Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

70 sene sonra 14 Mayıs beyaz ihtilali

Evet, güncel siyasi hayatın hırgürü içinde unutulan bir olgu yaklaşıyor.

*

Yarın 14 Mayıs... Yani 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’nin sandık yoluyla 27 senelik tek parti diktatörlüğünü yıktığı tarih.

*

27 senelik tek parti diktatörlüğünün kansız ve kavgasız şekilde demokratik yollarla devrildiği tarih 14 Mayıs 1950. İşte o yüzden Beyaz İhtilal...

*

Rahmetli Adnan Menderes’in arkasına milleti alarak sabırla ve metanetle verdiği mücadele ile 14 Mayıs 1950 zaferi yani Beyaz İhtilal yaşanabilmiştir. 27 Mayıs ise bir karşı-ihtilaldir.

*

Maalesef 27 senelik tek parti diktatörlüğü zihniyeti de bu beyaz ihtilalden hıncını 10 sene sonra aşağılık bir askeri darbe ile ve Adnan Menderes’i idam ederek almıştır. 27 Mayıs 1960 alçaklığıyla.

*

Türk siyasi hayatının en temeldeki kavgası hala aynıdır. İş döner dolaşır aynı yere gelir.

*

14 Mayıs beyaz ihtilali ile 27 Mayıs askeri ihtilali arasındaki mücadele hala bitmemiştir Türkiye’de. Bu siyasal hakikati ileriki yazılarımızda da anlatacağız.

*

1950'de Demokrat Parti 27 senelik tek parti diktatörlüğünü demokratik yolla devirdiğinde tüm millet tarafından meydanlarda haykırılan tek bir sloganı vardı...

*

Türkiye toplumu o dönem çok yoksuldu ve şüphesiz ekonomik olarak zenginleşmek istiyordu ama bu slogan kalkınma ve iktisadi büyüme ile ilgili değildi...

*

Türkiye toplumu tek parti diktatörlüğünün baskılarına ve zorbalıklarına karşı hürriyet de istiyordu ama bu slogan insan hakları ve özgürlüklerle ilgili de değildi...

*

Türkiye toplumu tek parti diktatörlüğünün adaletsizliklerinden ve hukuksuzluk rejiminden de bıkmıştı ve adalet talep ediyordu. Fakat bu meşhur slogan hukuk ve adaletle ilgili de değildi...

*

Türkiye toplumu tek parti elitlerinin değişmez imtiyazlarından da usanmıştı ve eşit yurttaşlık yani siyasi eşitlik de istiyordu. Fakat bu tarihe geçen slogan eşitlik ile ilgili de değildi...

*

Türkiye toplumu tüm bu değerleri talep ediyordu ama tüm bunların ötesinde ve tüm bu değerlerin hepsinin toplamından daha fazla tek şey istiyordu...

*

İşte o tarihe geçen slogan bu talebi ve bu özlemi yansıtıyordu.

*

O sebeple bu slogan inanılmaz tutmuş ve kısa zamanda aşırı popüler hale gelmişti.

*

Yeter! Söz milletin!

*

Yani bu ülkeye dair sözleri millet sandıkta söylemek istiyordu.

*

Bu ülkeye dair kararları millet sandıkta bizzat kendi belirlemek istiyordu.

*

Kendi iradesinin üzerinde bir vesayet gücü istemiyordu. 27 Mayıs 1960 işte bu slogandan intikamını almıştır.

*

Her şeyden ve her şeyden önce bu millet demokratik seçimleri istiyordu.

*

İstediğini demokratik yolla getirmek ve istediğini demokratik yolla göndermek istiyordu.

*

Demokrat Parti ve Adnan Menderes işte bu yüzden hala unutulmuyor.

*

Yeter! Söz milletin dediği için unutulmuyor...

*

Sonrasında milletin olan söz ve karar yetkisi alçakça darbelerle vesayet kurumları tarafından ele geçirildi.

*

Peki şimdi 2020 senesinde yani 70 sene sonra bu vesayet sarmalı bitti mi? Bu vesayet düzenini bitirmeyi ve demokratik hukuk devleti olmayı başarabildik mi?

*

Bu sorunun cevabını da siz okuyucularıma bırakıyorum. 70 sene sonra beyaz ihtilalin yıldönümünde bu mevzuyu yeniden tefekkür etmeliyiz.