîyi almaz, hak ettikleri karşılığı alır!

Ya İstiklal Ya Ölüm!

Bir çift sözüm de ekranlarda söze soğan ile başlayan Sayın Uğur Dündar Bey'e; Uğur Beyciğim, insanlarımız artık makarnayı ekmekle yiyor, diyorsunuz!

Doğru, dahası belki onu da bulamayıp, aç yatanlar da vardır!

Uğur Bey biliyor musunuz, biz son 25 yıla kadar çocuklarımla, makarnayı hatta pilavı ekmekle çok yedik!

Hatta, merhum babaannem seferberlikte zalıt tohumu (süpürge otu) yediğini anlatırdı!

1974'lerde...

Uğur Bey, şimdi hatırladım, siyah beyaz TRT 'li ekranlarda, daha sonrasında çok ama çok renkli televizyon ekranlarından, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda ABD izin vermediği için uçaklarımızı kaldıramadığımızı, sizden fazlasıyla dinledik.

Eğer yalancıysam, ben sizin yalancınızım(!)

Bakınız, ben bir Türk Milliyetçisi olarak şimdi sizlerden Selahattin Demirtaş'ı, hatta eli kanlı, bebek katili APO 'nun salıverilmesini konuştuğunuz kadar, Atatürk'ün vasiyeti Misakı Millî'yi de konuşun!

Şunu da unutmayınız ki, son sözü Türk Milliyetçileri söyleyecek...