Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Kutsal bir mücadele ve bugünkü Türkiye

Türkiye, bundan böyle cari açık değil cari fazla veren bir ülke olacak. Doğalgaz ve petrol ithal etmeyen bir ülke olacak. Dünya çapında enerji üreticisi olan Türkiye, bu enerjiyi ihraç eden bir ülke olacak Rasim. Başaracağız bunu...

*

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen cumartesi günlü telefon sohbetimizde bana bunları söylerken öyle inanç ve özgüven doluydu ki etkilenmemek mümkün değildi. İnsanın tüyleri ürperiyordu.

*

Biliyorum ki hem medyada hem siyasi hayatta hem de “başka yerler”de çok kişide Berat Albayrak takıntısı var ama Allah aşkına şu ülkeyi bir nebze seven bir insanın şu güzel hedeflere kilitlenmiş ve bu amaçla günde 16 saat çalışan bir insana saygı duymaması mümkün mü?

*

Kim, Berat Albayrak’ın bana telefonda ifade ettiği şu başarıya Türkiye’nin kavuşmasını istemez?

*

Yada bu toprakların insanı olan kim Türkiye’nin bu başarısından rahatsız olur?

*

Hiç kimse kusura bakmasın kim Türkiye’nin cari fazla verip, enerji ihracatçısı haline gelişinden rahatsız ve gayrimemnun ise vatan hainidir.

*

Yani bu “vatan haini” kelimeleri eski askeri vesayet rejimi döneminde çok kirletildiği için yazılarımda pek kullanmak istemem ama artık bu kronik “Berat Albayrak takıntısı” insana bunları da dedirtiyor.

*

Bu köşede “İşte bu sebeple Berat Albayrak’a saldırıyorlar” başlıklı yazımın yayınlandığı Cumartesi günü eşim Nagehan, Berat Bey ile telefonda konuşurken biz de alt katta ablam ve eniştemle oturuyorduk. Nagehan yanıma gelip “Berat Bey seni istiyor” dedi.

*

Epey zamandır Berat Bey ile konuşmamıştık. Gerçekten mutlu oldum ve duygulandım. Geçmişe dayalı bir hukukumuz vardı. Çok içten, çok güzel, içi dopdolu bir konuşma yaptık. Yine o harbi ve hasbi üslubuyla mevzulara çok hakimdi Albayrak.

*

Size daha önce de bu köşede yazmıştım. 2011 yılında Serhat Albayrak’ın odasında bir gün kapı açıldı ve içeri Berat Bey girdi. İlk orada tanışmış ve saatlerce sohbet etmiştik.

*

2011 senesinde de aynı bugünkü Berat Albayrak vardı. Müthiş içten, esprili, tutkulu ve enerjik. Asla poz yapmayan içi dışı aynı olan bir adam.

*

Sizlere yemin ederim bugün Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin geldiği noktadan eser bile yokken bana bu enerji vizyonunu daha 2011 senesinde anlatmıştı Berat Bey. Türkiye’nin özellikle Doğu Akdeniz’de bunları hedeflemesinin şart olduğunu bana ifade etmişti.

*

Hatta ben bu enerji politikaları mevzusunun yabancısı olduğum için biraz alık alık dinlemiştim. Benim de kafamda kapılar açılmıştı.

*

O 2011 konjonktürünün ekonomik politikalarıyla alakalı da bugünden bakınca çok anlamlı ama o gün için ezberleri bozan bir manzara çizmişti Berat Albayrak. Hatta ben şaşırmıştım. Onu da başka bir yazıda anlatırım.

*

Yani son dönemde doğalgaz alanında Türkiye’nin başarıları bağlamında Berat Albayrak’ın ismi ön plana çok çıkıyorsa bu boşuna değil. Gerçekten bu sürecin mimarı Berat Albayrak olduğu İçin böyle oluyor.

*

Tüm bunlara rağmen Murat Yetkin gibi tecrübeli bir gazetecinin Berat Albayrak’ın bu enerji olayında doğal olarak ön plana çıkışından türlü senaryolar üretmesini yadırgadım.

*

Murat Yetkin’in son yaptığı videoyu bir mühim dostum bana gönderdi. Yetkin marjinal medya kökenli bir gazeteci olsa yadırgamam ama senelerini anaakım medyanın göbeğinde geçirmiş biri bu kadar afaki analizleri nasıl yapar?

*

Murat Yetkin’in hala Ankara’da çok sayıda tanıdığı bürokrat arkadaşı var. Dediğim gibi tecrübeli bir Ankara gazetecisi. Hepsine sorsun. Berat Albayrak’ın tüm bakanlık döneminde günde 15-16 saatten az çalıştığı bir periyot olmuş mu? Enerji bakanlığına gelir gelmez bir anda büyük bir paradigma değişimi yaşanmış mı yaşanmamış mı?

*

O konuda Yetkin’in gazeteci dürüstlüğüne güveniyorum. Arasın özellikle enerji alanında bürokrat dostlarını, bu yazdıklarımı yalanlayan tek bir bilgiye ulaşabilecek mi, görsün. Berat Albayrak’ın o alandaki başarısı objektif bir realitedir.

*

Hatta enerji alanında faaliyet gösteren işadamı dostlarını da arasın Murat Yetkin. İçlerinden belki Albayrak’ın içi dışı bir, rol yapmayan kişiliği nedeniyle şahsen Bakan Bey’den hoşlanmayanlar çıkabilir ama onlar dahi alandaki derin bilgisini, liyakatini ve inanılmaz çalışkanlığını ifade edeceklerdir Yetkin’e. Aksi bir durum varsa lütfen yazsın kendisi.

*

Elbette yazdığım gibi kronik “Berat Albayrak takıntısı” diye bir olgu bugün hem siyaset hem devlet hayatında vardır ama orada da hem Yetkin’in yazdıkları, hem diğer muhalif medyada yazılanlar isabetli teşhisler değildir. Gerçeği yanlış yerde, yanlış kişilerle alakalı arıyorlar.

*

Türkiye’de iki siyasal devrim üst üste yapıldı. Önce askeri vesayet sonda FETÖ vesayeti devrildi. İkisi de tarihsel nitelikte ihtilal süreçleri yaşandı. Ben de bu politik devrimlerin tam göbeğinde bulunmuş bir insanım.

*

Elbette bu büyük alt-üst oluşlar esnasında yepyeni dengeler oluştu, iki tane açık kalp ameliyatı geçirmiş insan gibi şu an Türk devleti. Türk siyasal rejimi.

*

Dolayısıyla elbette mevcut tabloyu anlamak Eski Türkiye’yi analiz etmek kadar kolay değil. Murat Yetkin gibi tecrübeli bir gazetecinin dahi zorlanmasını anlıyorum. Akademisyenler daha da feci haldeler.

*

Berat Albayrak’a yönelik düşmanlık ile alakalı da Murat Yetkin’e benim bu köşede yazdığım “Tehlikeli yapılanma” yazısını tavsiye ederim. Hakikati yanlış yerlerde aramasın. Dikkatle okursa kafasında bazı şeyler canlanacaktır.

*

Ben bu iki devrimlerin de içinde bir adam olarak kendime “tarafsız gazeteci” süsü verip herşeyi açık açık yazamam. Bu dürüstçe olmaz. Fakat gerçekten mevcut olan siyasal tabloyu olabildiğince objektif şekilde anlatmaya gayret eden-takıntılı olmayan-analistlere de Türkiye’nin çok ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim.

Bahsi geçen yazı için:

https://www.gunes.com/yazarlar/rasim-ozan-kutahyali/tehlikeli-bir-yapilanma-1091075