Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Bir vefasızlık hikayesi:Toktamış Ateş

Geçen cumartesi bu köşede andığım Mehmet Ali Birand'ın hemen ardından Toktamış Ateş'i de kaybetmiştik. Tam 8 sene önceydi...

*

Toktamış Hoca'dan 2 sene sonra da eşi Nevin Ateş vefat etmişti. Eşinin yokluğuna dayanamamıştı Nevin Hanım.

*

Kendisi de eşi gibi profesör olan Nevin Ateş vefatından önce bizim TürkMedya grubunun TV kanalı 24’te yine çok yakın zaman önce kaybettiğimiz, usta kalem Ahmet Kekeç ile beraber tarih programı yapıyordu.

*

Yıllardır içinden geldikleri sol-Kemalist camia vefa göstermemişti Nevin Hanıma ama Kanal 24 ve TürkMedya grubu bu vefayı göstermişti.

*

Toktamış ve Nevin Ateş’in tek bir kızı vardı... Alangoya Ayşegül Ateş. Acaba nerede ve ne yapıyor şimdi? Çok kısa bir süre içinde anne ve babasını kaybetti. Bildiğim kadarıyla ailesinden başka kimse de kalmadı.

*

Dediğim gibi Toktamış Ateş’e Kemalistler tarafından öyle büyük bir vefasızlık yapılıyor, öyle unutturulmak isteniyor ki... İçim parçalanıyor...

*

Uğur Dündar, Ateş’in Vefa Lisesi’nden sıra arkadaşıydı. Dündar da bir kere bile anmıyor arkadaşını. Oysa cenaze töreninde kameralar önünde aynen şöyle demişti...

*

“Toktamış herşeyden önce Vefa Lisesinden sınıf arkadaşımdı. Aynı sıralarda oturduk. Ağabeyi Vefa’lıydı. O da hayatını kaybetti. Toktamış ’ın annesi benim edebiyat öğretmenim Fikret Ateş hanımefendiydi. Bugün Türkçe’yi doğru ve iyi konuşuyorsak, herşeyden önce ona borçluyuz. Toktamış Türkiye’de barış, hoşgörü ve dostluğun simgesi olan aydınlardan biriydi. Eğer yaşamış olsaydı Türkiye’nin barış sürecine çok ciddi katkıda bulunmaya devam edeceğine de hiç kuşkum yoktu. Ama maalesef görüyorsunuz dünya hayat bir varmış bir yokmuş. Fani bir alemdeyiz. Allah geride kalanlara uzun ömür sabır versin. Onları da nur içinde yatırsın”

*

Gördüğünüz gibi Ocak 2013’ün Uğur Dündar’ı barış ve çözüm sürecini de övüyor. Ateş’in İslami kesimle yakın ilişkilerini de övüyor. Şimdi ise arkadaşının adını bile anmıyor. Tipik konjonktüre göre davranan Uğur Dündar tavrı...

*

Ben ise Toktamış Hoca ile hiç tanışmadım. Kaç defa bir vesile ile tanışayım ya da programlardan birine davet edeyim istedim, hep sonraya kaldı, keşke arasaymışım hocayı... Yazıklanıyorum şimdi...

*

Toktamış Ateş özellikle 90'ların çok önemli bir figürüydü. Dolayısıyla zihinsel dünyasının şekillenmesi 90'lara dayanan benim de zamanında epey okuduğum ve izlediğim bir adamdı.

*

Bir siyaset bilimi profesörü olmasının ötesinde Atatürkçü ve Kemalist bir aydın olarak çok popülerdi.

*

Öyle popülerdi ki Levent Kırca taklitlerini yapardı Toktamış Ateş’in Abdurrahman Dilipak ile beraber. Şimdi Levent Kırca da yok Toktamış Ateş de.

*

Benim ailem Toktamış Ateş'i severdi, O’nun Atatürk dönemini ve devrim tarihini tatlı tatlı anlatması hoşlarına giderdi.

*

Birçok kitabı bizimkilerin kitaplığında vardı. Kemalizmin en savunulması zor tezlerini savunurken bile ılımlı, yumuşak bir üslup kullanırdı.

*

Ama ben yine de görüşlerinin yüzde 90'ına katılmazdım Toktamış Ateş’in. Dünya görüşümüz apayrıydı...

*

Öte yandan diğer Kemalist aydınlar 90'larda İslami kanallara asla çıkmazken ve dindarları aşağılarken Ateş muhafazakar kanallara da çıkıp görüşlerini yine tatlı tatlı anlatırdı.

*

Kanal 7'de Nazlı Ilıcak'ın sunduğu Sözün Özü programında Ertuğrul Günay'ın da katıldığı bir bölüm dün gibi aklımda...

*

Günay "1923-50 döneminin savunduğumuz yanı var, savunmadığımız yanı var," deyince "Valla Ertuğrul Bey ben o dönemde yapılan her şeyi savunuyorum, istisna koymuyorum" demişti.

*

Yani aslında özsel olarak Kemalizmden hiç taviz vermedi, ödünsüz bir Atatürkçüydü ama insanları aşağılamak, küçümsemek, hor görmek gibi Kemalist aydınlarda yoğun olan özellikler hiç Toktamış Hoca'da yoktu.

*

Zaten o yüzden bir gün geldi ve toplumun çoğunluğunu aşağılayan o bağnaz Kemalistlerle yolu ayrıldı.

*

Farklı düşüncelerle, farklı toplumsal kesimlerle diyaloğu her zaman önemsedi.

*

En zor zamanlarda İslamcı yazar Abdurrahman Dilipak'la yan yana "kaos ve kargaşa ortamı yaratmak isteyen" güçlere karşı ortak mesaj verdi. Birlikte TV programı yaptılar.

*

Bu yüzden Kemalistlerden yemediği küfür kalmadı. Hatta o yüzden Cumhuriyet'te 'Bıktım senden Dilipak' diye mizahi bir yazı yazmıştı.

*

27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü yaşamış biri olarak nasıl darbe öncesi "ortam yaratıldığını" iyi biliyordu.

*

Aslında TSK'nın Kemalist ideolojinin savunucusu olması hoşuna giderdi ama "Kemalizmi korumak için" derin güçlerce insanların öldürülmesini asla kabul etmeyen bir vicdana sahipti.

*

2006'daki derin cinayetlerden sonra, bir söyleşisinde "Bir darbe ortamı hazırlanmak isteniyor" diye herkesi uyardı Toktamış Ateş.

*

Darbe ortamının yaratılması sürecine Kemalizm adına katlanamazdı. İşte bu yüzden içinden geldiği Kemalist çevrelerle bağları tamamen koptu.

*

Hayat ne garip... 2013’deki ölümünden 15 sene hatta 10 sene önce vefat etse Toktamış Hoca'nın cenazesi Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhuriyet gazetesi tarafından kaldırılırdı.

*

Oysa cenazesinde 13 sene yazdığı Cumhuriyet'ten hiç kimse yoktu.

*

Kemalizmin sembol isimlerinden biri olan Toktamış Hoca'yı yalnız bıraktılar.

*

Bu kadar mı vefasız olunur be kardeşim, bu kadar mı kadirbilmez olunur...

*

Adam ömrünü Atatürk'ü daha çok sevdirmeye ve Atatürkçülüğü daha çok benimsetmeye adamış.

*

Bu konuda binlerce konferans vermiş, binlerce sayfa kitap yazmış, binlerce saat televizyon konuşması yapmış.

*

Ama bütün bunlar unutulmuş, 2006'dan itibaren terör yöntemleriyle bir darbe ortamının yaratılmasına karşı çıktığı için, Sözde Kemalist bir askeri darbeye karşı çıktığı için tüm bu emeği yok sayılmış ve sükut suikastiyle manen öldürülmüş Ateş.

*

Hayatını Atatürk'e ve Atatürkçülüğe adamış Toktamış Ateş'e yapılana kalleşlik denir. Daha başka bir kelime kullanmak istemiyorum.

*

Nur içinde yat Toktamış Hoca... Ben senin ekranlardaki o tonton ve tatlı halini hatırladıkça bu yaşadığın vefasızlığa çok üzülüyorum. O yüzden bu yazıyı kaleme aldım...