Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

7 sene önce... FETÖ'nün Emniyet-Yargı darbe teşebbüsünden bir gün önce...

Bugün 16 Aralık... 7 sene öncesi Türkiye’nin kaderini ve siyasi rotasını değiştiren 17 Aralık 2013 FETÖ darbe teşebbüsünden 1 gün öncesi...

*

Hiç unutmuyorum 16 Aralık 2013 pazartesi günüydü. O aralar Gülenistlerden bir hareket, bir girişim bekliyorduk.

*

Nitekim 14 Aralık 2013 günü de köşemde bir taarruz beklediğimi yazmıştım ben.

*

16 Aralık günü Beyaz Futbol vardı. Tam 17 Aralık geceyarısı program bitimine doğru Ahmet Çakar’ın gözleri faltaşı gibi açıldı. Yanında oturan Ümit Özat’a birşeyler gösterdi.

*

Ümit de şaşırdı ve ikisi de şok olmuş biçimde bana baktılar. Henüz canlı yayın sürüyordu. Elleriyle bir işaretler yaptılar.

*

Program bitti. Çakar “Seninle ilgili Twitter’dan bir şeyler yaydılar ama sana benzeyen bir adam, sen değilsin. Sana karşı bir komplo var” diye bir tuhaf seksüel bir video gösterdi.

*

Bana benzeyen yada benzetilmiş ama benden daha şişmanca çıplak bir adam, bir elinde sigara öbür elinde 2.5 litre kolayı dikerek içiyor. Tuhaf bir bilekliği var.

*

Sözde gizli yatak çekimi yapılmış. Bu 2.5 litre kola ve sigara içen adamın karşısında erkek mi kadın mı belli olmayan biri var. Tam klasik FETÖ tarzı kumpas.

*

Eve geldim, saat epey ileriydi. Nagehan tam uyumamıştı. O’na da durumu anlattım. 16 Aralık gününü 17 Aralık’a bağlayan geceyarısındayız.

*

Dedim ki... “Bu saçmalık büyük bir taarruzun öncülü olabilir. Bunlar beni oyalamak ve kendilerine karşı taarruzumu frenlemek için böyle bir kumpasa giriştiler muhtemelen. Büyük bir bomba patlayabilir”

*

17 Aralık 2013 sabahı uyandığımızda ise o büyük bomba patlamıştı. FETÖ’nün sivil hükümeti indirmeye yönelik Emniyet-Yargı darbe teşebbüsü başlamıştı.

*

Aynı 16 Aralık 2013 gününün sabahı ise ben gazete köşem için bir yazı kaleme almıştım...

*

Aslında gelmekte olan ama henüz muhtevasını bilmediğimiz FETÖ darbe teşebbüsünü haber veriyordu kaleme aldığım yazı.

*

16 Aralık 2013 günü kaleme aldığım yazının başlığı şuydu: “Devlet Adamı değilsin Devlet memurusun ey polis şefi”

*

Bu yazı başlığı askeri vesayeti bitirme sürecinde bir seri halinde kaleme aldığım “Devlet Adamı değilsin devlet memurusun İlker Paşa” başlıklı yazılara göndermeydi.

*

O zaman mücadele ettiğimiz askeri vesayet zihniyeti yerine şimdi karşımıza Gülenist polis-yargı vesayeti zihniyeti çıkmıştı.

*

16 Aralık günü darbeden önce yazıp yolladığım ve 17 Aralık’ta Salah’ta yayınlanan yazım şöyleydi...

*

“ Emniyet-Yargı cuntası meselesi çok kritik... Bu arkadaşlar bu aralar öyle coştu ki artık kendilerini kamufle etme ihtiyacı duymadan bazı gazetelerden doğrudan Başbakan'a ve sivil hükümete saldırabiliyorlar.

*

Sonuna kadar bu mücadelesinde meşru ve seçilmiş Başbakan Tayyip Erdoğan'dan yana olduğum için de bana da dalıyorlar.

*

Talimatla attırdıkları manşetlerin ve yaptırdıkları kara propaganda haberlerinin hepsinin tespit edildiğini anladılar besbelli. Artık açıktan oynuyorlar ve açıkça kara propaganda yaptırıyorlar.

*

Hepsi devlet memuru olan ve hâlâ görevde olan bu polis şefleri açıkça demokrasiye meydan okuyor artık.

*

Bu duruma karşı da çok az kişi sesini çıkarabiliyor. Bir memurun seçilmiş hükümet ve Başbakan aleyhine faaliyet yürütmesinin suç olduğunu unuttu galiba bu polis şefleri ve yargı mensupları.

*

Ey adı bende saklı polis şefleri. Devlet adamı değil devlet memurusunuz.

*

Haddini bilmeyen generallere seslendiğim şekilde şimdi de aynen size sesleniyorum: Herkesi susturabilirsiniz ama ben susmam.

*

Kafamı da kesseniz ben sivil siyasetin yanında olacağım. Dağıtın şu kurduğunuz Emniyet-Yargı cuntasını.

*

Cin şişeden çıktı. Türkiye bir daha vesayet günlerine dönmeyecek.

*

Evet o gün yani tam 7 sene önce bugün 16 Aralık 2013 günü kaleme aldığım ve 17 Aralık 2013 günki Sabah gazetesinde yayınlanan yazım böyle bitiyordu.

*

Türkiye’nin kaderini değiştirecek o FETÖ polis-yargı darbe teşebbüsü ise henüz o gün başlıyordu. 17 Aralık 2013...

*

Bu hikayenin detaylarını anlatmaya ileriki yazılarda devam edeceğiz...