Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Bunlar bunu ilk kez mi yaptı? 

Ey ahali! 

Bir durun Allah aşkına! 

Ne oluyor? 

Nedir bu telaş, Allah aşkına? 

“Dolar 6.40, Euro 7.31, altın 250 olmuş almış başını gidiyor muş! 

Giderse gitsin! 

Takılıp peşine ağlaya sızlaya, saçı başı yolarak koşmak niye? 

Sanki bu gibi durumu ilk kez yaşıyorsun! 

Sanki ABD, İngiltere, Fransa, Almanya senin dostundu da dost kazığı yemişsin gibi neden dövünüyorsun? 

Her sözün başında “100 yıl öncenin rövanşını almaya geldiler’’ deriz de, ‘’Dün bugünü hazırladı, bugün de yarını hazırlayacak’’ esprisi gereğince 100 yıl öncesinde neler yaşamışız bakıp da, kendimize bir türlü çeki düzen vermeyiz! 

“ABD, parasını ödediğimiz F-15’leri verecek mi vermeyecek mi?”... 

Bunlar bunu ilk kez mi yapıyorlar da dövünüyorsun? 

Bakınız, 1900’lerin başında Osmanlı, donanmasını güçlendirmek için İngiltere'ye 650 bin lira ödeyerek Sultan Osman ve Reşadiye isminde iki zırhlı gemi siparişi verir. İngiltere’de dönemin bahriye nazırı Winston Churchill önce iki zırhlının yapımını geciktirir, sonra da 2 Ağustos 1914’de bu iki zırhlıya el koyduğunu açıklar ve vermez! Daha sonra Sultan Osman adıyla sipariş verilen zırhlı ‘’Aginccourt’’ ismini aldı ve daha sefere çıkmadan hurdaya ayrıldı, Reşadiye ise ‘’Erin’’ ismini alıp 1. Dünya Savaşında bize karşı kullanıldı! 

Çanakkale’de, Milli Mücadele’de ABD’nin yaptıklarını geçiyorum, ya 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında yaptıkları, Rum eşkıyalar çoluk çocuk demeden katlederken, bu ABD bize silah ambargosu uygulamadı mı? 

Daha 11 aylık sabi Mustafa Bedirhan ve anası Nurcan Karakaya’yı alçakça katleden PKK’ya tırlar dolusu silah verirken, dönüp bize, ‘’Benim verdiğim silahları PKK’ya karşı kullanamazsın’’ demedi mi? 

Peki ne oldu? 

İngiltere, 1900’lerde parasını ödediğimiz iki zırhlıyı vermedi de Türk, dünya yüzünden mi silindi? 1974’de ABD silah ambargosu uyguladı da, üç sabi Kutsi, Murat, Hakan ve anaları Mürüvvet İlhan’ın ailesinin kanlarını (1974’de Kıbrıs’ta tabip subayımız Nihat İlhan’ın katledilen ailesi) yerde mi koydu? Gidin Kıbrıs’a, müzede mücahitlerin su borularından yaptıkları silahı görün! 

Peki şimdi ne oluyor? 

ABD, PKK’ya tırlar dolusu silah verdi lakin İslam’ın son ordusu kahraman Türk Ordusunu Afrin’de 

durduramadı ve işi bel altından vurmaya götürdü! 

Sebep? 

Bize, ‘’Evanjelist, ajan bir papazı ver’’ diyor! Hem de içimizde bize karşı besleyip bize kurşun sıktırdığı bir başka papazı elinde tutarak! 

Ne olacak? 

Dolar ile bizi boğmaya çalışacak(!) 

Kendisi bilir! 

Evet kendisi bilir! 

İstanbul Şişli’de bulunan TRUMP TOWER’ın önünde durun ve duvarındaki markalara bir bakın, hepsi onlara ait! 

Kendileri bilirler! 

Nasıl bize, ‘’Benim silahlarımı PKK’ya karşı kullanamazsın’’ dedi ve bugün bizim savunma sanayimizin yarıdan fazlası yerli haline geldiyse, işte o TRUMP TOWER’ın duvarındaki markaların yerine de Türk markaları olacaktır inşallah! 

Nasıl mı? 

Sayın Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, Bayburt, Gümüşhane konuşmasında dediği gibi, ‘’Daha çok çalışacağız! Atölyelerimizi, tarlalarımızı, bahçelerimizi doldurup, çoluk çocuk üreteceğiz’’! 

Yeter ki, biz birbirimize ambargo uygulamayalım, kendi liramızın kıymetini bilelim yeter!