Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

110 ve 101 yıl önce bugün!

“Müslümanların imamı olan kimse, bazı önemli şer-i konuları şeriat kitaplarından çıkarsa ve bu kitapları yasak etse, yaksa, yırtsa devlet hazinesini israf edip şeriata aykırı şekilde harcasa, idare ettiği kimseleri şer'i sebep olmadan öldürse, hapsetse, sürse, başka türlü zülümleri de adet edindikten sonra, doğru yola yemin etmişken sözünden dönse, Müslümanların yaşayışını tamamen bozacak şekilde fitne çıkarmakta direnip onları birbirine öldürtse, buna engel olacak durumdaki Müslümanlar, onun zora dayanan tutumunu ortadan kaldırıp, İslam memleketlerinin pek çok yerlerinden metbuu tanınmadığına dair haberler gelip yerinde kalmasında zarar ve ayrılışında iyilik olduğu düşünülürse, kendisine imamlık ve sultanlıktan vazgeçme teklif etmek veya hal etmek şekillerinden hangisi erbab-ı hall ve akd tarafından uygun görülmüşse, bu kararın uygulanması yerinde ve gerekli olur mu?” 

Bundan tam 110 yıl önce 10 Şubat 1909! 

32 yıl 9 ay 17 gün sonunda 34. Osmanlı Cihan İmparatorluğu Padişahı Sultan II. Abdülhamid Han tahtan azlediliyor! 

Peki, kimdir Sultan II. Abdülhamid Han? 

30. Osmanlı Padişahı II. Mahmut’un torunu... 

31. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in oğlu... 

Şehzadeliğinde tahta çıkma ihtimali çok zayıf olduğu için, Saray’dan uzakta ailesiyle baş başa yaşamayı tercih etmiş, çünkü önünde amcası Sultan Abdülaziz (Bir suikast neticesinde katledilerek tahtan indirilmiş) ve ağabeyi Murat bulunmakta! 

Ticaret ile iştigal etmiş, çiftlikler kurmuş, borsa da faaliyet yapmış. 

Mesela İzmir’in Torbalı ilçesi gibi bir çok şehir onun çiftlikleri vesilesiyle kurulmuş. 

Kaderin tecellisi ki, amcası Sultan Abdülaziz bir suikast neticesinde şehit olur (4 Haziran 1876)  yerine ağabeyi Murat tahta çıkar, Sultan Murat’ın  alkol müptelalığı sağlığını bozar artık kendine mukayyet olamaz hale getirir! 

Neticesinde Sultan Murat tahtan iner, yerine 34. Osmanlı Padişahı olarak Sultan II. Abdülhamid Han tahta çıkar! 

Tahta çıktığında manzara şudur, İstanbul’un nüfusu 800 000, yalnız İstanbul’da 18 000 tefeci sarraf bulunmakta! 

Ödenmeyi bekleyen 300 000 000  altın borç! 

Bir yanda kapitülasyonlar, öte yanda ülkede üretim neredeyse yok! 

En acısı da Fransız ihtilali olmuş, kavmiyetçilik mikrobu Balkanlar’dan Osmanlı’ya bulaşmaya başlamış ve tüm Osmanlı coğrafyasını sarmış! 

İlk iş üretim başlıyor, alt yapı yol, köprü, liman ve en önemlisi de okullar açılıyor! 

Döneminde, 1552 eser yapılıyor, 619 okul (74 tanesi kız okulu ) açılıyor! 

Kavmiyetçilik mikrobuna karşı, “Aşiret Mektepleri” açılıyor! 

Yıldız Sarayı’na ülkemizin ilk tiyatro salonunu açıyor, Avrupa’dan tiyatro, operalar getiriyor, kendisi tiyatro yazıyor, yönetiyor devlet erkanına seyrettiriyor! Bu özelliğiyle de dünyanın en saygın sanat dergilerine kapak yapılıyor! 

Meşrûtiyet ilan ediyor meclisi açıyor, seçim yapılıyor! 

Anayasayı kendi elleriyle yazıyor! 

Nihayetinde 300 000 000  altın borç 30 bin altına indiriliyor! Demiryolunun rayları Medine’ye dayanıyor! 

Tam o günlerde, Avrupa’da zulme uğrayan Yahudi’lerin temsilcileri gelip, “Osmanlı’nın borçlarının ödenmesi hususunda bir planları olduğunu, bu planlarının karşılığında da kendilerine, özellikle Filistin civarında toprak verilmesini” talep ediyorlar! 

Buna karşılık Sultan, “Osmanlı mülkü benim şahsi mülküm değildir, Osmanlı mülkü Türk Milletinindir, benim ancak cesedimi taksim edebilirsiniz!” cevabını veriyor! 

İşte, ne oluyorsa bundan  sonra oluyor! 

Batı basınında iğrenç karikatürler ve itibarsızlaştırma haberleri... 

Suikastlar... 

En nihayet, “Kızıl Sultan” itibarsızlaştırması! 

Sonunda, anayasasını kendi elleriyle yazdığı Meclis’in yukarıda arz ettiğim kararıyla 10 Şubat 1909’da tahtan azlediliyor! 

Kararı bildiren heyetin içerisinde bulunan Emanuel Karasu, kararın tebliği heyetinde! 

27 Nisan’ı 28 Nisan’a bağlayan gecenin bir vaktinde Sirkeci Tren İstasyonunda özel olarak tahsis edilmiş bir vagonun içerisinde vasıl olunan Selanik’te, 3,5 yıl sürgün hayatı... 

101 yıl önce bugün, 10 Şubat 1918’de dudaklarından dökülen son kelime, “Allah” oluyor ve ebediyete intikal ediyor! 

Şu kısacık yazıda anlattıklarım, bugün yaşananlara ne kadar da çok benziyor değil mi? 

Bu vesileyle, Merhum Sultan II. Abdülhamid Han’a rahmet diliyorum! 

Allah nasip ederse yarın, Sultan II. Abdülhamid Han’ı anlatan 81 il 100 noktada temsil verdiğimiz, “Usta” isimli oyunumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde olacak.