Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Tuhaf şeyler oluyor!

#EvdeKalıyoruz kalmasına da tuhaf şeyler oluyor!

Hem de çok ama çok tuhaf şeyler oluyor!

En tuhaf tarafı da hani birileri dijital çağa giriyoruz diyorlar ya, tam da dijital çağa ilk adımlarımızı atarken ya da atmak mecburiyetinde bırakılmışken, daha kapıdan girmeden çok tuhaf şeyler yaşamaya başlamamız!

Mesela, sosyal medya..!

Tam, işten güçten umudu kesmiştim ki, umut vaat eden haberler almaya başladım, fakat tam da o anda oldu olanlar!

Hani, umut işte..!

Bu bizim perdeler ne zaman açılacak da seyircilerle buluşacağım diye düşünürken, gençler bir umut ışığı yakmışlardı önüme!

Bu umudun sevinciyle, hani birazcık da olsa tanınan en azından tiyatro, sanat ve memleket meselelerine hassas insanlar tarafından az da olsa sevilen biriyim diye, hamd olsun derken...

Bendeniz de gerek tiyatro gerek sinema kısaca sanat, siyaset üzerine birkaç kelam etmek için Facebook hesabıma girip, canlı yayın butonuna basmıştım ki, bir de ne göreyim!

“You can’t gol ive for 84 days!”

Hemen altında da benim anladığım dilde, ‘’3 gönderiniz, topluluk standartlarımıza uymuyordu’’ yazmaktaydı!

Nedir, bu üç paylaşımım diye şöyle bir baktım, ikisi merhum Abdullah Çatlı diğeri de merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile alakalı paylaşımımdı!

Kala kaldım olduğum yerde!

Aman Allah’ım!

Mademki, yeni bir çağa giriliyor ve bu çağın da adı dijital çağ, oyun yine aynı mı olacak?

Eşi dostu aradım, bir de ne göreyim, bu hali yaşayan sadece ben değilmişim!

Bir şey dikkatimi çekti, o da bu hali yaşayanların hemen hemen hepsinin ortak noktasının yerli ve milli olmaları!

Bu virüsün aşısı, çaresi elbet bulunacak da, ya bu halin aşısını bulmadan yeni dijital çağa girersek, işte o zaman bizi neler bekliyor?

Birileri bizi, hiç de bizim dahlimiz olmadığı bir mecburiyete sokmuş ve bizi istedikleri mecraya sürüklerken, bundan sonra da onların istedikleri boyundurukla mı yaşayacağız?

Bu zamana kadar onların istediklerini yedik, onların istediklerini giydik, istediklerini dinledik, onların istediklerini kokladık, onların istediklerine baktık, onların görmemizi istediklerini gördük, onların inanmamızı istediklerine inandık!

Bundan sonrasında da bu oyun devam mı edecek?

Hülasa, dün bedeli dedelerimiz, babalarımız ödedi, bugün de bizler ödüyoruz, ancak bundan sonrasında bedeli ödeyenler bizim torunlarımız, sefasını sürenler de dedelerimize, babalarımıza ve bize bedel ödetip, sefa sürenlerin torunları mı olacak?

Bunun adı nedir?

Bunun adı, kelimenin tam anlamıyla kölelik bile değil, çünkü kölelerin bile 24 saat içerisinde kendilerine ait az da olsa bir zamanları kalıyor!

Merak etmeyelim, bu yeni dijital çağın lügatı da bu bizim halimize elbette bir isim takacaktır!

Peki biz, bu bize takılan ismi, kabul edip rıza gösterecek miyiz?

#EvdeKalalım kalmasına da asıl bu soruya cevap arayalım…