Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Yük kimin omuzunda?

Yağmurlu bir sonbahar akşamında, Taksim meydanında kaldırımda yürüyorum. Böyle havalarda hele de vakit akşam vaktiyse, merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in "Kaldırımlar" şiirinin ilk mısraları düşer aklıma, ister istemez mırıldanırım.

...

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

...

İstikametim AKM (Atatürk Kültür Merkezi), Star Gazetesi'nin artık gelenekselleşen, ''Necip Fazıl Kısakürek Ödülleri'' ödül törenine davetliyim.

...

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

...

Üstad vefat edeli, 39 yıl oldu, adına düzenlenen bana göre vefa organizasyonu ise 9 yaşında!

Kıyaslama adına değil, sakın yanlış anlaşılmasın Nazım Hikmet anısına neler yapılmış diye, şöyle bir baktım da...!

Neyse, içimden geçirip yazmadıklarımın cevabını, salona girip sahnenin arka fonunda yazan, ''Yük kimin omuzunda '' yazısını okuduğumda bulmuştum!

Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını, gediğe koyamamanın mahcubiyetini iliklerime kadar hissettim!

En arka sırada koltuğa oturup etrafıma baktığımda, nesil değil nesilleri gördüm!

Allah yolunun divanelerini...

Kimi artık yalnız yürüyemiyor, kolunda muhtemeldir ki torunları...!

Acaba sanatçı tayfasından, özellikle de tiyatro camiasından kimler var diye baktım, yalnızlığımın mahzunluğu daha bir çöktü yüreğime!

Ne zaman ki, ödül alanlardan ressam İlhami Atalay sahneye çıktı ve, ''Enteresan olan şu ki, bu camiada bir ressama ödül verildi! Keşke, bu ödüller önceden verilebilseydi, biz sanatçılar da Savunma Sanayii'ndeki gibi sanatta da atılımlar yapsaydık...''!

Keşke ...

Öncelikle, teşekkürler Star Gazetesi...

Teşekkürler Nuh Albayrak Üstadım...

İçinde bulunduğum sanat alanıyla ilgili , merhum Üstad bakın neler demiş:

"Bana sorarsanız beşerî keşiflerin en büyüğü olarak tekerleği gösteririm. Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif tiyatro... Tekerlek, nasıl bilinmeyen mesafeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da, durmayan zamanın mikâp biçimi bir kavanoz içinde bütün madde ve hareket kadrosiyle dondurulması... İster derinliğine doğru insan, ister bu insanla beraber sığlığına doğru cemiyet dâvasında, gayeli ve gayesiz, fakat kelime ve hareketlerin mimarı her sanatkâra imparatorluk tacı tiyatrodadır. Hele yeni insanla beraber cemiyet yoğurucusu, fikirci ve aksiyoncu sanatkâr, o pınardan başka hiçbir kaynakta susuzluğunu gideremez. (Tez)in lâf olmaktan çıkıp büyü olduğu yer, işte o esrarlı dört köşe...".

Dahası, '' "Tiyatro içtimaî davada en büyük bir vaaz kürsüsüdür. Aynı şairi her yerde bulacaksınız. İdeolocya Örgüsü 'nde o şairin tefekkürü vardır. Şiir kitabında tahassüsü vardır. Tiyatro çok enteresan Batılı bir keşiftir. Hayat donuyor, o çerçevenin içinde. Dondurulmuş bir hayat. Orada da benim davamın şahıslara intikal etmiş, entrikaya intikal etmiş, vakaya intikal etmiş şekli vardır. Bunlar hep benim sanatımın müştaklarıdır." Diyen Üstad bir çok tiyatro oyunu yazmıştır.

Demem o ki, benim naçizane tavsiyem de keşke, sahne sanatlarının anası tiyatro alanında da bir ödül konulsaydı!

...