Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ah şu Lidyalılar ah! 

Sizi bilmem ama ben ne zaman Salihli yakınlarında bulunan Sart Harabelerinden geçsem huzursuzlanmaya başlıyorum, dilimin ucuna neler geliyor neler, içerisinde bulunduğum araçtan inip şöyle  elime balyoz alıp ne var ne yok kırasım geliyor! 

Her mezarın başında durup, ‘’Kalk! Kalk da gör marifetini’ ’demek istiyorum! 

Ah, şu Lidyalılar ah! 

Mutfak masrafın mı var? 

Ev sahibin kapına mı dayandı? 

Araban var da benzin, mazot mu alacaksın? Yeni çamaşır makinası çıktı da karın gırtlağına mı dayandı? 

TOKİ’den daire aldın da taksit mi ödeyeceksin? Çoluk çocuk ,‘’Tatil, tatil’’ diye kafanın etini yedi de, taksitle tatile mi gideceksin? 

Yoksa, Müslüman oldun da yaklaşan kurbanda danaya mı gireceksin? 

Yani ayranın yok içmeye...,  ‘’Para’’ diye bir şey icat ediyorsun! 

Şaka bir tarafa bu ‘’para’’ bizi bozdu, hem de çok fena bozdu! 

Kulu bozdu, aileyi bozdu, komşuyu bozdu, cemiyeti bozdu, devleti bozdu! Parayı bulabilmek için, kendini satanlar mı dersin, evlat, ana, baba katili olanlar mı dersin... 

Her şeye dolar deliğinden bakıyoruz! 

Oldum olası şu taksitle alışverişi anlayamadım gitti! On, yirmi yıllık taksitlerle ev almıyorlar mı, hani gün, hafta, ay, yıl da değil en az on yıl! 

Sanki ölmemek için bir yerlerden garanti almış gibi! 

Hemen hemen her şeyimiz paraya endekslendi. Devlet bile paraya göre yapılanmakta, bakanlar, bürokratlar parayı en iyi bulacaklardan, idare edeceklerden seçilmekte! 

Bayramlar bile paraya göre uzatılıp kısaltılmaya başlandı! Efendim, beş yıldızlı oteller zarar ediyormuş, al sana dokuz on günlük bayram tatili! Bu kurban da vekaletler verilecek, ardından ver elini beş yıldızlı oteller! 

Bunun için de medeniyetimizin ve kültürümüzün mirası bile turizme verildi ki, daha fazla para kazanılsın! 

Sonunda öyle bir hale geldik ki, kültür ve turizm bakanlarımız bile koltuklarına otururken aldıkları brifinglerle, ‘’Ya bu kadar kütüphaneye, kitap basmaya ne gerek var, artık çağımız dijital çağ, herkesin elinde cep telefonu’’ der oldu!!! 

Tamam koyun cep telefonunuza kitapları da millet okusun,  whatsap, facebook, twitter falan filanın arasından sizin koyduğunuz kitaplar fark edilirse tabi! 

Kitap tercihe bırakılmaz, kitap okumak ve okutmak, kazanılabilen ve kazandırılabilen bir ihtiyaçtır! 

Oldu o zaman, nasıl olsa artık sinema da seyredilmiyor, her evde de kaç kanallı televizyon hatta cep telefonlarından dünyayı seyretmek imkânı var, tiyatroları da kapatalım! Bu kadar binaya, kadroya, masrafa ne gerek var, nasıl olsa baksak da görememe hastalığımız aldı başını gidiyor! 

Mesele ne biliyor musunuz? 

Lidyalılara kadar ihtiyacını gören ve ihtiyaç gören birey, ihtiyaçtan, ihtiyacını görmesi için devlet kurdu! Lidyalılardan sonra, ihtiraslarını gören birey ve ihtirasları gören devlet ortaya çıktı! 

Bu Lidyalılara kadar insanlığın en eski mesleği oyunculukla tiyatro değerini korumuş, toplumsal görevini ifa etmişti. 

Sürece baktığımızda çok değil kısa bir süre önce, ülkemizin vergi rekortmeni vücudunu satan insanların üzerinden para kazanan  biri olmuştu! Tekrar tekrar söylemekte fayda var, ancak kitap ve tiyatro ile bu utanç işletmelerine ket vurabilirsiniz! Vesselam …