Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bir de tiyatrocuları dinler misiniz?

17 Ocak Cumartesi günü Konya’daydım. Konya’da 19.cusu düzenlenen “Direklerarası Seyirci Ödülleri” törenine katıldım.

Ödül töreninin bir özelliği var, o da jüri seyircilerden oluşmakta!

Lütfetmişler bendenizi de, “Kültür ve sanat hayatımıza katkıları ve tiyatronun geniş halk kitlelerine ulaştırılmasındaki katkılarından dolayı” gerekçesiyle ödüle layık görüp, ödül verdiler!

Öncelikle bıkmadan usanmadan hiçbir yerden maddi yardım almadan bu geleneği sürdüren Sayın Ömer Şahinbaş’a mesleğim, ülkem adına teşekkür ediyorum!

Müsade ederseniz, hazır gündemde tiyatro konuşuluyorken, resmî olarak 36, gayrı resmî olarak da 40 yılımı verdiğim, ekmeğimi, rızkımı kazandığım tiyatrodan bahsetmek istiyorum sizlere!

Şimdilerde kirli emellere alet edilmek istenen, aslına bakarsanız da tertemiz yürekli birkaç fedakar insanın omuzlarında devam eden insanlığın en eski mesleği tiyatroyu yazmak istiyorum!

Kendi ailesinin, çocuğunun, gülücüklerini alıp başka aileleri, çocukları güldüren, kendi ailesi, çocuğu ağlarken yanlarında olup onların gözyaşlarını silemeyip, başka ailelerin, çocukların gözyaşlarını silen tiyatroculardan bahsetmek istiyorum!

Kelli felli laf edip, ne kadar seçkin, entelektüel olduğunu gösterirken nasıl bir tiyatro seyircisi olduğunu yalancı jest mimiklerle anlatıp, en ufak bir eleştiri ifadesini de, “Tiyatro yapma” diyerek değersizleştirenlerin revaçta olduğu bugünlerde, dertlerini, sıkıntılarını bir kenara atıp, “Ey insan bak bu kötü bunu gör” ya da “Ey insan bu güzel gör” diye ömrünü ayna tutmaya harcayan birkaç cefakarı yazmak istiyorum!

Ödül töreni Konya Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kongre Merkezi’nde yapıldı. Salona girdiğimde adı ödül töreni olsa da salonda ödül alacak sanatçı ve yakınları bir de tiyatro gönüllüsü Otelcilik Turizm Fakültesi Dekanı  Sayın Prof. Dr. Necmi Uyanık’tan başka kimsecikler yoktu!

Biliyor musunuz, çoğu da yol parasını ya bir yakınına ya da kartlarına borçlanarak gelmişlerdi! Gelemeyenler de farklı mazeret bildirmiş olsalar da, aynı sebepler etkili olmuştur kanaatindeyim!

Ödülünü almak için kürsüye çıkanların hemen hemen hepsi, bendeniz de dahil sesimiz titriyordu! Neden mi verdikleri emeği en görmesi gerekenlerin, yani seyircilerin görüp ödüle layık görmeleriydi!

Dertleri mi?

Emin olun ki, yazmaya başlasam bu sütun, bu sayfa, bu gazete; gün, hafta, ay, yıl yetmez!

Mesela, tiyatrodan hala %18 KDV alındığını biliyor musunuz?

Bu bile, devletin tiyatroya bakışını net olarak ortaya koymaktadır!

Ticari bir şirket gibi üç beş fedakar, dertli yüreğin, ailesinin, çocuklarının rızkından keserek yaptığı tiyatrodan %18 KDV..!

Çelişkiye bakınız ki, bir konservatuar mezunu herhangi bir mühendis, meslek sahibi gibi bir işyeri, yani bir tiyatro müessesesi açmak istediğinde de hiçbir teşvikten yararlanamamakta, hiçbir banka kredi vermemekte, tüketici kredisi çekmek istediğinde de kardeşi bile kefil olmamakta!

Bu sadece bir tanesi, etrafınızda bir tiyatrocu eşi ya da çocuğu varsa, bir de onu dinleseniz!

Babasının bir kez olsun bir veliler toplantısına bile katılmadığından bahseder ve babası veya annesi üzülmesin diye susar!

Bir tiyatrocunun eşine sakın bir tiyatrocuyu sormayın, çünkü konuşmaz!

Hoş, konuşsa da anlayamazsınız, çünkü tiyatroyu, tiyatrocuyu anlayamayan onları anlayamaz!

Buyurun işte, yerim bitti, oysa ben daha başlamamıştım bile!

Demem o ki, ey televizyon kanalları, ey devletim tartışma programlarınızda biraz olsun, tiyatroyu tiyatrocuyu konuşsanız..?

Sayın Cumhurbaşkanım, bırakın tiyatroyu kanlı emellerine sermaye yapmaya çalışanları, Zat-ı Devletleri, birgün özellikle Anadolu’da Anadolu yollarında insanlığın en eski mesleğini yapmaya çalışan tiyatrocuları çağırsanız, inanın çok ama çok hayırlı dualarını alacaksınız!

Hülasa, günümüzün gelişmişlik ölçütü artık ekonomi değil, kişi başına düşen tiyatro bileti, kitap sayısı…