Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Ar damarı çatlamışlar! 

Bu toprakların bir edebi vardır! Nasıl söylesem bilemiyorum ama katilin, eşkıyanın bile bir edebi olmuştur bu topraklarda! Belki de anlatmak istediğimi en güzel ifade edecek olan söz ‘’Ar damarı’’dır. Bundandır ki, rezaletin rezaletini, yüzsüzlüğün yüzsüzlüğünü, ihanetin ihanetini, alçaklığın çukurunu da ‘’Ar damarı çatlamış’’ sözü ile anlatmıştır Anadolu insanı! 

Ar damarı çatlamış insan karşısında da tek bir söz söylememiştir, Anadolu’mun güzel insanları, ar edip susarak, arsıza en güzel dersi vermiştir! 
Zaman gelmiş katili, hırsızı ve bizatihi namussuzu bile affetmiştir de ar damarı çatlamışları asla affetmemiştir, insanımız! 
Katil, hırsız, şaki de olsa, nedamet ettiğinde tüm olumsuzluklarını gömüp gönlünde pirüpak saymıştır. 
Köyümüzde kentimizde yakın çevremizde de bunun örneklerini çok görmüşüzdür. 
Ar damarı çatlamaya görsün bir insanın öyle bir an gelir ki en nihayet bir leş olur! 

Son zamanlarda ar damarı çatlamış öyle insanlar görüyoruz ki, bence en büyük tehlike işte bunlardır! 
Terör er veya geç gün gelir biter! Evet, şehit veririz, yüreğimiz dağlanır, şehirlerimiz yakılır yıkılır, ama er veya geç bu terör bitecektir! Aksini düşünmek Anadolu’yu ve Anadolu insanını tanımamış olmaktan başka bir anlam taşımaz. 

Bendeniz ve benim yaşımın üstündeki insanların hayatının büyük bir bölümü, terörlü yıllarla geçmiştir. Hele hele bendenizin memleketinin Ordu olduğunu ve 1986 yılından beri Anadolu’nun en ücra köşesine turne yapmış bir insan olduğumu düşünürsek, terör hayatımın bir parçası olmuştur. Ama buna rağmen, son dönemlerdeki kadar ar damarı çatlamış ne bir insan ne bir terörist asla görmedim. Sadece ben değil hiç kimse de böyle bir duruma şahitlik etmemiştir! 

100 yılın rövanşını almaya gelenlerin işini kolaylaştırma adına, Lozan Anlaşmasının muhtevasını değiştirip yeni Zürih kulisleriyle ülkemizin bir bölgesinde ihanet tezgâhlanmaktadır! Haçlı zihniyetinin tetikçileri her gün Anadolu’nun Kürt’ünün Türk’ünün, Çerkez’inin çocuklarını şehit etmektedir! Üstelik de dışarıdan keskin nişancılar getirerek… 
Israrla bütün bunları yapanların Marksist- Leninist- Stalinist -ateist terör örgütü olduğu gerçeğini dillendirmeye çalıştım, ama bu örgüt öyle bir şey yaptı ki bu millet, bu ümmet bunu asla unutmayacaktır! 

Peygamber, sahabe mezarı ve makamı şehrimiz,  Anadolu’nun ilk camisinin bulunduğu, Diyarbakır’da camii yaktılar! Tıpkı Kurtuluş Savaşında Bilecik’i işgal eden Yunan askeri gibi! (Yunan askerinin yaktığı cami ve minarelereler hala Bilecik’te görülebilir.) 

Ama bu Anadolu insanı öyle asil bir terbiyenin çocuklarıdır ki, deprem felaketinde her şeye rağmen Yunanistan’ın yardımına ilk onlar koştu! 
Diyarbakır’da 3 ve 4 Şubat tarihinde öyle bir ar damarı çatlaması gördük ki, bunu ne Anadolu’yu yakıp yıkan Yunan’da ne de Moskof’ta görmedi bu Anadolu insanı! 
İhanetin, haçlı tetikçilerinin sonunun geldiği anda, insanlar Sur’a yürümeye çağrıldı,  ama ağzı dualı, alnı secdede Diyarbakırlı kardeşlerimiz bu davete, itibar etmedi! Sonra o cami yakanlar Cuma namazı daveti yaptılar! 
İşte bunun adı ‘’Ar damarı çatlaması” dır! Dört ayaklı minareyi yakanlar, Anadolu’nun ilk camilerinden Ulu Cami’ye mermi sıkarak kapalı tutanlar, Müslümanları cumaya davet ettiler! 

Ey Selahattin Demirtaş bunun adı ‘’Ar damarı çatlaması” dır! 
Ey Selahattin Demirtaş, bu Anadolu insanı, haini bile affetmiştir, tıpkı seni 7 Haziran’da affettiği gibi! 
Ancak, ar damarı çatlayanları asla affetmemiştir ve etmeyecektir!